HABERDAR |
Yasal yollardan silah edinebilme açısından dünyada hakim iki ana akım mevcut.
Birincisi “silahlı tehdide karşı koyabilmek için herkes silah alabilsin” diyen ABD,
diğeri de “silahlı tehdidin önüne geçmek için kimse silah alamasın” diyen Avrupa ekolleri.
Türkiye’deki yasal düzenleme ise yivli silahlar açısından Avrupa ekolünü, yivsiz silahlar (av silahları) için ABD ekolünü taşıdığı şeklinde özetlenebilir.
Silah namlularının içinde bulunan yiv-set sistemleri merminin çok daha uzak mesafelere etkili ve isabetli gidebilmesini sağlar. Dolayısıyla bu özellikleri taşımayan av silahları ancak yakın mesafede etkili olabilmektedir. Bu silahların namluları normal kurşunlara karşı dayanaksız olarak imal edildikleri için görece daha az öldürücü olan av kurşunlarını atabilirler.
Türkiye’de yivsiz silah almak kolay. Neredeyse isteyen herkes (ruhsal açıdan sağlıklı olmak şartıyla) yivsiz silahların neredeyse tamamını teşkil eden av tüfekleri için ruhsat alabilir. Herhangi bir av bayiinden de 300-500 TL’ye pompalı diye bilinen şarjörsüz av tüfeklerinden alabilirsiniz.
Yanı sıra 1500-2000 TL’ye yaklaşık 40-50 metreye kadar etkili menzile sahip, şarjörlü av tüfeği de alınabilir. Av tüfekleri ile genelde saçma denilen küçük kurşunlar kullanılır ve bu mermilerin insanda öldürücü tesir oluşturması zordur.
Bunun yanından “domdom kurşunu” denilen büyük misket büyüklüğünde mermiler de vardır ki, vücuda isabet ettiğinde insanı rahatlıkla öldürebilir.
Bu şu demek, ikinci sırada saydığımız av tüfeğini alıp evinize koyduğunuz zaman, karşı binadaki veya sokağınızın başındaki bir insanı vurabilir hatta öldürebilirsiniz. Ayrıca, yiv-set sistemi olmayan av tüfeklerinden atılan kurşunlar üzerinde balistik inceleme yapılamadığı için, sizi tespit etmeleri çok da kolay olmayacaktır.
Yivli silahlar konusunda ise mevcut yasalarımız çok katıdır.
Tabancalar dışında kalan uzun namlulu silah için ruhsat alınması hiçbir şekilde mümkün değildir. (Sıkıyönetim döneminde güneydoğuda dağıtılan bazı AK-47’lerin darbe dönemlerinde sahiplerine ruhsatlandığına dair münferit örneklere rastlanabilse dahi bu durum münferit sayılabilir ve geçmişte kalmıştır.) Dolayısıyla hiçbir şahsın evinde uzun namlulu bir silah bulundurması yasal olarak mümkün değildir. O kadar ki, güvenlik güçleri dahi görev gereği taşıdıkları uzun namlulu silahları görev bitiminde işyerlerindeki silahlığa bırakır ya da bir sonraki görevliye teslim eder, evine götüremez.
Yivli silahlardan olan tabancalar konusunda ruhsat çıkartabilecek sivillerin tanımı çok sınırlıdır. Emekli/muvazzaf güvenlik güçleri, muhtarlar ile risk teşkil edebilecek miktarda mülk sahibi olan şahıslar, kuyumcular ile hayatına yönelik bir tehdit olduğunu ispatlayabilen kişilere tabanca ruhsatı verilir. Bu ruhsatlar ise büyük ölçüde “bulundurma” ruhsatı olup, tabancayı ruhsat sahibinin muhitinin dışına çıkartmaya izin vermez, az sayıda kişiye “taşıma” ruhsatı tanzim ederek tabancasını üzerinde taşıma yetkisi verilir. Bu ruhsatı edinen kişi MKE aracılığıyla ya da (çok yüksek bedeller ödeyerek) yurtdışından bir tabanca satın alarak ruhsatına işletir.
Bunun dışında ruhsatız olarak temin edilen silahlar da mevcuttur. Bunlar genel olarak; Irak, Suriye gibi savaşın yaşandığı ülkelerden yasadığı yollarla getirilmekte ya da Karadeniz bölgesinde yaygın olan yer altı atölyelerde üretilmektedir. Bu atölyelerde yivsiz tabancaları ya da kurusıkı silahların namlularını değiştirerek yivli tabanca haline getirebiliyor ama genel olarak sağlıklı sonuç alındığı söylenemez.
Sonuç olarak, Türkiye sivil silahlanma konusunda sıkı bir politika uygulamaktadır. Herhangi bir arama esnasında evde veya üzerine ruhsatsız silahla yakalanmak önemli bir suçtur. Dolayısıyla suçla her zaman içli dışlı olanlar dışında halkımızın genelinin –silaha büyük bir özenti duysa da– silah sahibi ol(a)madığı söylenebilir. Bu durumun istisnası Doğu illeri ve genel olarak kırsal kesimler görülebilir. Onlar da genel olarak vatandaşın kendini herhangi bir hayvan ya da hırsız tehdidinden koruma amacıyla evinde bulundurduğu av tüfekleridir. Batı illerinde avcılık sporuyla uğraşanlar dışında yivli-yivsiz silahlanma nadiren görülmektedir. Söz konusu avcıların hayvanları daha rahat vurabilmek amacıyla tercih ettiği tüfekler de insan üzerinde öldürücü etkisi sınırlı kalabilecek silahlardandır.
15 Temmuz Sonrası AK Silahlanma
15 Temmuz sonrasında bazı Hükümet yetkililerince yapılan açıklamalar yasaların zorlandığını ortaya koymuştur. Melih Gökçek “av tüfeğini alan evine atıyor” şeklindeki açıklamasıyla, Doğu’da yaygın olan güvenlik amaçlı yivsiz tüfek teminin Batı’da da yayıldığını göstermiştir. Öte yandan Rize Valisi tarafından yapılan açıklamalar sivil halktaki silahlanmayı kolaylaştırmak için yasaların esnetildiğini de ortaya çıkarmıştır. “Bazı vakıflara (TÜRGEV, ENSAR vb.) belirli miktarda bağış yapanlara silah ruhsatı veriyoruz” diyen Vali, hukuksuzluğu itiraf ettiği gibi “Çanakkale’de tüm görev sürem boyunca verdiğim ruhsattan daha fazlasını 15 Temmuz’dan sonra 1-2 ay içinde dağıttık” diyerek de ruhsatın kolaylaşması sonrası silahlanmanın geldiği boyutu gözler önüne sermiştir.
Öte yandan, 15 Temmuz sonrasında #AKsilahlanma etiketiyle kendisini AKmilisler olarak adlandırılan şahıslar ya da AKtroller tarafından paylaşılan bazı fotoğraflar, sivil silahlanmanın yasalarda tanımlanan sınırlar akla hayale gelmez ölçüde genişlettiğini gözler önüne sermektedir.
Bazı şahıslar “bunu yeni aldım” diyerek evdeki koltuğunun üzerine koyduğu uzun namlulu bir tüfeğin fotoğrafını paylaşmıştır ki, yukarıda anlatılmaya çalışıldığı üzere, sivil bir şahsın uzun namlulu silahı yasal olarak edinmesi mümkün değildir.
Başka bir AKmilis de “internetten aldım, çok güzel” yazarak Glock-19 model bir tabancanın fotoğrafını paylaşmıştır. MKE tarafından neredeyse hiç temin edilemeyen, sadece emniyetin bazı birimlerine, yargı mensuplarına ve MİT görevlilerine satılan Glock-19’un piyasa fiyatı 7000-8000 tl civarındadır.
AKmilisler diye başlayan daha sonra Halk Özel Harekat (HÖH) vb. isimler altında bu silahlı milislerin ellerine geçen silahların hangi kaynaklardan dağıtıldığı konusunda birkaç tahminde bulunulabilir.
MİT TIR’ları ile Suriye’ye gönderilen silahlar kontrolün en zayıf olduğu yerlerden biridir. TIR’a yüklenirken silahların cinsi ve miktarı hakkında bir kayıt tutulduğunu (ki tutuluyor mu bilmiyoruz) var saysak dahi, silahları teslim alan örgütler tarafından sağlıklı bir teslim-tesellüm tutanağı tanzim edilmesi akla uzaktır. Dolayısıyla 1 TIR içindeki 1000 tüfekten 50-100 tanesi Suriye’ye götürülmeden ülke içinde dağıtılsa hiçbir şekilde tespit edilemez.
İkinci olarak MİT kanununda yapılan değişikle MİT’e kayıtsız/belgesiz taşınmaz mal, dolayısıyla da silah alma yetkisinin verildiği akla gelmektedir. Satın aldıktan sonra MİT envanterine kaydedilmeyen her bir silah rahatlıkla bazı sivillere dağıtılabilir. MİT’in elindeki bu kontrolsüz silahların bazıları AKmilisler ya da HÖH’lerin eline geç(iril)miş olabilir.
HABERDAR |