HABERDAR | ANALİZ
Son bir haftayı, giderek tırmanan ve Hollanda’ya yaptırımlar uygulamaya götürecek kadar büyük krizle geçirdik.
Açıklanan yaptırımlar arasında ülkesinde tatilde olduğu anlaşılan Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi’nin ülkemize geri dönmemesi de var.
Acaba Hollandalılar karşılık ilkesini uygular mı endişesiyle Lahey Büyükelçimizin kim olduğunu pek çok kişi araştırmıştır eminim.
Lahey Büyükelçiliğimizin internet sayfasından Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde yanından ayırmadığı, Cumhurbaşkanlığı döneminde ise A Takımının içinde tuttuğu Sadık Arslan’ın 2013 yılından itibaren Hollanda makamları nezdinde ülkemizi temsil ettiğini anlıyoruz.
Ancak, Büyükelçi Arslan’ın krizin en başından itibaren hiçbir açıklamasına rastlamadık. Bunun nedenini anlayabilmek için basit bir google araştırmasından Büyükelçi Arslan’ın geçtiğimiz Eylül ayından itibaren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevini de yürüttüğünü öğreniyoruz.
Dışişleri Başdanışmanlarının asli fonksiyonunun Sayın Cumhurbaşkanının yabancı muhataplarıyla temaslarını organize etmek, görüşmelerine katılmak ve dış politika konuşmalarını hazırlamak olduğunu Ankara merkezli basın mensupları yakından bilir, bu nedenle Dışişleri basın danışmanlarıyla yakın temas kurmak isterler. Büyükelçi Arslan’ın bu dönemde hem Lahey Büyükelçiliğini hem de Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığını aynı zamanda yürütüyor olması hayli ilginç bir durum.
Ancak, bundan daha önemlisi ise değişik vesilelerle yaptığı konuşmalarda Hollanda’ya yönelik hakaretlerine bir yenisini ekleyen Cumhurbaşkanımızın bu konuşmalarının bizzat Hollanda Büyükelçimiz tarafından hazırlanıyor olması.
Başlıca vazifesi iki ülke ilişkilerini geliştirmek olan Hollanda Büyükelçisi Sadık Arslan’ın hazırladığı ve devlet ağzına yakışmayan ve diplomasi geleneğine uzak olan bu metinlerin neyi amaçladığını aslında artık herkes anlamış durumda.
Her fırsatta Hollanda’ya yönelik hakaretlerine bir yenisini ekleyen Cumhurbaşkanının bu konuşmalarının bizzat Hollanda Büyükelçimiz tarafından hazırlanıyor olması akıllara Hollanda ile yaşanan bu krizin önceden mi planlandığı sorusunu getiriyor.
Hollanda makamları “14 Mart’ta bizdeki seçimler bittikten sonra gelin, Wilders’e koz vermeyin” dediği halde niye gidilmekte ısrar edildi.
İleride, bir kabine üyesinin istenilmeyen kişi ilan edilerek geri gönderilmesine neden olan bu kriz detaylı incelendiğinde üzerinde durulması gereken hususlardan biri de bu manidar “tesadüf” olacak.
HABERDAR | ANALİZ