Pandemi süreci insanları sadece maddi ve fiziki olarak değil ruhsal olarak da yordu.
Bunun sonuncunda psikolojik destek alanların sayısında bir artış olduğu uzmanlarca sıklıkla dile getiriliyor.
Ancak son dönemlerde özellikle kamu hastanelerine gidenler, çocuk psikiyatrisi bölümlerinin önünde geçmiş yıllara oranla daha fazla çocuğun aileleriyle birlikte beklemesine tanıklık ediyor.
Independent Türkçe’den Ali Kemal Erdem, bunun olağan bir durum mu yoksa son süreçlerde gerçekten bir artış olup olmadığını uzmanlara sordu.
Son iki yıldır pandeminin etkisi ile arttı
Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Neslihan İnal’a göre son yıllarda ruhsal sorunlarla kliniklere getirilen çocuk ve genç sayısı giderek artmış durumda.
Hızlı dijitalleşme, teknoloji bağımlılıklar, sosyal hayattan kopma gibi çağın problemlerinin son iki yıldır süren pandeminin etkisi insan üzerinde ciddi bir etki oluşturduğunu ifade eden İnal, “Arış, bunlara bağlı olabilir. Pandemiyle beraber kaygı sorunları, depresyon, sınav başarı kaygısı gibi problemler daha da artmaktadır. Ancak ülkemiz genelinde yapılmış son iki yıla ait bir genel veri yoktur” dedi.
“Depresyon ergenlikteki kız, hiperaktivite okul çağındaki erkek çocuklarında yaygın”
Çocuk ve ergen psikiyatrisi kliniklerine sıklıkla kaygı bozuklukları, sınav kaygısı, yeme sorunları, depresyon, dikkat eksikliği, ekran bağımlılığı, sosyal kaygılar, okul reddi, kimlik sorunu nedenleriyle aileleriyle birlikte çocuk ve gençlerin müracaatta bulunduğu bilgisini veren İnal, her yaş grubunda farklı sorunların diğerlerine oranla daha çok görülebileceğini kaydetti.
Depresyon, kaygı sorunları, yeme bozuklukları gibi sorunların daha çok ergen grupta görülen başlıca psikiyatrik sorunlar olduğunu aktaran İnal, “Cinsiyet dağılımı her bozuklukta farklıdır. Örneğin depresyon ergenlikte kızlarda sıkken dikkat eksikliği ve hiperaktivite okul çağında erkeklerde sıktır, keza otizm erkek cinsiyette daha sık görülmektedir” ifadelerini kullandı.
“Genetik yatkınlık da etkiliyor”
Her sosyokültürel çevreden başvuruların gelebildiğini kaydeden İnal, “Problemli ailelerde çocuklar da sorunlu yetişir” iddiası konusunda şunları söyledi:
“Psikiyatrik rahatsızlıklar genetik ve çevre etkileşimi ile ortaya çıkar. Bu nedenle eğer çocuğun genetik bir yatkınlığı varsa olumsuz bir aile ve çevre faktörü bozukluğun ortaya çıkışını hızlandırır.”
Ailelerin çocuk ve gençlerin sağlıklı gelişimini engelleyen her belirti için başvurabileceğini de kaydeden İnal, “Aşırı kaygı, enerji azlığı, konsantre olmama, yaşından beklenen etkinlikleri gerçekleştirememe, sosyalleşememe, motivasyon kaybı, her türlü bağımlılık, içe kapanma, benlik saygısında azalma çok ciddi ruhsal bozulma işaretleri olabilir” şeklinde konuştu.
Sıkıntısı olan çocuklar kimi zaman ‘dahi, hiperaktif’ denilerek oyalanıyor mu?
Son yıllarda aileleri tarafından sıkıntısı olduğu düşünülen çocuklara götürüldükleri kimi yerlerde “dahi”, “hiperaktif” denerek zamana ve para almaya yayılan süreçlere sokuldukları iddiasını anımsatarak “Dahi, hiperaktif gibi tanımlamalar bazen sorunu örtüp tedaviyi geciktiriyor mu?” sorusuna İnal, şu cevabı verdi:
“Mesleğimizde pek çok sınır ihlali yapılmaktadır. Uzman olmayan kişiler tarafından tanı konulup tedavi uygulanıyorsa eğer tabii ki aile yanlış yoldadır ve sömürülmektedir. Her türlü psikiyatrik sorun 6 yıl tıp eğitimi alıp doktor olduktan sonra uzmanlık sınavından oldukça yüksek puanlı başarılar sonucu girilen Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlık eğitimi almış çocuk ve genç psikiyatristleri tarafından tanı konulmadıkça doğru tedavi edilemez. Buna dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu dahildir.”
“Uzun süre yaşıtlarıyla etkileşimi azalan çocuklarda uyum sorunları var”
Ruhsal sorunlar yaşayan çocuk ve gençlerin tedavi amaçlı öncelikle bu alanda eğitim alan psikiyatristlere götürülmesi gerekiyor.
Tabi bunun yanında ilaç tedavisi olmasa bile terapi desteği noktasında psikologlara başvuran insan sayısı da fazla.
Çocuk ve ergen psikolojisi üzerine çalışan Klinik Psikolog Emel Güler de okulların açılmasıyla birlikte psikoterapi desteği almak için hem özel merkezlere hem de sağlık kuruluşlarına yapılan başvurularda artış olduğu görüldüğünü söyledi.
“Pandemi nedeniyle uzun süreli kapanmaların, buna neden olduğunu söyleyebiliriz” diyen Güler, “Çocukların okula başlamasıyla uzun süre yaşıtlarıyla veya dış dünyayla etkileşimleri kısıtlanan çocuklarda uyum sorunları, sosyal alanlarda ve arkadaşlık ilişkilerinde zorlanma görülmektedir” yorumunu yaptı.
“Ana baba arasındaki gerilimler çocukları olumsuz etkiliyor”
Güler, ebeveynlerin ruhsal sağlıklarının yerinde olup olmamasının, çocuklarda hiçbir gelişimsel bozukluk olmamasına rağmen çevresel faktör olarak çocuğun iyi oluşunu önemli derecede olumsuz etkilediğini ifade ederek, “Anne baba arasındaki evlilik çatışmalarının çocuklar üzerinde travmatik etkileri olduğunu söyleyebiliriz” diyerek sözlerini tamamladı.
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – ALİ KEMAL ERDEM