Meme yatağında kaymaması için dış düzeyi düz olanlara kıyasla daha fazla tercih edilen pürüzlü protezlerin, Anaplastik Büyük Hücreli Lenfoma (ALCL) kanserine yol açabileceği belirtiliyor. Bu kanser türü, protezin etrafındaki yara kapsülünde oluşuyor ve ağrı ve şişme belirtileri gösteriyor.
Hastalık, protez ve kapsüllerin çıkarılmasıyla tedavi edilebiliyor. Ancak tedavi edilmezse, tüm vücuda yayılıp ölüme neden olabiliyor.
615 vakanın 16’sı ölümle sonuçlandı
İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesinin haberine göre, dünya genelinde estetik cerrahlardan toplanan verilere göre bu tür protezlerin kanserle ilişkilendirildiği 615 vaka tespit edildi. Bunlardan 16’sı ölümle sonuçlandı.
Fransa’da düzenleyici kurum olan Tıp ve Sağlık Ürünleri Dairesi ANSM, vakalar araştırılırken cerrahlara pürüzlü protez yerine düz protez kullanmaları tavsiyesinde bulundu.
ANSM bu konudaki kararın, hastalar, doktorlar ve sektör temsilcilerinin katılacağı Şubat’taki Kongre’den sonra verileceğini açıkladı.
Bu gelişmenin Fransa ve diğer ülkelerdeki meme protezi operasyonlarıyla ilgili tartışmayı alevlendirebileceği belirtiliyor.
İngiltere’de de meme büyütme operasyonlarının çoğunda pürüzlü protezler kullanılıyor.
Kanser riski 24 binde bir
Ülkede şimdiye kadar bu protezlerle bağlantısı teyit edilen 45 vaka bildirildi. Bu vakalardan biri ölümle sonuçlandı.
İngiliz sağlık yetkilileri, meme protezi operasyonlarında kanser riskinin 24 binde bir olduğunu söylüyor.
ABD’de 252, Avustalya’da 72 vaka
ABD’de 252 vaka rapor edilmiş durumda. Ancak uzmanlar teşhis edilmemiş olası vakaları göz önüne alarak bu sayının 800 ila 1000 arasında olabileceğini belitiyor.
Avustralya’nın düzenleyici kurumu Tedavi Ürünleri Dairesi 72 vaka tespit edildiğini açıkladı ve uzmanlara dayanarak ALCL riskinin 1,000 ila 10,000 arasında olduğunu duyurdu.
İngiltere’de meme protezleriyle lenfoma arasındaki olasıya bağlantıya işaret eden ilk vaka 1997’de görüldü. Ancak İlaç ve Sağlık Ürünleri Kurumu, başka ülkelerdeki vakalar sonrasında ilk uyarısını 2011’de yayımlamıştı.
Bazı kadınlar, bu uyarıya rağmen olası riskler konusunda doktorların kendilerini bilgilendirmediğini söylüyor.
