Ellerinize baktığınızda gördüğünüz parmakların size ait olmadığını bilmek nasıl bir duygudur? Çifte el nakli olmuş bir kadın anlatıyor.
12 saat süren operasyonun ardından uyandığında Lindsay Ess ellerine bakmaya korkmuştu. “Onlara yeni eller diyordum, çünkü benim için yeni ve hala yabancıydılar. Başparmakta mor bir oje vardı. Onu görünce bu ellerin yeni ölmüş birine ait olduğu düşüncesi daha da belirginleşti” diyor Ess.
(Bu yazının İngilizce orijinali Mart 2014’te yazıldığında) operasyonun üzerinden iki buçuk yıl geçmişti. Bu elleri artık benimsemiş gibi. Ama hiç de kolay olmamış bu.
Ess, ellerini bir enfeksiyon nedeniyle kaybetmişti. Dünya çapında 70 kadar insan el nakli oldu (Mart 2014 itibariyle). Ess gibi çifta el nakli olanların sayısı çok daha az.
NAKİL SÜRECİ
El nakli vakalarına fazla rastlanmadığı gibi, ihtiyacı olsa da herkes nakil olamayabiliyor. Adayların sağlıklı olduklarına kanaat getirmek için uzun testlere tabi tutulması gerekiyor. Ayrıca vücudun yeni organları reddetmemesi için, bağışıklık sistemini bastıran ilaçları ömür boyu almaları gerekiyor.
Bir yıl süren testlerin ardından uygun bir aday olduğuna karar verilen Ess, şimdi de bekleme sürecine girmişti.
Bir gün bir çift el için uygun bir donör bulunduğu haberi geldi. 12 cerrahın görev yaptığı ameliyathaneye giren Ess yeni ellerle çıktı oradan.
Cerrahlar ince parçalar için mikroskop kullanarak kemik, kas, lif, sinir ve damarları birleştirmişti.
12 saatlik ameliyatın ardından Ess’in yeni elleri hazırdı. “Daha sonra da zor kısım başladı” diye anlatıyor Ess nakil sonrası süreci.
YOĞUN FİZYOTERAPİ
Günde beş saat olmak üzere aylarca fizyoterapi gördü. Germe, bükme, uzanma gibi hareketlerle, kendi sinir ve kaslarının yeni ellerindekilerle kaynamasını sağlamaya çalışıyordu.
Başlangıçta ellerini terapisti hareket ettiriyordu. Çünkü parmaklarını oynatma düşüncesini unutmuştu Ess. “İşin büyük bir kısmı zihinde bitiyor; sinirlerinizin yeniden oluşması gerekiyor, ama zihniniz de parmak oynatma duygusunu yeniden oluşturmak zorunda” diye anlatıyor Ess.
Yeni ellerini ancak üç ay sonra oynatmaya başlamıştı. “Kollarımı yukarı kaldırıp germek istedim; baktığımda sağ işaret ve orta parmağımın oynadığını gördüm. Korkuttu bu beni. Bir kereye mahsus olduğunu sandım önce, ama tekrar tekrar oynatabildim. İşte o zaman ‘vay canına, bunlar benim ellerim’ diyebilmiştim.”
Naklin üzerinden iki buçuk yıl geçtikten sonra bile Ess hala haftada bir-iki gün bir buçuk saatliğine terapiye gidiyor. Belki de ömür boyunca gidecek. Ama yaşantısında kontrolü kendi eline almasını sağladığı için buna değdiğini söylüyor. “Başarılı olmak için ısrar ve kararlılık gerekiyor. İçinizde iyi bir mücadele azmi lazım” diyor.
ZAMANLA ALIŞILAN ELLER
El nakli hayatını değiştirmiş. Köpeğiyle tek başına yaşıyor. Araba kullanıyor. Bu naklin hayat kurtarıcı olmadığını, ama hayat kalitesini değiştirici nitelikte olduğunu söylüyor doktoru Levin.
Ess’in yeni elleriyle hala yapamadığı işler de var. Saçlarını toplayamamak, dolu bir çantaya bakmadan bir şeyler arayıp bulmak gibi. Bunların da pratik ve terapiyle olacağını umuyor.
Ess artık ellerini benimsemiş. Bunun bir kısmı ana sinirler arasında bağlantının güçlenmesi ise diğer yanı da vücudun yeni eklentiye alışması için belli bir zamana ihtiyaç duyması.
Araştırmalar beynin yabancı nesneleri zamanla vücudun bir parçası olarak görebileceğini gösteriyor.
Bunun en belirgin örneklerinden biri takma el yanılsaması olarak biliniyor. Araştırmacılar elleriyle hiçbir sorunu olmayan deneklere takma eli kendi elleriymiş gibi algılamalarını sağlayan deneyler yapıyor ( izlemek için tıklayın). Yeni elleri takma olmayıp da nakil olan insanlar açısından bu durum daha da geçerli.
FARKLI TERCİHLER
Levin el naklinin herkes için geçerli bir seçenek olmayabileceğini söylüyor. “Kırılmaya müsait protez el karşısında kendi elinize daha yakın hissedeceğiniz, ama vücudunuzun reddetmemesi için ömür boyu bağışıklık sisteminizi bastıracak ilaçlar almanızı gerektiren nakil seçeneği var.” diyor.
Ess bugün bile, yaşamının normale dönmesini sağlayan ellerini bağışlayan kişinin kim olduğunu merak ettiğini söylüyor. Ama uyandığında gördüğü mor oje dışında bu kimliğe ait hiçbir şey bilmiyor. Doktor Levin, organ bağışlayan kişinin kimliğinin hastaya açıklanmadığını, bunun hasta açısından doğru olmadığını belirtiyor.
Ess organ bağışında bulunan kişiye minnettarlık duyuyor. Ameliyattan uyandıktan sonra düşündüğü ikinci şeyi, “hayatta olmaktan ve bir başkasının kendisine böylesi bir hediye vermiş olmasından dolayı tam bir minnet duygusu” olarak ifade ediyor.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE