İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Topkapı Kampüsünde düzenlenen konferansta, koronavirüsle ilgili halk sağlığı için alınması gereken önlemler ele alındı. Koronavirüsün klinik bulgularıyla ilgili bilgi veren Fışgın, virüsün ateşle kendini gösterdiğini ve yüzde 90 oranında vücutta ateşin görüldüğünü, aynı zamanda nefes darlığı ve yüzde 80 civarında öksürüğün de belirtiler arasında yer aldığını söyledi.
Prof. Dr. Fışgın, akciğer ve böbrek yetmezliği olan hastaların yoğun bakımda takip edildiğini belirterek, koronavirüsün özellikle damlacık yoluyla bulaştığına dikkati çekti. Prof. Dr. Fışgın, şunları kaydetti:
“Öksürürken ve konuşurken havaya partiküller yayıyoruz ve bu partiküllerle koronavirüs taşınıyor. Yeni tip koronavirüs 1 metreden daha uzağa taşınmadığı için yakın temasla bulaşıyor. Dolayısıyla kalabalık ortamlarda hasta birisi varsa, cerrahi maske takmasını öneriyoruz. Türkiye’de koronavirüs yok ama önlemler alınmalıdır. Ellerimizi en az 20 saniye su ve sabunla yıkamamız gerekiyor. El hijyenin sağlanmasının yanında öksürürken hapşırırken, elimizle ağzımızı kapatmayıp bir mendille kapatarak, mendili çöpe atıp ellerin yıkanması gerekiyor.”
“Ülkeye geldikten sonra ancak 1,5 ay sonra fark edilebilir”
Konferansta sunum yapan Halk Sağlığı Uzmanı Doktor Öğretim Üyesi Kaya Sami Nizamoğlu da riskli enfeksiyon hastalıkları anlattı.
Koronavirüsü yaygın hale getirenlerin yarasagiller olduğunu ifade eden Nizamoğlu, 2002-2012 yılındaki salgınların kaynağında da yarasa olduğunu söyledi.
Yeni tip koronavirüsün daha fazla kişiye bulaştığını belirten Nizamoğlu, “Koronavirüs solunum yoluyla bulaştığı için bahar ve kış aylarını seviyor olabilir. Yeni tip koronavirüs Avrupa’da birçok ülkede var. Türkiye’ye de gelebilir. Geldikten sonra belli bir süre kendini belli etmeyecektir. Genelde bir ölümle ortaya çıkar. 50-100 kişinin enfekte olması demektir. Bu da ortalama virüsün ülkeye geldikten sonra olarak 1 veya 1,5 ay sonra fark edilebileceğini gösteriyor.” diye konuştu.
