Birgün’den Rabia Yılmaz’ın haberine göre; Sitede Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya, İspanya, Fransa, İsviçre, Azerbaycan, Avusturalya, Amerika, Dubai ve Kuzey Irak’ın da aralarında bulunduğu 17 ülke ve 41 şehirde hacamat eğitimi verildiği belirtiliyor.
Kurumun kurucusu olduğu belirtilen, ancak hangi eğitimi aldığı ve mesleğini ne olduğunu belirtilmeyen Süleyman Gök isimli şahıs ise şöyle tanıtılıyor:
“Sadece Türkiye ve Osmanlı zamanındaki uygulama tecrübesi değil, kurucumuz Süleyman Gök, Geleneksel Tıp alanında ileri derecede bilgileri olan Hindistan’dan Brezilya’ya Pakistan’dan Malezya’ya kadar takribi 17 kadar değişik ülkede Hacamat Eğitimi vermiş ve bu ülkenin Geleneksel Tıp uzmanları ile istişare etmiş bir uzmandır.”
Üniversite hastanesine kaynak olmuş
Sözde hacamat uzmanı Gök’ün yazdığı ‘Hacamat’ isimli 200 sayfalık kitabın isteğe göre Almanca, İngilizce veya Türkçe olarak tüm kursiyerlere hediye edildiği kaydedilerek, şöyle deniyor: “Hacamat kitabı Türkiye’de Kayseri Erciyes Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hacamat eğitimi alan doktorların da yararlandığı kaynak kitap olup hacamat ile alakalı A’dan Z’ye birçok bilgi mevcuttur.”
“Sadece sağlıklı kişilere uygulanır”
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Doktor Selma Güngör, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Sağlıklı kişiye uygulanır’ diyerek etkinlik ve tedavi başarısı gibi ölçemediğimiz bir durumla karşı karşıyayız. Bu nedenle neyi amaçlıyorlar bunu anlamak mümkün değil. Örneğin, bir ağrı kesici ağrısı olan kişiye uygulandığında ağrı geçerse etkili geçmezse etkisiz ya da az geçerse sınırlı etkili olarak değerlendirilir. Tedavinin etkinliğini saptamak gibi bir durumda olmamız gerekiyor. Ancak bu uygulama zaten hasta olan kişiye uygulanmıyor.”
Tek bilgileri hadisler
Güngör, hacamat ve sülük tedavisinin tehlikeli yanlarını ise şöyle açıklıyor:
“Hacamat vücudun belli noktaları keserek kan akıtma üzerine kurulu. Bu kursu verenler doktor değiller, ama anatomik bilgiyi kullandıklarını söylüyorlar. Dezenfeksiyon bilgisi olarak alkolle temizliği öneriyorlar. Ama kesmek için kullanılan cihazın bir seferlik mi kullanılacağına yönelik bir bilgi yok. Bunları o kişilerin bilmesinin mümkün olduğunu sanmıyorum, bunun için eğitim alınması gerekiyor. Bir tarif anlatıyorlar ve bu tarifleri de İslamiyet’te hacamatın geçtiği hadislere dayandırıyorlar.”
Kadınlar tehdit altında
Bu tedavi yöntemlerine dair kursların düzenlenmesi ve yasal hale getirilmesine izin veren sağlık yetkililerini eleştiren Güngör, sözlerini şöyle sürdürdü: “Vajinal sülük tedavisi ne demek? Regl kanını toplamaya yönelik bir şey mi? Sülük kan emmek anlamına geliyor. Vajinal sülük tedavisi ile kadın yaşantısının olağan dönemi olan adet döneminin hastalık ve patolojik hale getirilmesi gibi bir durum söz konusu. İdeolojik bir yanı da olan bu uygulama kadınların özel olarak istismar edilmesinin bir yöntemi olarak görülüyor. Vajinal sülük uygulaması, tüm kadınların ciddi bir sağlık tehdidi altında olduğunu ortaya koyuyor.”
“Sağlığımız tehdit altında”
Nar Kadın Dayanışması da, bu uygulamanın kabul edilemez olduğunu belirterek, “Yaşamımız, sağlığımız ve haklarımızı tehdit altında” açıklamasında bulundu.
