Wageningen Üniversitesi biyo-veteriner araştırma laboratuvarında bilim insanları, arıları eğitmek için onlara Covid-19 ile enfekte olmuş numuneleri gösterdikten sonra arılara ödül olarak şekerli su veriyor. Enfekte olmayan bir örneğin sunulduğu deneme sonrasında ise herhangi bir ödül verilmiyor.
Projede yer alan viroloji profesörü Wim van der Poe bu şartlandırma ile arıların hortumlarını kendiliğinden uzatabildiklerini söyledi.
“Bir arıcıdan normal bal arılarını topluyoruz ve arıları koşum takımlarına koyuyoruz. Pozitif bir numune gösterdikten hemen sonra onlara şekerli su veriyoruz. Arılar şekerli suyu almak için hortumlarını uzatıyor.”
Araştırmacılar arıların bu koşullanma sonrası koronavirüs kokusu aldıklarında da hortumlarını uzatacağını ve bunun da bazen saatler veya günler alan koronavirüs testinden daha hızlı ve ucuz bir yol olacağını ifade etti.
Ancak bilim insanları bu yöntemin kısa sürede testlerin yerini alacağını veya yaygın kullanılacağını da düşünmüyor.
Profesör Dirk de Graaf, “Bu iyi bir fikir, ancak bunun için bal arılarını kullanmak yerine klasik teşhis araçlarını kullanarak testler yapmayı tercih ederdim. Büyük bir arı aşığıyım, dolayısıyla arıları Covid-19’u tespit etmekten başka amaçlar için kullanırdım” sözleri ile araştırmayı biraz dolaylı da olsa eleştirdi.
De Graaf, diğer yandan “böcek koklaması” tekniğinin, 1990’larda patlayıcıları ve toksinleri tespit etmek için ABD Savunma Bakanlığı tarafından etkili bir biçimde test edildiğini söyleyerek, “Güveler, arılar ve yabanarısı (eşekarısı) güvenlik amacıyla patlayıcıları tespit etmek ve tıbbi teşhis” için kullanıldığı bilgisini verdi.
