Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye’nin başta Ortadoğu ve Afrika’dakiler olmak üzere ihtiyaç sahibi ülkelere 2016’da yaklaşık 6,5 milyar dolar, 2017’de ise 8 milyar dolar olmak üzere toplam 14,5 milyar dolar düzeyinde resmi kalkınma yardımında bulunduğunu, 2011-2017 dönemindeki yardım miktarının 1,8 milyar doları aştığını açıkladı.
EN ÇOK YARDIMI SURİYE ALDI
Savaşlar ve doğal afetler nedeniyle yaşanan zorlu süreçlerin, dünya ülkelerinin geleceğini ve huzurunu sıkıntıya soktuğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım, hükümetin milletten aldığı güçle uyguladığı reformlar ve programlar neticesinde Türkiye’nin artık “alan el” değil “veren el” konumunda olduğunu bildirdi.
Yıldırım açıklamasına şöyle devam etti:
“2017 yılında ülkemiz en fazla kalkınma yardımlarını Ortadoğu ve Afrika ile Balkan coğrafyasına, ülke bazında ise Suriye’ye yaptı. 2023 vizyonu çerçevesinde ülkemiz kendisine küresel olarak her alanda etkili bir aktör olma hedefi koydu ve bu doğrultuda TİKA’nın da sahadaki proje ve faaliyetlerine hız verildi. 2017 yılında yurt dışındaki 60 ‘Program Koordinasyon Ofisi ile başta yakın coğrafyamız Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar olmak üzere Afrika, Latin Amerika, Güney Asya ve Okyanusya gibi uzak coğrafyalarda da TİKA faaliyetlerine devam ediyor.”
Oysa Başbakan Yıldırım, 2016 yılında doların hızla yükselmesi ve ekonominin alarm vermesiyle ilgili ilk kez ‘ekonomik kriz’ ifadesini kullanmış, sözleşmelerin döviz üzerinden yapılmaması gerektiğini söylemişti.
OYSA YILDIRIM “EKONOMİK KRİZ” İFADESİNİ KULLANMIŞTI
Yıldırım, 2017’nin Eylül ayında zamlarla ilgili şöyle konuşmuştu:
“Son günlerde kamuoyunda ‘Efendim işte zamlar oluyor, şunlar oluyor, bunlar oluyor’, çeşitli şeyler var. Doğru. Zam yapmak, yani nasıl söyleyeyim, çok makbul bir şey değil ama ülkenin ihtiyaçları, gerçekleri ortadaysa bazı tedbirleri de kalıcı ferahlık için almak gerekiyor.”
Geçen kasım ayında Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun açıkladığı verilere göre açlık sınırı geçen yılın aynı ayına göre 151 TL artış göstermişti.