“100 yılda 3 kere yıkılıp yeniden yapıldı bu şehir. O yüzden belki de Türkiye’nin en planlı, düzenli şehri.”
Gelin tacını andıran karlı tepeleriyle dağların çepeçevre sardığı Erzincan’ı böyle anlatıyor, Peynirciler Çarşısı esnafı Yusuf Bey.
1939’da depremde yerle bir olan, 1983 ve 1992’de iki kez aynı acıyı yaşayan Erzincan, 4 katı aşmayan binaları, bir çok Anadolu kentinin aksine, geniş caddeleri, park alanları ile adeta bir “butik şehir.”
Seçime sayılı günler kala, Erzincan da iyiden iyiye seçim havasına girmiş durumda. Seçimin nabzı ise siyasi partilerin mitinglerini yaptığı, stantlarının yer aldığı, seçim şarkılarının birbirine karıştığı Cumhuriyet Meydanı’nda atıyor.
2018 rakamlarına göre 165 bin seçmeni bulunan Erzincan, 2018’de olduğu gibi bu dönem de Meclis’e iki milletvekili gönderecek. 2018 seçimlerinde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yüzde 66 oyla güçlü destek veren Erzincan’da AKP, iki milletvekili çıkardı. CHP’nin yüzde 25,5 oyla ikinci parti olduğu kentte, bunu yüzde 18’le MHP izledi.
Türkiye’nin son başbakanı ve AKP Genel Başkanvekili Binali Yıldırım’ın memleketinde, Mustafa Sarıgül faktörünün, milletvekili seçiminde dengeleri değiştireceği belirtiliyor. CHP’nin adayı Sarıgül’ün kazanmasına kesin gözüyle bakılırken, AKP aday listesine tepki nedeniyle, MHP adayı Cemil Yavuz Aksu’ya da şans tanınıyor.
HDP’nin fazla taban bulamadığı kentte, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, cumhurbaşkanlığı yarışını önde bitireceği görüşü hakim.
‘Sarıgül, Erzincan’a yaptığı yatırımın meyvelerini topluyor’
CHP; Türkiye Değişim Partisi (TDP) Genel Başkanı Mustafa Sarıgül’ü liste başından, İYİ Parti kontenjanından ise doktor Ufuk Aktaş’ı aday yaptı.
Erzincan’da, parti ayrımı olmaksızın, hemen herkesin dilinde Sarıgül var. AKP’lisi de MHP’lisi de Sarıgül’ün Meclis’e gideceğine neredeyse garanti gözüyle bakıyor. Konuştuğumuz seçmenler, Erzincan yerel siyasetinden uzun süredir uzak kalmasına rağmen, bu kadar destek görmesini, 1999-2014 yılları arasında Şişli Belediye Başkanlığı dönemindeki hizmetlerine bağlıyor. “Elini Erzincan’ın üzerinden hiç çekmediğini” anlatıyorlar. İkinci neden olarak ise aday olduktan yaptığı seçim çalışmasıyla, kentin hareketlenmesi, “herkese dokunabilmesi” gösteriliyor.
BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın Cumhuriyet Meydanı’nda sohbet ettiği yurttaşların anlattığı da bunu doğruluyor:
“Otlukbeli ilçemiz var. Orada camilerin önünde hep Şişli Belediyesi’nin bankı vardır. Bazı belediyeler vidanjör gönderdi. Bazı belediyelere eski kamyonlarını göndererek destek oldu. Elinden gelen her yardımı gönderdi, o yüzden sevilir buralarda.”
Gruptaki hemen herkesin Sarıgül’le bir anısı var. Kimisi İstanbul’da kendisini yalnız bırakmadığını, her sıkıştığında yardım ettiğini, kimisi cenazesini iki arabayla memlekete gönderdiğini, kimisi camilerinin önündeki Şişli Belediyesi yazan banklarda oturduğunu söylüyor.
Yerel Gazeteci Zeki Demirbaş da trafik kazasında hayatını kaybeden Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu’ndan bu yana Erzincan’da insanlara Sarıgül gibi dokunan başka bir isim olmadığı kanısında:
“Sabah çıkıyor eşofmanlarla, vatandaşlarla oturuyor, onlarla çay içiyor. Buralar mutaassıp yerler. O kızlar, o kadınlar nasıl sarılıyorlar, ‘Gel güzel kızım, gel evladım, fotoğraf çekelim’ diyor. İnsanlara dokunuyor, bu samimi tavrı insanları etkiliyor. Sarıgül belediye başkanıyken Erzincan’a da çok hizmet etmiş, çok yatırım yapmış, atmış denize, bugün meyvelerini topluyor.”
‘CHP tarihi yazılacaksa Sarıgül olmadan yazılamıyor zaten’
Mustafa Sarıgül’le, CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun mitingi sonrasında konuşma fırsatı buluyoruz. TDP Genel Başkanlığı görevini de yürüten Sarıgül’e, “Kendinizi evinizde hissediyor musunuz?” sorusunu yönelttiğimizde, önce siyasi hayatının özetini geçiyor:
“Ben CHP gençlik kolu başkanı, ilçe başkanı, il başkan yardımcısıydım. SHP kurucusu, milletvekilliği, Meclis Divan üyeliği yaptım. 2014’de CHP’den büyükşehir belediye başkanı adayı oldum yüzde 40 oy aldım. Genel Başkan adayı oldum, 40 oyla kaybettim. Ben tabii ki evimdeyim. CHP tarihi yazılacaksa Sarıgül olmadan o tarih yazılamıyor zaten.”
’99 bin kişiyle fotoğraf çektirdim’
Peki yıllar sonra aday olarak Erzincan’a dönmesi hemşerileri tarafından nasıl karşılandı?
Adaylığının açıklanmasının hemen ardından sahaya çıktığını belirtip, çalışmalarını arka arkaya sıralıyor:
“Parti farkı gözetmeden hemşerilerimin yüzde 99’u bizi bağrına bastı. Oy verir, vermez, bilemem ama şu ana kadar Erzincan’da sevgi dışında bir şeyle karşılaşmadım. Kampanyamızda sevgi kazanacak, Erzincan, Türkiye kazanacak. Büyük ilgi görüyorum. O ilginin sorumluluğu benim için son derece ağır. Adaylığım açıklandığım andan itibaren aksiyon aldım, 29 gündür buradayım, her gün 5 bin 500 yurttaşımızla buluştum, 99 bin yurttaşımızla bire bir görüştüm, fotoğraf çektirdim.”
Sarıgül, Memleket Partisi Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’nin adaylığını, geçmişte Bülent Ecevit’i iktidara taşıyan DSP’nin Cumhur İttifakı içinde yer almasını doğru bulmuyor:
“Adaylığı açıklandığı andan itibaren, Türkiye’yi demokratik parlamenter sisteme taşıyacak olan, ülkeyi rayına oturtacak, laik demokratik cumhuriyeti koruyacak kişi olarak arkadaşlarımın yüzde 98’inin kararıyla, Kılıçdaroğlu’na destek olma kararı aldık. Kılıçdaroğlu’ndan hiçbir talebimiz olamaz. Şu anda Kılıçdaroğlu’na talep açma zamanı değil, destek verme zamanı. Vefalı olmak lazım, vefasız insan taş olur.
Sayın Rahşan Ecevit biliyorsunuz, Rahmetli Bülent Ecevit’in şapkasını Kılıçdaroğlu’na emanet etti. Şapkasını emanet ederken, ‘Adresimiz Kılıçdaroğlu’dur’ dedi.”
Hedefinin “tek adam rejimi yerine ortak aklın egemen olacağı demokratik parlamenter sisteme geçilmesine katkı sağlamak olduğunu” belirtirken, “Hanımefendi bu hedefe şu anda 190 saatimiz, 11 bin 150 dakikamız kaldı” diyerek hesap çıkarıyor.
‘Ayrışma değil, birleşme zamanı’
Seçilmesi halinde siyasete partisinde devam edip etmeyeceğini sorduğumuzda ise CHP’yi işaret ediyor:
“Şimdi artık ayrışma zamanı değil birleşme zamanı. Şahsım itibariyle genel başkanımızdan büyük vefa gördüm. Zaman zaman siyasette dargınlıklar kırgınlıklar olabilir. Ama ana temel bir mesele varsa o dargınlık kırgınlığı bir kenara bırakmalı. Türkiye de bir sistem sorunu var, başkanlık sistemi Türkiye’ye oturmadı, otursa destekleriz. Bana sorarsanız, uzun yıllar belediye başkanlığı vs yaptınız… Geriye döndüğümde şunu yapmasaydım dediğim meseleler var mı, evet var. Ortak aklı kullanmadığımız zaman o kararlar yanlış. Şu anda başkanlık tek adam sistemi doğru değil, bunu düşünüp kolektif aklı ortaya koymak lazım.”
AKP listesine tepki, MHP’yi Meclis’e taşır mı?
AKP bu dönem, Erzincan Milletvekili, eski TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ve il başkanı Mehmet Şireci’yi aday gösterirken, MHP. 21. Dönem Milletvekili Mihrali Aksu’nun oğlu da olan Yüksek Disiplin Kurulu üyesi Cemil Yavuz Aksu ve Aziz Gün ile seçim yarışına girdi.
2018’de iki milletvekilliğini de alan AKP’nin, Sarıgül faktörü ve Süleyman Karaman’a yönelik tepkiler nedeniyle, bu gücünü koruması zor görülüyor. Son yerel seçimlerde MHP’nin belediye başkanlığını kazanmasında, partinin Erzincan’da her zaman taban bulması kadar, AKP’nin yanlış aday tercihinin de etkili olduğu vurgulanıyor. Kılıçdaroğlu’nun mitingini “dışarıdan” izleyen, AKP’li olduğunu söyleyen İsmail Cambaba da bu görüşe katılanlardan:
“Cumhurbaşkanlığında sıkıntı yok, Erdoğan yüzde 52 ile alır. Ama adaylarda sıkıntı var. Binali Yıldırım, belediyede de aday dayattı, olmadı, şimdi yine Karaman’ın aday gösterilmesinin arkasında da o var deniliyor. Millet kızıyor dayatmaya. Ben şahsen AK Partiliyim ama MHP adayına oy vereceğim.”
Aynı tavrı MHP standı önünde sohbet ettiğimiz yurttaşlarda da görmek mümkün. “Birini MHP, birini CHP götürür” tahmininde bulunan bir partili, “Bizim adayımız olmasaydı ben Sarıgül’e oy verirdim. Cumhurbaşkanlığı’nda Tayyip bey götürür, ben şahsen ona vereceğim” diyor.
Adaylarına oy verme kararlılığındaki MHP’liler, cumhurbaşkanlığı konusunda farklı tutum sergiliyorlar. Bağkur’dan emekli olduğunu söyleyen bir partili, EYT nedeniyle erken emekli olanların kendisiyle aynı maaş almasına tepki gösteriyor:
“Ben 27 yıl 6 ay prim yatırdım, BAĞ-KUR emeklisi oldum. Maaşım şimdi 7 bin 500 lira oldu. Yahu adam bir dönem pancar ekmiş o da 7 bin 500 lira alıyor. Benim suçum ne, o kadar sene prim yatırdım. Ben oyumu Kılıçdaroğlu’na vereceğim.”
Bir başkası ise Sinan Oğan’a oy vereceğini belirtip, nedenini şöyle açıklıyor:
“Bizden ayrılma olduğu için. Tokat’ta oğlum var, emniyette. O bile Sinan Oğan’a ver diyor. Partiden ihraç ettiler ama milliyetçi hareketin geleceğinde olacak bir insandır. Seçimi, tek başına, kucaklamış gidiyor.”
‘Tepkinin nedeni oluşturulan algı’
AKP adayı Mehmet Cavit Şireci seçim çalışmalarını gerekçesiyle, görüşme talebimizi kabul etmiyor ama Cumhuriyet Meydanı’ndaki seçim ofisinde partililerle sohbet olanağı buluyoruz. Partililer, “Yetkili içerde” diyerek stant sorumlusu Osman Keleş’i adres gösteriyorlar. Keleş, partisinin aday listelerine tepki olmasını daha çok oluşturulan “algı”ya bağlıyor:
“Algı insanları çok etkiliyor. Çoğu arkadaş, ‘Biz reise oy vereceğiz ama adayınızdan memnun değiliz’ diyor. Ama somut bir neden göstermiyor. Mesela Refahiye (Yüksekokulu) Raylı Sistem bölümü 1600’e yakın mezun vermiş. İşe giriyor, girdikten sonra bu sefer Erzincan’da kadro istiyor. Erzincan küçük bir yer, 250 kadrosu yok, nasıl 1600 kişiye kadro versin. Bu olmayınca, diyor ki ‘Süleyman Ben Karaman’a oy vermem.”
Bürokrat kökenli olması nedeniyle Karaman’ın karşılanabilir talepleri hızla çözdüğünü savunan Keleş, “Bizde şöyle bir sıkıntı var, yakın temas, dokunduğun zaman, acınızdan ölmüşsün ölmemişsin, önemli değil… Dokunmuşsun ya hepsi bitti. Sarıgül vücut dilini iyi kullanıyor. Ama Süleyman Bey’den de bunu bekliyorlar. Ama o, bürokrasiden gelmiş, icracı bir insan. Bir genel müdürü, bürokratı aradığında telefonu ikinci kez çalmaz, arar sorunu çözer, sonuna kadar da takipçisi olur” görüşünü savunuyor.
Hedeflerinin iki milletvekilliğini almak olduğunu belirtirken, karar vericinin seçmen olduğunu vurguluyor ve cumhurbaşkanlığı seçimi için net konuşuyor:
“Cumhurbaşkanlığı fiks, yüzde 55’in altında beklemiyoruz, üstü milletimizin takdiri.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – AYŞE SAYIN