Altılı Masa’daki aday belirleme süreci ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı ile ilgili sert söylemlerde bulunan ve İyi Parti’den istifa eden İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, “Siyasi mücadelem içinde partim ve partimin aidiyet duyduğu bu pakt içindeki pozisyonum partime yük olmaya başlamıştı” dedi.
Yavuz Ağıralioğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında İyi Parti’den istifasının “zorunluluk” haline geldiğini belirterek, “Ben köprüyü geçmek için bir yanlışa dayı diyecek adam değilim. Kuralsız, ahlaksız, ilkesiz, ölçüsüz kazanmaktansa; mertlikle kaybetmeyi yeğleyen siyasi dili önceledim” diye konuştu.
Millet İttifakı’nın ortak adayı CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğini açıklayan Ağıralioğlu, “Milletle beraber bize vadedilenlere kulak kesileceğim, kime oy vereceğime öyle karar vereceğim” diye konuştu.
Siyasete devam edeceğini bildiren Ağıraloğlu, “Bana ulaşmış bir teklif, görüşme, istişare olmamıştır. Seçim sonuçlarından sonra daha net konuşabiliriz” diye konuştu.
Ağıralioğlu’nun açıklamasından satır başları şöyle:
“Siyasi mücadelem içinde partim ve partimin aidiyet duyduğu bu pakt içindeki pozisyonum partime yük olmaya başlamıştı. İstifam böyle bir duyguyu barındırıyor. Cumhurbaşkanlığı ortak adaylığı iradesine imza atmadım, partimin oldu bitti ile karşı karşıya bırakılıp, emeklerin 3 5 günde heba edilmesine itiraz ettim. Dayatmayı kabul edilemez bulduğumu ifade ettim. Adaylığa da başvurmadım. Benim için erdemli olan buydu. Erdemli ve zorunlu olan kısmı şurasıdır, açıklamalarımla partimin mutabık kaldığı siyasi zemini gölgeler haline geldim.
Ben köprüyü geçmek için bir yanlışa dayı diyecek adam değilim. Kuralsız, ahlaksız, ilkesiz, ölçüsüz kazanmaktansa; mertlikle kaybetmeyi yeğleyen siyasi dili önceledim.
Bize dayatılan, bu dayatmanın akabinde memleketin en müstesna makamlarının şantaja maruz kaldığı gerçeğinin beni mecbur ettiği kararı verdim.
İyi Parti ile olan siyasi beraberliğimi nihayete erdiriyorum. Nihayete erdirdiğim şey, İyi Parti’nin kırmızı çizgisi olarak bildiğim şeyler. Kem söz etmem, arkadaşlarımdır. Haklarını ihlal etmem ama onlara kudret dilerim.
Görev değişikliklerinden sonra aldığım tutumlar ortadadır. 3 4 kere görev değişikliğine maruz kaldım, bazılarının haberini basından öğrendim. Ben basından görev değişikliğimi öğrendiğim iki seferde, kendimi çok değersiz hissettim.
Genel Başkandan pazartesi günü randevu istedim. Böyle bir hassasiyet taşıyordum. Nihayetinde yol beraberliğimiz oldu. Görevleri yaparken de milletimizi utandırmadığımı, partililere yük olmadığımı düşünüyorum. Hiçbir mevkide ne milletimin ne partideki arkadaşlarımın utancı olmadım. Elimden geldiği kadar her şeyin en iyisini yapmaya çalıştım.
İyi Parti hakarete uğramış, ithama uğramış insanların partisidir. Bir partiden ayrılınca ne tarz ithamlarla karşılaşılırı genel başkanımdan neferlerine kadar hissetmiş insanların partisidir. Bütün partimiz iftiranın her türlüsü ile karşılaştı.
Mücadeleyi kirletmemek en zor şeydir. Kazanacağımız yerde mücadelenin mayasına halel getirmemek. Türkiye Cumhuriyeti devletinin devlet başkanlığı makamına, PKK’nın, Kandil’in, FETÖ’cülerin, devlet düşmanlarının bir hevesle dahil olma arzusu taşımasını anlaşılabilir buluyorum ama burada bizim yapmak zorunda olduğumuz şey, heveslerinizi kursağınızda kıracağız iradesini temsil etmemiz gerekir. Biz, sizin heveslerinizi kursağınızda bırakacak tarafız. Mücadele edeceğiz ama devlet millet düşmanlarına tebessüm etmeyeceğiz. Siyasi rekabet edeceğiz ama çocuklarımızın katillerinden bir şey ummayacağız. Çocuklarımızın katillerini sevenlerden bir şey ummayacağız.
Benim için zorunlu bir erdem alanı olan istifa mekanizmasını bu şekilde takdim etmek zorundayım. Partimdeki arkadaşlarım, beni artık kendilerine yük etmesinler isterim. Ben de onlara yük olmadığım için istifa ediyorum. Seçim sathında görülüyor ki siyasi değerlendirmelerim olacaktır. Her değerlendirmem parti içinde parti yetkililerine yük olacaktır. Ben bu alanı partim adına boşaltıyorum. Milletim adına taşıdığım hassasiyetlerle, hangi kırmızı çizgiler ihlal ediliyorsa onları söylemeye, mücadele etmeye devam edeceğim.
İhtimam gösterilmesini istediğim bir husus var; itirazlarıma konu olan şeyleri sıralarken bunların bazı medya organlarında şöyle değerlendirildiğini duydum. ‘Ağıralioğlu, Kılıçdaroğlu’na Alevi olduğu için, HDP’ye de Kürtlere karşı olduğu için karşı çıkıyor’ diyorlar. Benim babam, dedem bu topraklara kalbiyle bağlı. Kim diyorsa ki Ağıralioğlu, Kılıçdaroğlu’na Alevi olduğu için, HDP’ye de Kürt olduğu için karşı çıkıyor, namussuzdur, alçaktır.
Yavuz Ağrıalioğlu Kürt’e kurban olsun, vatanına milletine bağlı Alevilere kurban olsun. Ömrüm boyunca bu hatta duracağım.
Bu hassasiyetimle siyaset yapmaya devam edeceğim. Bu hassasiyetlerim beni nereye götürürse, bana ne söyletirse söyletsin ne milletime ne menfaatlerine sırtımı dönmeyeceğim. Nerede durursam, nerede olursam hakkı haykıracağım. Nerede olursam kendi yanlışımdır diye bir yanlışı savunurken millete görünmeyeceğim.
Hakkı hakkıma karışmış, benden yana hakkının olduğunu düşünen herkese hakkım helaldir. Alın terlerimiz birbirine karıştı. Kıymetli hayaller kurduk, emekler verdik. Omuz omuza olduğum ve her birini çok sevdiğim İyi Parti ailesine, gösterdikleri sevgiye sonsuz teşekkür ediyorum. Onların hayallerine sadakat göstermek Türk milletine borcumuzdur. Ama siyaset sıkıştığı zamanlarda yol ayrımına bizi getiren şey, sözümüzle daha önce kendimizi bağladıklarımızıdır. Saygısızlık saymasınlar. İlkelerimi çiğnerken millete sevgili olabilseydim ilkesizlik yapabilirdim.
İyi Parti’den hüzünle ayrılıyorum. Gerçekten üzüntü ile ayrılıyorum. Bütün arkadaşlarıma söyledim, bazen kayırlı ayrılmak kolay olurmuş. Bizim için partilerimiz de vardır ama bundan sonra yaşımız belli bir hadde vardığı için devletimiz daha çok var siyaseti önemlidir. Bizim partimiz de olacaktır ama bizim partilerimizin üstünde bir devletin varlığı esas olacaktır. Parti önceleyen değil devlet önceleyen, siyasi mücadele önceleyen değil memleket önceleyen bir siyasi ahlak ile yürümek zorundayız.
Seçim sonuçları kim kazanırsa kazanırsın yüzde 75-25 bitsin dilerim. Bu sistemin bize yaptığı kötülük 51 49 korelasyonudur. Bu duygu, siyaseti ilkesizleştirdiği gibi, siyasi kazanma hattında 51’in aziz, 49’un canı cehenneme duygusu oluşturmaktadır.
Bu siyasetin, ilkesizliğine sebep olan şey oyu bile olmaz partilerin, henüz seçimde sandığa girmemiş partilerin, hatta siyasi programında kabul edilemez madde olan partilerin kazanmak uğruna siyasi ittifaklara dahil olduğu bir ilkesizlik alanı, siyaseti de itibarsız hale getirmektedir. Çözecek olduğunuz problemlerin iktidarını hile ile kazanırsanız, millete ilkesizlikle hizmet imkanı yakalamış oluyorsunuz. İlk ve en mühim borcumuz, siyaseti bu bölücülüğün şantaj hedefi haline getiren yüzde 50+1 matematiğini değiştirmektir.
Cumhurbaşkanlığı makamını bir şantajın hedefi haline getiren, bize mahkumsunuz duygusu ile bizimle müzakere edeceksiniz imkanını şımarıklıkla birleştirip bir takım maddeleri Türk hükümetine, TBMM’ye dayatan bu münasebetsizliğin önüne geçecek olan bizleriz.
Bu seçim, ciddi siyasi temizlik yapacak bir seçimdir. Seçimin sonuçlarında milletimiz neyi destekleyecek, neyi sevecek, neyi cezalandıracak, kimin kiminle oturmasından muzdarip olduğunu belli edecek. Bunları göreceğimiz bir seçim sonucu, bizim mücadele alanımızın da çerçevesini belirleyecek.
Soru – cevap
Bu mutlaka bir yerlerden teklif alıyordur gibi bir konuşuluyordur. Bana ulaşmış bir teklif, görüşme, istişare olmamıştır. Seçime 2 ay kala siyasi parti değiştirmenin sözün itibarına zarar verdiğine inananlardanım. Benim böyle bir gündemim yok. Milletimizin neyi öncelediğini, neye kızdığını, neyi ödüllendirdiğini görmemiz lazım. Seçim sonuçlarından sonra daha net konuşabiliriz.
Basın toplantımdan sonra şehit ailelerinden dua, Pensilvanya ve Kandil’den beddua aldım.
Ben kime oy vermeyeceğimi söyledim. Kime oy vereceğimi söylemedim. Milletle beraber bize vadedilenlere kulak kesileceğim, kime oy vereceğime öyle karar vereceğim. Muhalefetin elini kuvvetlendiren şey, iktidarın maharetsizliğidir. İktidar ekonomiyi bu kadar darboğaza sokmasaydı muhalefet yürüyemezdi. Hükûmetin rakibi muhalefet değil; enflasyon, doların yüksekliği, gençliğin umutsuzluğu. Muhalefetin rakibi de bunca avantajına rağmen ilkesiz beraberlikleri kolluyor olmasıdır.
Pazartesi günü genel başkandan randevu talep ettim. Yüz yüze söylemek istedim. TV’de bir programda bizim görüşmemizle ilgili arkadaşlarımın itibar suikasti yapmaya heves ettiklerini gördüm. Ağıralioğlu bir şey istemeye gelecek, kendisine verilmeyince itiraz edecek diye ucuz hevese düştüklerini gördüm. Böyle olmadığını ispat etmek için vedalaşmaya gideceğimi yazdım. Moderatör de okudu. Benden duysun istedim. Ama imkan bulamadık. Böyle demek zorunda kaldım. Ben en çok dünkü hevesten rencide oldum dün. Bu vedanın gölgesine pazarlık gölgesini düşürmek nedir ya? Genel Başkanla kendim görüşüp helalleşmeyi isterdim.
İyi Parti’nin kırmızı çizgilerinin arkasında duran iradesine şahidim. Ama partinin karşı karşıya olduğu tertip, partiyi kımıldayamaz hale getirmiştir. Kamuoyu baskısı oluştu, muhalefetin kazanma arzusunu gölgelemekle itham edildi. Parti sıkıştı. Ben de partinin kırmızı çizgilerinin ihlal edilmesi durumunda partinin kudretli olmasını dilerim ben.
Ben görevlerimi ifa ederken, ‘HDP = PKK, terörün gölgesinin düştüğü yerde olmayacağız’ sözlerini kendime istinat ederek partim adına kıymetli hüküm cümleleri kurdum asla olmayacağız diye. O sözleri kendime bağladım. O sözlerin hilafına davranmam benim yapabileceğim bir şey değildir. Ben bunu yapıyorum da arkadaşlarımı da töhmet altında bırakıyorum gibi ama benim için en erdemli ve zorunlu olan yolu tercih ediyorum. Onların da bu kırmızı çizgilerini bu masada ihlal edildiğinde inisiyatiflerini kullanabilmelerini diliyorum. Kandil’in, HDP’nin açıklamalarına bakıyorum. İktidar değişikliğinin arkasında yığılan hesaplar İyi Parti’deki herkesi rahatsız ediyordur. Ama söyleyemiyordur.