“Biz birbirimize benzeriz. Türk’üz, Kürt’üz, Ermeni’yiz, Süryani’yiz, Hıristiyan’ız, Müslüman’ız ama buranın halklarıyız ve birbirimize bakmadan birbirimizi anlatamayız” diyen Paylan, “Türk’ün hikâyesi Kürtsüz, Ermenisiz, Süryanisiz olmaz, tersi de doğrudur arkadaşlar. Bu anlamda hepimizin tarihe, kültüre, hepimizin değerlerine çoğulcu bir anlayışla bakmamız gerekiyor, tekçi anlayıştan hepimiz kaybederiz” uyarısında bulundu.
Paylan, Barış Ünlü’nün Türklük sözleşmesini, Kerkük, Kırım, Uygur Türkleri, Balkan Türkleri ve Türk kimliği üzerine kurulan Türk Tarih ve Dil Kurumu gibi kurumlar üzerine inşa ettiğini hatırlattı ve bu kurumlara büyük bir bütçe ayrılacağını hatırlattı.
Anayasa’nın, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu tanımı yaptığını hatırlatan Paylan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yani ben Anayasa’ya göre Türküm değil mi? Ben Ermeniyim arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktan onur duyuyorum ama Ermeni kimlikli bir vatandaşıyım. Tek bir kişi Ermeni dedi mi arkadaşlar? Tek bir kişi Kürt dedi mi? Tek bir kişi Laz, Çerkez, Arap dedi mi? Tek bir kişi Lazca yok oluyor, tedbir almamız lazım dedi mi? Mehmet Bekaroğlu nerede? Bakın Çerkezce yok oluyor. UNESCO’nun yok olmak üzere olan dilleri arasında Çerkezce. Lazca ve Ermenici de öyle.
Sizden biri, ‘Kürtlerin dili var. Ülkede 20 milyon Kürt yaşıyor. Kürt halkının dili ile ilgili de bir tedbir almamız gerekiyor, bütçe ayırmamız gerekiyor’ diye bir şey duydunuz mu? Ben duymadım.
Bakın kendi halkımla ilgili örnek vereyim. Yıllardır biz Ermeni patriğini, ruhani önderimizi seçemiyoruz. Bırakmıyorsunuz. Hem de kayyum atadınız oraya. Biz yüzyıllardır seçiyoruz patriğimizi. Patrikhanemize kayyum atadınız, kayyum tarafından yönetiyorsunuz, belediyeler yetmedi. Hakkımız değil mi patriğimizi seçmek?
Geçen gün bu ülkede Diyanet işleri Başkanlığı’na büyük bir bütçe ayrıldı. Ayrılsın. 100 bin imama maaş vermeyi bu Meclis onayladı. Bu ülkede 100 tane de papaz var, 20 tane de haham var. ‘Ya bunlara da bir bütçe ayıralım’ diyen oldu mu içinizde? Bakın Balkan Türklerinin haklarını koruyorsunuz. Hep beraber koruyalım. Çünkü ayrımcılığa uğruyorlar. Ama bir de dönüp aynaya bakalım. Orada imamını seçemiyor diye eleştirdiğimiz Bulgaristan ve Yunanistan’ın bir benzerini biz burada yapmıyor muyuz arkadaşlar? Niye biz doğrusunu yapıp da, onlara ‘Ey Bulgaristan, ey Yunanistan sen de doğrusunu yap’ diyemiyoruz.
Onlar Osmanlı’dan ayrılmış ülkeler. Osmanlı böyle yapmadı arkadaşlar. Milletler sistemiydi Osmanlı. Tek millet demedi. Tüm milletlere özerklik verdi. Kendi kurum, dil ve kültürleriyle ilgili kurumlarını kurdular ve onları yaşattılar. Anadolu rengarenkti arkadaşlar. Bugün gıpgri. Gri. TOKİ’nin yaptığı binalar gibi gri olduk. Çünkü ‘tek, tek’ diyorsunuz. Diğer kültürler kendini nasıl yaşatacak? Bunlarla ilgili herhangi bir bütçe ayıralım diyenler var mı?
Ben Türk Dil Kurumu’na ayrılan bütçeye hakkımı helal etmiyorum. Türkiye’de hepimiz vergi veriyoruz. Hepimiz de hizmet almalıyız. Türk Tarih Kurumu. Anadolu’nun 12 bin yıllık tarihi var. Her şey 1071 yılında başlamış Türk Tarih Kurumu’na göre. Her şey Türk’müş meğerse. Meğerse Osmanlı her şeyi Türk olarak algılamış. Diğerlerini yok saymış. Ermeni, Arap TTK’ya göre sadece arkadan hançerleyenmiş. Kürt zaten yokmuş TTK’ya göre. Hepimiz vergi veriyoruz, bu ülkenin vatandaşlarıyız.
Gerçek tarihle ülkemizi tanıştırsak ne kaybederiz? Birarada yaşama hukukunu anlatsak, hani Abdülhamit dizisini izliyorsunuz ya her akşam. Nerede bir hain varsa Ermeni. Rum ya da Yahudi. Nerede bir kötü tefeci karakter varsa Ermeni. Abdülhamit bürokrasisinin yarısını Ermeni ve Rumlardan oluşturmuş. Sayıştay’ın başkanı Ermeni’ymiş. Tüm bürokraside bunlar varmış. Arnavutlar, Çerkezler, Sırplar varmış. Ne kaybetmiş Osmanlı?
Türkler geldi, hoşgeldi baş göz üstüne. Ancak burada Ermeniler, Süryaniler vardı. Osmanlı, Selçuklu onları tek bir dar gömleğe hapsetmek istemedi.
Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin Truva yılı. Truva Çanakkale’de. Bizim yani. Truva müzesini gezdim. Bir savaşçı var. Aynı turizm bakanımıza benziyor. Torpil yapmadılarsa. Çünkü, Truva Çanakkaleli. Belki de torunlarından biri sayın turizm bakanımız. Orta Asya’dan gelenler oldu ama burada yaşayan halklar da vardı. Truvalılar’ın DNA’sına bakıyorlar, ne hikmetse şu anda Çanakkale’de yaşayanlarla aynı. Demek ki burada yaşamaya devam ettik.
Uganda büyükelçimiz, yerli ve milli bir Truva kıyafeti giydi diye görevden alındı. Kıyamet koptu. MHP’li arkadaşımız, ‘Nasıl Romalılar’ın kıyafetini giyersin’ dedi. O kıyafet Çanakkaleli. Turizm bakanına benzeyen adam da o kıyafeti giyiyor. Esas Romalıların kıyafetini giyen sayın MHP’li arkadaşımız. Versace’nin tasarımı bunlar arkadaşlar. Yerli, milli olan o bakana benzeyen adamın, Uganda büyükelçisinin giydiği.
