CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki mahkeme kararına ilişkin; “İstanbul seçimlerinin iptal edilmesinin arkasında hangi hastalıklı irade varsa bu kararın arkasında da aynı hastalıklı irade vardır. O zamanki irade kaybetmiştir, bu da kaybetmeye mahkumdur. Çünkü o günkü irade ne kadar korkaksa bugünkü irade de o kadar korkaktır. 40 tarakta bezi olan bir İçişleri Bakanı ile karşı karşıyayız. Dün ‘istinaf ve yargı, kararları onaylarsa Ekrem İmamoğlu’nu açığa alırım’ demiş. Ya sen kimsin? Nasıl bir İçişleri Bakanısın? Buradan Soylu’ya seslenmek istiyorum, aç tavuk kendini darı ambarında zannedermiş. Bunu yapmak için ellerini ovuşturduğunu gayet iyi biliyoruz. Ama boşa uğraşma, avucunu yalarsın” dedi.
CHP Kent Konseyleri Masası Çalıştayı, Ankara’da; Çankaya Belediyesi Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde düzenleniyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, çalıştayın açılış konuşmasında kent konseylerinin demokrasi açısından önemine vurgu yaptı.
Torun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile haziran ayında Adana Milletvekili Burhanettin Bulut’un başkanlığında Kent Konseyleri Masası’nın çalışmalarına başladığını söyledi. Torun; “CHP olarak katılımcı demokrasiyi içselleştiren ve sosyal demokrat bir anlayışı sahip partiyiz. Ülkemizde demokratik katılımın en önemli unsurlarından olan Kent Konseylerini güçlendirmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
Seyit Torun’un konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Çalışmanın başarılı geçmesini diliyorum”
Yerel Yönetimler Birimi’mizde oluşturduğumuz Kent Konseyleri Masası’nın çalıştayına hepiniz hoş geldiniz. Yerel Yönetimler Birimi’mizde üç arkadaşımız ile birlikte çalışıyoruz. Belediyelerden sorumlu Yaşar Tüzün; Kent Konseylerinden ve Belediye Meclis Üyelerinden Sorumlu Burhanettin Bulut; Cavit Arı arkadaşımız, İl Genel Meclisi ve Muhtarlardan Sorumlu arkadaşımız. Biz Yerel Yönetimlerde böyle bir paylaşım yaptık. Her arkadaşımız kendi alanlarıyla ilgili çalışmaları büyük bir özveriyle, büyük bir dikkatle sürdürüyorlar.
Bugün de Burhanettin Bulut, Adana Milletvekilimizin başkanlığında yürüttüğümüz bu çalışmanın başarılı geçmesini diliyorum.
“Seçimle belirlenen iradenin kararları nasıl alıp nasıl uyguladığını gözetmek, demokrasinin gereğidir”
Bir ülkede demokrasinin ne kadar uygulandığını görmek istiyorsak toplumun siyasi kararlara ne kadar dahil edildiğine bakmak gerekir. Katılımcı demokrasiyi sağlamanın yolu, toplum kesimlerinin siyasette temsil edilmesini sağlamaktan yani ortak aklı aramaktan geçer. Demokrasilerde seçimler elbette ki en önemli unsurdur. Ancak seçimle belirlenen iradenin kararları nasıl alıp nasıl uyguladığını gözetmek de demokrasinin gereğidir.
“Ülkemizde demokratik katılımın en önemli unsurlarından olan kent konseylerini güçlendirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz”
CHP olarak, katılımcı demokrasiyi içselleştiren ve sosyal demokrat bir anlayışa sahip partiyiz. Ülkemizde demokratik katılımın en önemli unsurlarından olan Kent Konseylerini güçlendirmek için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu kapsamda Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatları ile geçtiğimiz haziran ayında CHP Kent Konseyleri Masası’nı oluşturduk. Altı ay içinde Adana Milletvekilimiz Burhanettin Bulut’un koordinasyonunda verimli çalışmalar gerçekleştirdik. Bugün de panel ve çalıştay programı kapsamında Ankara’da bir aradayız.
“Kent konseylerimizin önemi çok büyüktür”
Kentsel bilinci ve değeri ortaya çıkarmak, şehirlerimizi geleceğe taşırken ortak aklı gözetmek açısından kent konseylerimizin önemi çok büyüktür. Amacımız kent konseylerini güçlendirmek, sorunları belirleyip çözüm önerilerimizi ortaya koymaktır. Bu hedefle düzenlediğimiz kent konseyleri çalıştayının faydalı olmasını diliyor, hepinize katılımınızdan dolayı bir kez daha çok teşekkür ediyorum.
“Görevimiz, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında gerçek bir demokrasiyi çocuklarımıza emanet etmektir”
Demokrasi; içindeki insanların izleyici değil, oyuncu olduğu bir sistemdir. Elbette ki demokratik sistemlerde sorunlar olacaktır. Bu sorunları tedavi etmek de ancak daha fazla demokrasi ile mümkündür. Artık Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını geride bırakıyoruz. Siyasi parti ayrımı gözetmeden bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, vatandaşı olarak söylüyorum; bizim en temel görevimiz Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında gerçek bir demokrasiyi çocuklarımıza armağan etmektir.
“16 milyon İstanbullunun iradesi talimatlı bir mahkeme kararı ile mahkûm edildi”
Ülkemizin içinde bulunduğu siyasal tabloya da kısaca değinmek isterim. Maalesef ülkemizde derin bir ekonomik krizin yanında siyasi bir krizi de yaşıyoruz. Biraz önce demokrasinin öneminden bahsettim. Ancak ne acıdır ki kendi menfaati için adaleti de demokrasiyi de yere düşürmekten çekinmeyen bir iktidar ile karşı karşıyayız. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu hakkında, halkın iradesini hiçe sayan hukuksuz bir karar verildi. 16 milyon İstanbullunun iradesi talimatlı bir mahkeme kararı ile mahkûm edildi.
“O zamanki irade kaybetmiştir, bu da kaybetmeye mahkumdur”
Şunu herkesin bilmesi gerekir: İstanbul seçimlerinin iptal edilmesinin arkasında hangi hastalıklı irade varsa bu kararın arkasında da aynı hastalıklı irade vardır. O zamanki irade kaybetmiştir, bu da kaybetmeye mahkumdur. Çünkü o günkü irade ne kadar korkaksa bugünkü irade de o kadar korkaktır.
“Ya sen kimsin, nasıl bir içişleri bakanısın!”
40 tarakta bezi olan bir İçişleri Bakanı ile karşı karşıyayız. Dün, ‘istinaf ve yargı, kararları onaylarsa Ekrem İmamoğlu’nu açığa alırım’ demiş. Ya sen kimsin. Nasıl bir İçişleri Bakanısın. Buradan Soylu’ya seslenmek istiyorum, aç tavuk kendini darı ambarında zannedermiş. Bunu yapmak için ellerini ovuşturduğunu gayet iyi biliyoruz ama boşa uğraşma avcunu yalarsın. Bizde sana yedirecek daha belediye başkanı kalmadı. Senin o Bakanlığın içinde ne işler çevirdiğini hangi fırıldakları çevirdiğini gayet iyi biliyoruz.
“Süleyman Soylu’ya ‘ahmak’ demenin, belediye başkanlığı göreviyle bir ilgisi yoktur”
Anayasa’nın 127’nci maddesine göre, bir belediye başkanı; ancak göreviyle alakalı bir suç sebebiyle görevden uzaklaştırılabilir. Süleyman Soylu’ya ‘ahmak’ demenin, belediye başkanlığı göreviyle bir ilgisi, alakası yoktur. Şırnak’ta AK Partili iki belediye başkanı rüşvet ve ihaleye fesat karıştırmaktan hapis cezası aldı. Onları niye açığa almadın Soylu? Meclis’te bunu sorduğumuzda, ‘O suçlar görevleriyle alakalı değil. Açığa alamam’ diyordun. Rüşvetçiyi savunuyorsun ama CHP’li olunca, ‘açığa alırım’ diyorsun.
“Sen bana söylendi diyorsun hâkim, YSK üyelerine hakaretten ceza veriyor”
Soylu ayrıca, ‘Ben bu davanın tarafı değilim’ diyor. Ekrem İmamoğlu o sözleri bana söyledi diye dava açan sen değil misin? Sen bana söylendi diyorsun hâkim, YSK üyelerine hakaretten ceza veriyor. Hangisi yani şimdi? Ama biz sana söylendiğini biliyoruz. Ama YSK üyeleri bunu niye üzerine alındı onu da bilmek mümkün değil. Bir yandan; ‘YSK üyeleri söyledi’ diyorsun bir yandan da ‘Zihninde ben vardım’ diyorsun. Böyle bir tezadı ancak sen ifade edersin.
“Allah kimseyi, kendi yaşadığı haksızlığı, koltuk sevdası için başkasına yaşatacak hale düşürmesin”
Ön teker nereye giderse arka teker de oraya gider. Bir şeyi hatırlatmak isterim. AKP Genel Başkanı, 1998’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde; hapis ve siyasi yasak cezası almıştı.
O dönem yaptığı konuşmada şöyle bir ifade kullanmıştı; ‘Yargı bağımsız değil. Siyasi rakiplerimiz seçim sandıklarında karşımızda duramayacaklarını anlamış olmalılar ki böyle bir yola başvurdular.’ Bunları söyleyen kişi 24 yıl sonra, daha hukuksuz bir mahkeme kararını savunuyor ve ‘siyasi değil’ diyor. Allah kimseyi, kendi yaşadığı haksızlığı, koltuk sevdası için başkalarına yaşatacak hale düşürmesin. Tekrar söylemek istiyorum k; bu haksızlığa, hukuksuzluğa her alanda direneceğiz.
Buradan ortak aklı, önümüzdeki süreci yönetecek ortak düşünceleri çıkacağız. Ve demokrasiye bir taş daha koymuş olacağız. Demokrasimizi biraz daha geliştirmiş olacağız.”