MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Bursaspor taraftarlarının Amedspor karşılaşmasında futbolculara yönelik saldırılarını gündeme getirdi. Bahçeli, “Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor diye bir kulüpten de bahsedilemeyecektir. Diyarbakırspor’un Amedspor olarak nitelendirilmesi bizim nezdimizde yok hükmündedir. Bursaspor taraftarlarını buradan selamlıyorum, milli duruşlarından dolayı tebrik ediyorum” dedi.
Sözlerinin devamında, “Ancak şunu da söylemem lazımdır ki” diyen Bahçeli, “Bursa’da küçük bir azınlık olan terör yandaşlarının ve bölücü alçakların stadyumu tahrik etmesi, çıkan olayların Kürt kökenli kardeşlerimle ilişkilendirilmesi bir defa cinayettir, melanettir, rezalettir. Kürt kökenli kardeşlerim başkadır, huzur ve asayişimize kast eden şerefsizler başkadır” diye ekledi.
Öte yandan Bahçeli, Millet İttifakı ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Altılı Masa’ya tekrar oturmasına sert bir dille tepki gösterdi; “Bir yıldır cumhurbaşkanı adayı yıpranmasın diye açıklamayıp, bir günde toz duman olanlar ilkesizliğin canlı timsalleridir. Ortak aday anlayışı üzerinde uzlaşıp 24 saat bile geçmeden atılan imzayı inkar edenler ilkesizliğin ana damarıdır. Bir yıldır oturduğu eğri bacaklı masayı kumar masası şahsi hırsların masası noter masası kuyruklu yalanlar masası diyerek önce devirip sonra zoru görünce tekrar oturanlar ilkesizliğin ve yüzsüzlüğün numuneleridir. İP Başkanı insanların yüzüne utanmadan sıkılmadan nasıl bakacak? Türk siyaseti bu tip bir ilkesizliği ne görmüş ne de muhatap olmuştur. Geçmişte demiştim yine söylüyorum, bir kere satan yine satar, yine satacaktır” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Cumhur İttifakı olarak sağa sola bakmadan, şuna buna aldırmadan Türkiye ve Türk Milleti’ne hizmet edeceğiz. Başkaları gevezelik yapacak, biz yüksek bir gayeye ulaşmak için çalışacağız. Başkaları polemik batağında debelenecek, kaos ve krizde buluşacak, biz huzur ve kardeşliğin manifestosunu yazacağız. Denizi geçtik, derede boğulmayacağız. Millet gönlünü açmış, devlet kanatlarını aralamış, bu kapsamda depremden zarar gören insanlarımıza samimi ve sıcak bir hissiyatla sahip çıkılmış, aynı şekilde şefkat, merhamet ve cömertlik pınarları çağlamış coşmuştur.
“Cumhur ittifakı bu enkazın altından kalkmaya yeni bir hayatı kurmaya mahirdir”
Cumhur ittifakı bu enkazın, bu hasarın altından kalkmaya yeni bir hayatı kurmaya mahirdir. İnsan odaklı siyasetimizle her vatandaşımızın elinden tutup kutlu ve mutlu bir geleceğe taşıma amacımız hiçbir muhlis siyaset anlayışı ile mukayese edilemeyecek kadar zirvededir. Bizim sevdamız Türkiye’dir. Vakit kaybedemeyiz. Çer çöp ile meşgul olamayız.
“Aziz milletim sıra sende diye sesleniyoruz”
‘Aziz milletim sıra sende’ diye sesleniyoruz.Tatbik ve temin edeceğimiz siyasetimizi seçim gününe kadar depremde hayatlarını kaybetmiş insanlarımızın ruhlarını muazzep etmeyecek ölçüde kılı kırk yararak ifa edeceğiz. Çok dikkatli, temkinli, sorumlu, hassas, teenni içinde ve soğukkanlılıkla hareket edeceğiz. Derin acılar yüreklerimizi kaplamışken seçim müziği kullanmayacağız, kuşkusuz taşkın heyecanlara prim vermeyeceğiz, sağduyumuzu her şartta koruyacağız. Yapıcı, destekleyici, ön açıcı ve pozitif gündemli siyasetimizi her zaman olduğu gibi ülke geneline yansıtacağız. Milletimizle her an ve her alanda iç içe olacağız, birebir temas ve ziyaretlerimizle partimizi ve Cumhur İttifakı’nı tüm yurt sathında anlatmaya devam edeceğiz, adayımız belli kararımız net diyeceğiz. Felaketin kanamasını faziletli güç birliğiyle dindireceğiz. Önemle ve özellikle hatırlatmak isterim ki, milliyetçilik yalnızca gözyaşından ibaret bir duygu seli, sadece heyecanla söylenen bir nutuk, coşkuyla dinlenen bir marş değildir, bu kalıp ve kapsamda da olmamalıdır.
“Bu vatan çaresiz ve sahipsiz değildir”
Bizim başkaları gibi devletle, cumhuriyetle, milletle, ortak değerlerle ve demokrasi ile hiçbir devir sorunumuz olmamıştır, olmayacaktır. Bize göre bunlardan birini diğerine tercih ederek yapılacak siyaset eksiktir sakattır, MHP, kendisini millet üstü görenlerin dayatması karşısında her zaman milletinin yanında yer almıştır. Millet ne diyorsa fikrimiz ve fiilimiz odur. Devletin bütünlüğü ile temel değerlerine yönelik yoğun tehlikeler baş gösterdiği her dönem ve şartlarda devletin nasıl korunması gerektiğini dosta da düşmana da gösteren milliyetçi ülkücü harekettir. Hiç kimseye rüştümüzü ispat etmeye merakımız yoktur. MHP milletimiz için öngördüğü tehlikeler karşısında geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da sonuna kadar direnecek yeri gelirse her bedeli ödemeye hazır olacaktır. Bu vatan çaresiz ve sahipsiz değildir. Bu devlet önüne gelenin sövüp sayacağı yakıp yıkacağı sömürge bakiyesi de değildir. Cumhur İttifakı millet varlığının boyun eğmeyecek bayraktarıdır. Bilinmelidir ki Cumhur İttifakı yalnızca bir seçim ittifakı değildir. Türkiye’yi hedef alan iç ve dış husumet cephesine karşı milli ahlaki ve tarihi birlikteliğin unvanıdır. İttifakımızda parti çıkarları değil Türkiye’nin çıkarları esastır.
“İstikbalin yol haritası 14 Mayıs 2023 tarihinde netleşecek”
Kararlılığımız, işbirliğimiz ve ittifak kültürümüz; Türkiye’yi bölgesel güç ve lider ülke yapacak 2023 hedeflerini gerçekleştirmenin yanı sıra, İ’la-yı Kelimetullah uğruna asırlarca dünya barışının ve adaletinin güvencesi İslam aleminin ve bütün mazlum toplumların yegane ümidi olan Türkiye’yi küresel güç haline getirecek, 2053 ve 2071 vizyonlarının alt yapısını adım adım tesis edecektir. Bu nedenle istikbalin yol haritası 14 Mayıs 2023 tarihinde netleşecek, egemenliğin ve iradenin sahibi aziz Türk milleti kesin hükmünü sandıkta gösterecektir. İstikbalin yol haritası 14 Mayıs 2023 tarihinde netleşecek. Egemenliğin ve iradenin sahibi aziz türk milleti kesin hükmünü sandıkta gösterecektir. 14 Mayıs’ta yeni bir demokrasi zaferi ile Türk ve Türkiye yüzyılının parlak sayfası Allah’ın izni ile açılacaktır. Cumhur İttifakı Türkiye Cumhuriyeti’ni yeni yüzyıla güvenli, huzurlu, kardeşlik bağlarıyla ulaştıracaktır.
“Türkiye sokakta bulunmadı, tribünlerde kurulmadı, üç-beş çapulcunun eliyle de harap olamayacak”
“Altılı Masa’nın iflah olmaz bir krize yakalandığı bugünlerde sokakları tahrik etmeye Türk Kürt karşıtlığını üretmeye çabalayan dış bağlantılı soysuzların ateşle oynadığı bariz olarak meydandadır. Tribünlerde münferiten seslendiren hükümet istifa sloganları Türkiye düşmanları tarafından sipariş ve ihmal edilen üstelik çok tehlikeli sosyal ve toplumsal hadiselere kapı aralayabilecek karanlık bir planın ön hazırlığıdır. Türk sporuna husumet hançerini vurma arayışında olan çevreler, eş zamanlı olarak milli hisselerimizi kaşımanın çabasındadır. Siyasi muhalefetin kızışan pazarlıklara gömülmesiyle birlikte toplumsal muhalefeti tahrik edip kışkırtan, bu suretle yıkıcı dil ve eylem taktikleriyle çatışma iklimini yeşertme peşinde koşanlar kendi kazdıkları kuyuya bodozlama düşmekten kurtulamayacaktır. Türkiye sokakta bulunmadı, tribünlerde kurulmadı, üç-beş çapulcunun eliyle de harap olamayacak bitap düşmeyecektir. Herkes aklını başına almalıdır. Rüzgar estiren fırtınayla devrilecektir. Türk milletinin acılı, kritik ve hassas dönemini istismara kalkışanlar, zilleti siyasetten toplumsal zemine indirmeye gayret edenler karşılarında Milliyetçi Hareket Partisi’ni ve Cumhur İttifakı’nı bulacaklardır.
“Bursaspor taraftarlarını buradan selamlıyorum, milli duruşlarından dolayı tebrik ediyorum”
Geçtiğimiz hafta sonu Bursaspor ve Diyarbakırspor arasında oynanan futbol müsabakası esnasında, tribünlerden sallanan provokatif mahiyetli görsellerin, yaşanan taşkınlıkların sporun ahlak ve doğasına bütünüyle aykırı olduğu hepinizin ve herkesin malumudur. Bize göre Amed diye bir yer yoktur, Amedspor diye bir kulüpten de bahsedilemeyecektir. Diyarbakırspor’un Amedspor olarak nitelendirilmesi bizim nezdimizde yok hükmündedir. Bursaspor taraftarlarını buradan selamlıyorum, milli duruşlarından dolayı tebrik ediyorum.
“Çıkan olayların Kürt kökenli kardeşlerimle ilişkilendirilmesi bir defa cinayettir, melanettir, rezalettir”
Ancak şunu da söylemem lazımdır ki, Bursa’da küçük bir azınlık olan terör yandaşlarının ve bölücü alçakların stadyumu tahrik etmesi, çıkan olayların Kürt kökenli kardeşlerimle ilişkilendirilmesi bir defa cinayettir, melanettir, rezalettir. Kürt kökenli kardeşlerim başkadır, huzur ve asayişimize kast eden şerefsizler başkadır. Kürt kökenli kardeşlerim başkadır, bölücü teröristler bambaşkadır. Türk ile Kürt arasına kan serpiştirmeye, düşmanlık tohumu ekmeye kalkışan, buna teşne olan kim varsa koparılması gereken çıbanbaşıdır, kesilmesi gereken kanser hücresidir, başı ezilmesi gereken emperyalizmin piyonudur. Bursa nasıl gözbebeğimizse Diyarbakır da öyledir. Bursa nasıl bir Türk kenti ise Diyarbakır da aynısıdır. Bursalı kardeşlerimle Diyarbakırlı kardeşlerim birdir, kardeştir, bozgunculuk yapanlar ise kalleştir, kahpedir. Siyasi dağınıklıklarını ve tükenmişliklerini stadyumları kullanarak ikame etmeye niyetlenen düşük ayarlı, çürük yapılı, çarpık zihniyetli muhalif partilerin hesabı tutmayacaktır.
“TFF’nin atıl ve aciz kaldığı, proaktif davranış sergileyemediği hususunda yaygın kanaat ve görüşlere kulak verilmeli”
Süregelen tartışmalar devlet ve millet hayatımızın devamını derinden etkileyecek kadar önemli boyutlardadır. Bu derece hassas noktaya kadar gelinmesinde en büyük sorumlu ve suçlu bölücü teröre sevimli görünerek kokuşmuş siyasi ilişki ağlarını örmeye çalışan, sonunda da Türkiye düşmanlarının eline ve emrine mahkum hale gelen zillet ve hezimet ittifakıdır. Gelişmeler karşısında Türkiye Futbol Federasyonu’nun atıl ve aciz kaldığı, proaktif davranış sergileyemediği hususunda yaygın kanaat ve görüşlere kulak verilmeli, ciddiye alınmalıdır. Türk sporu dostluğun ve kardeşliğin vadisidir. Türk sporu birliğin ve beraberliğin vahasıdır. Bilhassa futbol sahalarından kaos çıkarmayı düşünmek bu ülkeye, bu millete, gelecek nesillere yapılabilecek en büyük kötülüktür. Biz de kötülüğe müsaade etmeyeceğiz, kötülere müsamaha göstermeyeceğiz, oyuna gelmeyeceğiz, huzurumuzu kaçırmaya uğraşanlara fırsat vermeyeceğiz.
“Kızılay’ın kan sattığını söyleyenler, AFAD’a kara çalanlar CHS’nin felakete neden olduğunu ileri sürenler ilkesizliğin çukurlaşmış fertleridir”
Milletimiz depremin ağır enkazıyla ve feci sonuçlarıyla mücadele ederken siyasi istismara tevessül etmek, devleti ve hükümeti suçlamak, yıkıma devam etmek ilkesizliğin, hatta ihanetin alenileşmesidir. Hatay’daki bir hastanede jeneratör devreye girmediği için tedavi gören hastaların öldüğünü, içecek suyun bulunmadığını iddia edenler ilkesiz ve vicdansızlığın marka yüzleridir. Kızılay’ın kan sattığını söyleyenler, AFAD’a kara çalanlar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin felakete neden olduğunu ileri sürenler ilkesizliğin çukurlaşmış fertleridir. Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Elbistan ziyaretimiz sırasında nezaketsizce ortalığı karıştırmaya çalışan görevli ve siyasi provokatörler, ardından da sosyal medyada kara kampanya düzenleyenler hem ilkel hem de ilkesiz bir güruhtur.
Akşener’e: İlkesizliğin ve yüzsüzlüğün numuneleri!
Bir yıldır cumhurbaşkanı adayı yıpranmasın diye açıklamayıp, bir günde toz duman olanlar ilkesizliğin canlı timsalleridir. Ortak aday anlayışı üzerinde uzlaşıp 24 saat bile geçmeden atılan imzayı inkar edenler ilkesizliğin ana damarıdır. Bir yıldır oturduğu eğri bacaklı masayı, kumar masası, şahsi hırsların masası, noter masası, kuyruklu yalanlar masası diyerek önce devirip sonra zoru görünce tekrar oturanlar ilkesizliğin ve yüzsüzlüğün numuneleridir.
“Bir kere satan yine satar, yine satar, yine satacaktır”
İttifak yaptığı partinin mensuplarını isyana çağırmak ilkesizliğin ve siyasi ahlak eksikliğinin adeta fermanı değildir de nedir? Kazanamaz dediği Cumhurbaşkanı adayının dönüp dolaşıp yanında hizalanmak ilkesizliğin daniskası değildir de nedir? Diğer yandan dayatmalara rıza gösterip, bu çirkinliğe onay verip masayı devirene tekrar sandalye sunmak çürümüş bir siyasetin ilkesizliği değil midir? Mahut belediye başkanlarının Cumhurbaşkanı yardımcısı olması yönündeki baskılara boyun eğerek bu şahıslara hem oy veren vatandaşlarımıza hem de siyasetin ilke ve ahlakına suikast yapılmasına tamam demek esir edilmiş, yerin dibine geçmiş küçük bir siyaset çirkinliği değil midir? Makam ve mevki pazarlıklarıyla masaya geri oturan İP başkanı, söylediği ağır sözlerin altından nasıl kalkacak, insanımızın yüzüne utanmadan, sıkılmadan nasıl bakacaktır? Türk siyaseti bu tip bir ilkesizliği ne görmüş ne de muhatap olmuştur. Geçmişte demiştim, yine söylüyorum: Bir kere satan yine satar, yine satar, yine satacaktır. Gidişata göre renk değiştirerek girecekleri şekil belli olmayan ilkesizler yokken, biz yine vardık, var olacağız ve yine milletimizin kalbinde bulunacağız.
“Milletimiz ve Türkiye’miz böyle bir muhalefete asla müstahak değildir”
Siyasetin muhalefet cenahında yaşanan kargaşa ve kaotik tabloya bakınca ülkemiz adına üzülmekten kendimizi alamıyoruz. Milletimiz ve Türkiye’miz böyle bir muhalefete asla müstahak değildir. Masada oturmayı dahi beceremeyen, ortak bir siyasi planlama ve hedefte bile buluşamayanların 85 milyon Türk vatandaşına hizmet etmesi, ilkeli ve dürüst şekilde siyasi duruş göstermesi beyhude bir beklentidir. Yusuf Has Hacib’ten esinlenerek zillet ittifakına diyorum ki: Bozulur bu yaptıklarınız, saçılır bu topladıklarınız, kırılır bu çevirdiğiniz çarkınız.”