Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, “Bazı illerde güçlerimizi birleştirebiliriz. Bu fikri CHP tarafından gündeme getirdi. 40 ilde işbirliği modelitelerini çalışalım dedi. Biz de tamam dedik. Çalışma devam ediyor. Daha da vakit var. Neredeyse 1 aya yakın süremiz var. Eğer kazan kazan işbirliği modelleri olursa niye yapmayalım? Duruşumuz çok net; en az 41 diyoruz. Bu zaten kanuni gerekliliktir. En az 41 ya da hiç. Yasal olarak böyle. Biz bazı illerde güçlerimizi birleştirerek toplamda daha fazla milletvekili sayısı çıkarabiliriz diyoruz.” dedi. Millet İttifakı olarak “Birkaç defa topluca etkinliğin faydalı olacağını düşünüyorum” diyen Babacan, “Özellikle Ramazan’dan sonra mitinglere çok ağırlık vereceğiz.” ifadelerini kullandı.
Millet İttifakı’nın DEVA Partisi’nin lideri Babacan, HaberTürk TV’de katıldığı programda Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtlayarak gündemi değerlendirdi.
Babacan’ın söyleşisinden öne çıkanlar şöyle:
“Çoklu müzakere ortamında tartışmalar olur ama bunlar geride kalır, anlaşma uzlaşı kararlar kalır. Artık tartıştığımız her konuda karar alıp kamuoyuna deklare ettiğimiz seçime yürüdüğümüz için tartışmalar geride kalmış gibi görüyorum. 24 saat kala yeni gelen fikirlerle ilgili değerlendirilmeler yapıldı. Herkes argümanları dinledi. Saat 3 buçuk gibi oturduk, 8 civarında bitirdik, ortak adayımızı, yol haritamızı açıkladık. Şahısları partileri yan yana koyduğunuzda Türkiye’nin tamamını temsil eden tablo var ortada. Ülkeyi istişareyle uzlaşı içinde yönettiği bir modele karar verdik.
“İyi Parti’nin dönmesi için kapıyı açık tuttuk”
Biz adaydan önce ortak metin oluşturduk. Seçimden sonra ne yapacağımız konusunda ne yapacağımıza uzlaştık. 2 bin 300 maddenin yarısını yapsak zaten 5 sene hükümeti meşgul eder, ülke bambaşka yere gelir.
Masa devam ediyordu, bir parti kalktı, sonra geri geldi. 5’li masada durum değerlendirmesi yaptık ama imzalı deklere etmedik, basın açıklaması yaptık. Pazartesi günü saat 14:00’e kadar İyi Parti’nin dönmesi için kapıyı açık tuttuk.
Nihayetinde uzlaşıp işi bitirdiğimiz için daha sonraki yaşananlardan tarihçiler olaylar çıkarabilir. Perşembe günü toplantıda 6 başkan oturduk ilk defa Cumhurbaşkanı adaylarının isimlerini konuşmaya başladık. İkililer arasında isimler konuşuldu.
“İlk defa açık açık genel başkanların çoğu Kemal Bey’in ismini zikrederek ortak aday olmasını uygun görüyoruz dediler”
Bizi bir araya getiren en önemli unsur, Parlamenter sisteme geçme isteğiydi. Şu andaki ucube sistemden kurtulup, ülkeye gerçek demokrasiyi getirmekti. 84 maddelik paketle Meclis açıldığında Anayasa komisyonuna sunulmaya hazır. Binanın temelini sağlam atmamız gerekiyor. Anayasa değişikliği bu binanın temelini oluşturdu. Sonra ortak politikalar metni oluştu.
Takım oyununda takım kaptanı kim olacak diye perşembe günü konuştuk. Gültekin Bey’den başladı. Ben, Temel Bey, Ahmet Bey, Kemal Bey sonra Meral Hanım sırayla konuştu. İlk defa açık açık genel başkanların çoğu Kemal Bey’in ismini zikrederek ortak aday olmasını uygun görüyoruz dediler. En son Akşener konuştu, farklı fikirleri vardı. Partimizin farklı fikri var dedi, onları söyledi. İlk oturumda uzlaşı olmadı. 5 imzayla ortak adayı deklere mi edelim, yoksa İyi Parti’ye süre mi verelim.
İlk turda ben ortak adayın masadan çıkması gerekir dedim. Uzlaşıya açık bir pozisyonda oturmanız gerekiyor. Bizim tercihimiz genel başkanlardan biri adayımız olsun dedim. İlk turda Sayın Akşener’in görüşü farklı olduğu için uzlaşı sağlanmadı.
“Sohbet gergin olsa akşam yemeği olmaz”
Şöyle bir fikir geldi: O zaman acaba 5 imzayla ortak adayı açıklayalım mı diye, ben dedim bu doğru olmaz. Sayın Davutoğlu’nun da görüşü o şekilde oldu. Normalde bir sonraki toplantı CHP’de olacaktı. Bu toplantının ikinci oturumunu da burada yapalım dedim. Sayın Akşener’e size kaç gün gerek durumu değerlendirmek için dedim, bir kaç gün olsa yeterli, GİK’i toplamam gerekir dedi.
Masadan ben kalkayım diyen olmadı. Çok kısa bir şey açıklayalım, ortak anlayış oluştu diye. Bunu tekrar değerlendirmek ve açıklama yapmak üzere toplanacağız dedik. Herkes imzaladı. Sohbet gergin olsa akşam yemeği olmaz.
“Okuyunca üzüldük, açıklama, üslup yaralayıcıydı”
Ertesi günkü masadan kalkmayla ilgili deklarasyonu beklemiyordum. Okuyunca üzüldük, açıklama, üslup yaralayıcıydı. Fevri ve duygusal bakmıyoruz. Olmaması gereken bir üslup tamam ama İyi Parti’yi anlamak lazım. Arkadaşlarımıza hiçbir açıklama yapmıyoruz diye konuştuk. 36 saat sustuk. Ama yanlış beyanlara sessiz kalırsak da hiç kimse için doğru olmaz, buna da izin vermememiz lazım.
Bizim perşembe günkü toplantıdaki sözümüzün yerine gelmesi gerekiyordu. 24 saat mesajları verdik. Pazartesi günü de farklı fikirler ortaya çıktı. 2 Belediye başkanının ismi fikirleri. Her şey masada konuşulur dedik. Hiçbir şey ön şarta bağlı olacağını kabul etmeden konuşalım dedik.
Mesele ağırlıklı olarak CHP ve İyi Parti arasındaydı. Gayet doğal, dörtlü bir araya gelip konuştular. Toplantıda hiçbir konuda ön kabulümüz yok, burada fikir neyse buyurun dedik. Ne konuştuklarını da bilmiyoruz. Fikirlerini bizimle daha önceden söylediler.
“2 kere toplantıdan çıktım”
Önce oturduk, birer kahve içtik sonra masaya geçtik. Sayın Akşener, yeni öneriyi anlattı. CHP ile bunu konuştuk dedi, diğer partilerle de konuşmak istiyoruz dedi. Dayatma olmadı masada. Teklifi inceledik, hukuki açıdan nasıl olur, siyasi açıdan nasıl olur. 2 kere toplantıdan çıktım, bize özel bir toplantı odası ayarlayın dedim Saadet Partisi’ne. Fikri tam anlamış değiliz. 1 saate yakın kendi arkadaşlarımızla değerlendirdik. Yeniden masaya döndük, belli bir noktaya geldi. Tekrar arkadaşlarımla konuşmak istedim.
Siyasi ve hukuki fizibilitesini detaylı incelemeden baştan buna imza atarsanız sonra bu imzanın altında kalırsınız. İyice analizini yapmak istedik. Yarım saat daha ayrıldım toplantıdan. Sonra makul bir çerçevede konuyu olgunlaştırdık. Pazartesi 14:00’te gelmek haklarıdır, 5 imzayla açıklama yapmak olmaz dedim masa da kabul etti. Dönmesi zayıf görünüyordu ama kapıyı açık tutmayı çok önemsedik.
“Sabahın üçünde telefondaydım”
Mutabık kaldığımız metin İyi Parti’ye de gönderildi. Akşener de mutabıkız dedi. Belediye başkanları formülünü de oturduk konuştuk, 12. maddeyi yazdık bitirdik, ilan ettik.
Kendi aramızdaki toplantıda fikirleri olgunlaştırdık. Toplantıya döndük, Sayın Davutoğlu taslak yazdı, sonra öneriler gelişti. 12. madde eklendi. Madde oraya girmeden önce okundu, herkes onayını verdi. Maddeler yazılıp geldi, 12. madde de eklendi. Ortak metne hepimiz imza attık, adayımızı belirledik, büyük müjdeyi Türkiye’ye açıkladık.
İşin keyif boyutu ve yorgunluk boyutu var. Son birkaç gün genel başkanlar için zor oldu. Sabahın üçünde telefondaydım. Akşener sabah görüşme trafiğini bitirdiğini söyledi. Zor bir süreç yaşadı herkes.
Mutabakatımız, herkesin içine sinen mutabakat oldu. İstişare çok kıymetli. Bizim nihai deklarasyonumuz Türkiye’de çok büyük bir sevinç dalgası oluşturdu. İnsanların umudu birden arttı. Daha da güçlendirilmiş bir kadroyla.
“Gerçekten tarihi başarı elde ettik”
Salı sabahı televizyon programında ‘adeta yıldızlar karması oluşturduk’ dedim. Muhalefette kimler varsa hepsi şimdi aynı takımda. Şimdi insanlar ‘Benim cumhurbaşkanı adayım şuydu’ demiyor. Şu andaki yönetimin bir an önce değişmesi gerektiğini, gerçek demokrasiyi düşünen herkes bunu büyük bir mutlulukla karşıladı. Gerçekten tarihi başarı elde ettik.
Hukuki yapılabilirliği, siyasi fizibilitesi iki belediye başkanı değerlendirildi. Sayın Cumhurbaşkanının uygun göreceği zamanda, görevleri tamamlanmış olarak Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak görev yapacaktır dedik. Bu seçimden sonra sayın Cumhurbaşkanının inisiyatifinde olacaktır. Sayın Kılıçdaroğlu bize sorabilir ama biz bunda da mutabakat isteriz demedik. Önemli bir atama kararı, düzenleme, kararname ise zaten 6 genel başkan bir araya gelip istişare ve uzlaşıyla alınacak. Güvenlik, afet yönetimi, sağlık, eğitimle ilgili önemli kararsa 6 genel başkan sürecin tümünde olacak. İki belediye başkan tanımlanmış alanda görevlerini yapacak.
“Hukuken sayın Erdoğan kadar yetkili olacak”
Bizim hangi konuda yetkili Cumhurbaşkanı yardımcısı olacağımız karşılıklı mutabakatı gerektiren bir konu olacak. Parlamenter sistemine geçtikten sonra Cumhurbaşkanı temsili yetkilere sahip olacak. Şu anda anayasa yetkisi ne ise Cumhurbaşkanının hukuki yetkisi o. Hukuken sayın Erdoğan kadar yetkili olacak. Ama ‘ben bu yetkilerimi kullanırken istişare, uzlaşı aracılığıyla kullanacağım’ dedi. Şu andaki cumhurbaşkanı gibi kafama eseni yapmayacağım dedi. Sayın Kılıçdaroğlu hukuki yetkilerini nasıl kullanacağını söylemiş oldu. Bu konularda güvenimiz olmasa bu süreçler zaten hiç yaşanmaz. Farklı fikirler tabii ki sözkonusu olur.