Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, başkent Washington’da düzenlediği basın toplantısında erken seçime ilişkin soruya şöyle yanıt vermişti: “Olağanüstü hal yürürlükteyken, Türk yasalarıyla ve ayrıca Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu bir tarzda, özgür, adil ve şeffaf bir seçim düzenlemek zor, bunun farkındayız. Bu tür bir olağanüstü hal döneminde seçim düzenleme kabiliyetleri hakkında endişelerimiz var. Elbette özgür ve adil seçimler görmek isteriz ama burada bir endişe var.”
Dışişleri sözcüsü Hami Aksoy, Türkiye’de yapılan tüm seçimlerin ‘demokratik, özgür, adil ve şeffaf’ olduğunun uluslararası gözlem raporlarıyla teyit edildiğini ve OHAL’de yapılan anayasa değişikliği referandumunun bunun ‘son ispatı’ olduğunu savundu.
Sözcü şöyle devam etti: “Bu gerçeği gözardı ederek, olağanüstü hal uygulamasının seçimleri demokratik standartların gerisine düşüreceğini iddia etmek art niyetli bir yaklaşımdır. Olağanüstü hal sadece ülkemizin birliğine, devletimizin bekasına kasteden teröristlerin faaliyetlerini hedef almaktadır. Ülkemizde teröristlerden başka hiç kimsenin temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması söz konusu değildir.”
Birçok ülkede OHAL uygulaması sırasında seçim düzenlendiğini de hatırlatan Aksoy, “Bunun son örneklerinden biri, 2017 yılında Fransa’da yapılan seçimlerdir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünü benimsediğini iddia eden bazı devletlerin, ülkemiz söz konusu olduğunda bu tür peşin hükümlü yorumları, Türkiye’ye yönelik çifte standartlı anlayışın bir diğer örneğidir. Dahası henüz gerçekleşmemiş seçimler hakkında önceden açıklama yapmak millet iradesine müdahale anlamına gelmektedir ve kabul edilemez” dedi.