Bir grup gazeteci ile görüşen DEVA Partisi lideri Ali Babacan, hem partisinin yerel seçim kararıyla ilgili hem de çok tartışılan “CHP listelerindeki DEVA Parti’liler” konusunda dikkat çekici ifadeler kullandı.
T24’ten Murat Sabuncu’nun aktardığına göre; son haftaya kadar DEVA seçime yalnız girecekken, CHP’den Kemal Kılıçdaroğlu’ndan gelen teklifle iş değişmiş.
Babacan, o süreçte yaşananları şöyle anlatıyor:
“Biz tamamen kendimiz girmek üzere hazırlandık seçimlere. Bin 300 tane aday adayı başvurdu. Sekiz komisyon kurduk. Bunların hepsiyle mülakatlar yapıldı. Üst komisyon kurduk. Ben bizzat üst komisyon başkanı olarak 8 gün kapandım, bizim genel merkezde ayrı bir ofiste… Bin 300 başvurunun tamamına kağıt üzerinden baktım. Komisyon başkanı, alt komisyon başkanı, üst komisyon ve listelerimizi yüzde 95 oranında oluşturduk. Hatırlayın, o günlerde şimdiye kadar yaptığımız en büyük reklam kampanyası dönüyordu.
‘TEK LİSTEYLE GİRİLDİĞİNDE 50-60 VEKİL DAHA FAZLA ALINIYORDU’
Tam aday listelerinin verilmesine bir hafta kala CHP geldi. Önce şunu söyleyeyim: Bazen başka partilerin hikâyesi bizim hikâyemizle karıştırılıyor. Baştan beri CHP’yle konuşan, baştan beri CHP’nin listesinden girmeye hazırlanan partiler vardı. Yani maalesef karıştırılıyoruz. Biz öyle değildik. ‘Damga DEVA’ya’ diye reklam yaptık. Sonra CHP geldi dedi ki, ‘Bizim son araştırmalara bakıyoruz, bu araştırmalarda cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili durum fena görünmüyor ama Meclis’te çoğunluğu sağlayamıyoruz. Çünkü bizim oylar bölünüyor partilere, partilere bölününce bu sefer toplamda milletvekili sayımız çoğunluğu sağlamıyor. Eğer ayrı ayrı girersek kesinlikle Meclis’te çoğunluğu sağlayamayız.’ Getirdiler bize, araştırmaları önümüze koydular, simülasyonları önümüze koydular. Biz de dedi ki, ‘Bir de biz bakalım!’ Bizim elimizde de zaten vardı, sık araştırma yaptırıyorduk o zaman, hâlâ da yaptırıyoruz. Bizim elimizdeki araştırmalardan biz de simülasyonlar yaptık: CHP’nin yaptığı hesap doğru. Yani kabaca o gün bize sunduklarında, altı parti tek listeyle girdiğinde yaklaşık 50 ila 60 milletvekili fazla oluyordu. DEVA, Saadet ve Gelecek bunun 32’sini zaten oluşturuyor, artı 20 küsur de İYİ Parti’den geliyor. Dolayısıyla toplam 50 ile 60 arası bir sayı… Altı partinin tek listeden gireceği varsayımı… Sonra biz hesap yaptık, aşağı yukarı aynı rakamları bulduk. Mesela onların 32 bulduğunu, biz 30 bulduk. Sadece kendi katkımızı 18 bulduk. Ondan sonra toplandık genel merkezde yoğun bir istişare yaptık; ‘şimdi ne yapalım, ne edelim?’ Sonra Kemal Bey’le baş başa görüştüm ben. Hatta o dönemde 2-3 kere falan baş başa görüştük, tam o bir hafta içerisinde.
‘ÜÇ CİDDİ SIKINTI VAR DEDİK’
Ben dedim ki, ‘Bakın bizim açımızdan üç tane ciddi sıkıntı var ortak listelerle ilgili. Bir; biz bunu açıkladık. Yani, bu açıklamamızdan geri dönmemizin ya da kararımızı değiştirmemizin getireceği çok ciddi sıkıntı var; kamuoyu nezdinde de kendi teşkilatımız nezdinde de… İki; partinin kimliğiyle alakalı çok ciddi sıkıntı yaşayacağız. Kimlik erimesi olacak tek listeyle girdiğimizde. Üçüncüsü de dedim; ‘Normal şartlarda bize oy verecek vatandaşlarımızın tamamının gelip de CHP’nin logosunun altına ‘Evet’ diyeceğini düşünmüyoruz. Orada kayıplar olacak kesin’ dedim. Bizim açımızdan üç tane büyük sorun var fakat onların tabii tutumu şuydu: Bu çok önemli, bu memleket meselesi, ülke meselesi… Çok kritik bir dönemeçteyiz; burada her parti kendi açısından bakarsa… Gerçekten Türkiye perspektifiyle bakmak zorundayız; cumhurbaşkanlığını aldık, eğer Meclis’te çoğunluğu sağlayamazsak burada istikrarlı bir yönetim konusunda sıkıntı yaşarız. Üstelik rakamlar da ‘kazan kazan kazan’ sonucunu oluşturuyor; yani herkes daha fazla milletvekili çıkarıyor. Rakamlar da onu söylüyor. Gerçekten de biz de gördük o rakamları…”
‘CHP İLE 15+5 ANLAŞTIK AMA…’
Ali Babacan tartışılan, “CHP listelerindeki DEVA Parti’liler” konusunda yeni bir bilgi verdi. O da CHP’nin kendi istediklerinden, başta anlaştıklarından fazlasını vermesi:
“Milletvekili seçimleri öncesi, biz ilk önce CHP ile ‘15 + 5’ diye anlaştık. Çünkü 18’i buluyorduk biz. 15 aday, aşağı yukarı seçilmesi daha kolay yerlerde; artı beş de ciddi bir oy artışı olursa o oy artışının getireceği alandı… Ona göre anlaştık fakat daha sonra dediler ki bize, ‘Siirt’te ve Iğdır’da sizin il başkanlarınız çok iyi. Biz onları birinci sıradan aday yapabiliriz.’ İlk anlaşmanın tamamen üstünde… Aradık arkadaşları, 15 + 5 + 2 oldu. İkisi de bizim Iğdır ve Siirt, hep zaten CHP listesinden ve liste başı olarak aday oldu. Bir gün sonra dediler ki, ‘Üç il daha var. Bu üç ile de eğer sizin adaylarınız girerse, -ki seçilebileceği garanti yerler, öyle ihtimal falan değil ama bizim adaylarımıza çok destek veriliyor- neresi? Erzurum, Elazığ ve Yozgat… Aradık il başkanlarımızı, dediler ki, ‘Biz kendimiz şimdi aday olursak olmaz, teşkilatımızdan halkın da tanıdığı düzgün isimlere bakalım.’ Hemen birkaç saat içerisinde isimlerini verdik. Artı üç daha girdi aday olarak, CHP’nin talebi üzerine. Etti mi 25? En son CHP’nin Kilis’teki adayı istifa etti. Kaçıncı sıra hatırlamıyorum iki mi, üç mü… Aradılar, ‘Sizin Kilis İl Başkanınız çok iyi. Onun yerine onu verir misiniz?’ Aradım Yavuz Bey’i. ‘Bir de üç il başkanı kendisi istemedi, kendileri başka isim verdi. Şimdi seni istiyorlar ama kendin de olabilirsin başka ismi de verebiliriz…’ ‘Ben aday olurum’ dedi. ‘Çok çalışırım da’ dedi. En son artık listeler de verildikten sonra istifa üzerine boşalan, gene bizim Kilis İl Başkanı Yavuz Bey’i koyduk. Toplamda bizim 26 adayımız etti. 15 + 5 diye başladık, 26 aday ile tamamladık. Tamamı bize gelen talep üzerine.”
DEVA, YEREL SEÇİME TEK BAŞIAN GİRECEK: İMAMOĞLU GELMEDEN AÇIKLARIZ
Öte yandan DEVA Partisi önümüzdeki seçimlere tek başına girecek. Ali Babacan, şöyle anlatıyor:
“Bizim niyetimiz İstanbul ve Ankara’yı erken açıklamak ama bazı yerlerde daha gecikebilir. ‘DEVA belediyeciliği, temiz belediyecilik’ diye bir manifesto hazırlıyoruz ve aday olacak kişiler ona imza atıp aday olacaklar. Biz niye yanlış düzlem üzerinde başkalarıyla ortaklık yapalım ki? ‘Ortak olalım, biz de nemalanalım’ diye düşünülen bir işin içinde olmayız biz. CHP’nin içinde ortaklığı kaldıracak bir psikoloji yok zaten. CHP’nin içindeki popülizm, ‘İttifak yanlıştı, niye bu partileri kattınız?’ şeklinde. Zaten ortak bir bakış, ortak bir anlayış olmadan ittifak mümkün değil. Tabii çok istisnai ve münferit yerlerde açıklayacağımız, manifestoya uymayı kabul eden partilerle iş birliği yapılabilir ama büyük şehirlerde olmaz.”
Peki ya Ekrem İmamoğlu’nun “İstanbul’da muhalefeti bir arada tutmak için tura çıkma” konusu?
Babacan, “Böyle bir şey çok mümkün gözükmüyor ama olsa bile biz çoktan adayımızı açıklamış oluruz” diyor.
‘CAMBRİDGE ANALYTİCA METODU UYGULANDI’
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a, seçimlerin en azından ikinci tura kalacağını hesaplamamış olmanın hatası da soruldu.
Babacan, “Seçime birkaç hafta kala tam da Cambridge Analytica metotlarıyla çalışıldı. Biliyorsunuz, WhatsApp grupları ve Facebook üzerinden ağırlıklı olarak insanlara yalan yanlış şeyler gösterildi, insanlar aldatıldı” dedi.
Okuyucular hatırlar, Trump seçimlerinde ve Brexit’te Facebook üzerinden seçmenler manipüle edilmişti. (‘Great Hack’ belgeseli bu konuda oldukça detaylı.)
Peki insanlara, seçmenlere ne denmiş? Babacan, teşkilattan gelen iki ‘dedikodu’yu aktardı:
“Balıkesir’deki arkadaşlar tam ‘artık seçime gidiyoruz’ dediler ki, burada acayip bir hava oluştu: ‘Eğer Kılıçdaroğlu kazanırsa Çanakkale Köprüsü yıkılacak, İzmir’e Yunan bayrağı dikilecek..’ Ve buna insanlar inandı… Balıkesir’den haberler geliyor, sağdan soldan. Nasıl böyle bir şey olur? Afyon’dan haberler geliyor, deniyor ki ‘Eğer Kılıçdaroğlu kazanırsa Sivas’tan ülke bölünecek ve Sivas’tan öte pasaportla geçiş olacak.’”
BABACAN’DAN “KAYBETME” ÖZELEŞTİRİSİ
Ali Babacan, kaybetmeleriyle ilgili de şöyle bir özeleştiri yapıyor:
“Güven veremedik. Kırsala yeterince ulaşamadık ve kırsalda Erdoğan’ın oyları merkeze göre çok daha fazlaydı. İlk 10 ilde kazanan biz olduk aslında, ama küçük illere doğru gittikçe ve kırsala doğru gittikçe Erdoğan’ın oyları daha fazlaydı.”