Güncel bir araştırmaya göre, gece vardiyaları beyin ve kalbin “vücut saatlerinin” uyumunu bozarak, kalp rahatsızlıklarına da davetiye çıkarabiliyor.
Yani sağlığınızı ciddi anlamda riske atıyor.
İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden moleküler biyoloji uzmanları, gün boyu kalpteki hücrelerin kimyasal dengesini değiştiren kalp hücrelerinin iç saatlerini tek tek inceledi.
İnsan bedeni aktif olduğunda, kalbin daha çok çalışması gerekiyor. Bu da kalbin çok daha hızlı atması ile mümkün.
Cambridge araştırmasına liderlik eden Dr. John O’Neill, kalbin nasıl attığının iki unsur tarafından belirlendiğini söylüyor: Beyinden gelen sinyaller, her bir kalp hücresinde bulunan sodyum ve potasyum düzeyi.
BBC’ye konuşan Dr. John O’Neill, “Sağlıklı insanlarda bu sayısız hücre saatleri birbirleri ile uyumludur” diyor.
Ancak yaptıkları araştırma, vardiyamızı değiştirdiğimiz zaman, beynimiz hızla adapte olmayı başarsa da, vücudumuzdaki hücrelerin kendi biyolojik saatlerinin bu saatlere uyum sağlamada geç kaldığına işaret ediyor.
“Birkaç gün boyunca beyinden kalbin beklentisi ile uyumsuz sinyaller geliyor” diyen Dr. O’Neill, bu nedenle vardiyalı çalışanların bir mesaiden başkasına geçerken sağlık sorunlarına karşı da daha savunmasız kalabildiklerine dikkat çekiyor.
Özellikle de gün ve gece vardiyası arasındaki geçişlerde, farklı kalp sorunlarına yakalanma riski de artıyor. Öte yandan kalp rahatsızlığı riskini artıran yaş, cinsiyet ve beslenme gibi birçok farklı unsur olduğunu da vurgulamak gerekiyor.
Sağlık riskleri
Dr. O’Neill, kalp rahatsızlıkları arasında en korkutucu olanının ise “ani kalp ölümü” olduğunu belirtiyor.
“Kalbin kafası karışıyor ve kalp bir süre duruyor” diyen araştırmacı, acil tıbbi destek verilmediği takdirde bunun hastanın ölümüne neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Bu senaryonun gerçekleşmesi ihtimali düşük olsa da, vardiyalı çalışmanın sadece kalp rahatsızlıklarına değil, sindirim bozuklukları ve duygudurum bozukluklarına neden olduğu da biliniyor. Vardiyalı çalışanların kansere yakalanma riski de, sadece gündüz vardiyası düzeninde çalışanlar ile karşılaştırıldığında daha fazla.
Dr O’Neill, “Epidemiyoloji uzmanlarının yaptığı karşılaştırmaya göre, yaşam boyu vücut saatinin bozulması, mesela gündüz ve gece vardiyası arasında gidip geliyorsanız, günde bir paket sigara içmeye eşdeğer” diyor.
Bazı ülkeler gece vardiyasının yarattığı bu risklerin farkında.
Örneğin Danimarka’da 20 yıldan uzun süre gece vardiyası ile çalışan ve kansere yakalanan vatandaşlar tazminat almaya hak kazanıyor.
Sağlıklı olmak için biyolojik saatlerimizin birbiri ile güçlü bir uyuma sahip olması gerekli.
Bunu sağlamanın en etkin yolu da gece uyumak, gündüz ise yemek yemek ve çalışmak. Ancak dünyada milyonlarca kişi için gündüz vardiyası bir seçenek değil.
Öte yandan uyku uzmanlarına göre gece vardiyasının bedenimize olan zararlı etkilerini azaltmak için bizim de atabileceğimiz bazı adımlar var.
Nasıl başa çıkmalı?
İskoçya’daki Edinburgh Üniversitesi’nden uyku ve solunum uzmanı Dr. Renata Riha, “Biz insanlar için biyolojik saatimizi ertelemek de, beyindeki ana saati ertelemek de kolay” diyor.
Dr. Riha, ideal düzende çalışanların gündüz vardiyasıyla başlayıp daha sonra geç vardiyaya geçmeleri, son olarak da kademeli bir şekilde gece vardiyasına geçmeleri gerektiğini belirtiyor.
En az iki hafta süren, daha uzun süreli gece vardiyası da , insan bedeninin daha kolay alışmasını sağlıyor.
Dr. Riha, uyku hormonu olarak bilinen melatoninin salgılanmasından sorumlu olan ana saatin ve daha sonra vücuttaki diğer biyolojik saatlerin yeni bir vardiya düzenine alışmasının yaklaşık bir hafta sürdüğünü de vurguluyor.
Uyku uzmanı Dr. Riha’nın bir başka tavsiyesi de, gece vardiyaları sırasında 20 ila 30 dakika kestirmek.
Ortalama bir yetişkinin 7-8 saat uykuya ihtiyaç duyduğu bilinse de, herkesin uyku süresi aynı değil.
Üstelik gün içindeki uykunun kalitesi de gece uykusuna göre daha düşük. Bu da bedenin fazlasıyla ihtiyaç duyduğu dinlenmeden mahrum kalması demek.
“Sessiz, serin ve karanlık bir odada uyumaya çalışın. Gün ışığını kesmek için kalın perdeler, ya da göz maskesi kullanın” diyen Dr. Riha, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Eğer odanız fazla sıcaksa, serinleştirmenin bir yolunu bulun. Mesela soğuk bir yastık ya da vantilatör kullanın. Oda ısısını düşürerek vücudunuzu kandırabilir, ona uyku zamanının geldiği mesajını verebilirsiniz.”
Doğru zamanlama
Spor ile iyi ve dengeli beslenmek de, gece vardiyasının olumsuz etkilerini azaltabilir. Ancak burada önemli olan konu, zamanlamayı iyi tutturmak.
Beslenme ve egzersiz, sırayla insülin hormonu ve vücut ısısını değiştirerek, vücudumuzdaki biyolojik saatleri doğrudan etkiliyor.
Bedenimizi yeni “gün” ve “gece” düzenine alıştırmak adına ufak hilelerle kandırmamız mümkün.
Gece vardiyasına başlamadan sıkı bir ‘kahvaltı’ yapmak, ışığa maruz kalmak ve vardiya sonunda, yani yeni ‘gece saatleri’ sırasında gün ışığından ve yemekten uzak durmak, yeni gün/gece ayrımını kabul etmemize yardımcı olabilir.
“Biyolojik saatimizi yeniden başlatmamızı sağlayacak bir ilaç icat edilmiş değil” diyen Dr. O’Neill ise, gündüzden gece vardiyasına geçişlerle ilgili şu tavsiyede bulunuyor:
“İlk gece vardiyasından önceki gün, bütün günlük düzeninizi değiştirmeli ve bu yeni rutine de sadık kalmalısınız. Bu, daha hızlı adapte olmanıza ve istenmeyen yan etkilerden kaçınmanıza yardımcı olacaktır.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE