Kalp ve damar hastalıkları (kardiyovasküler hastalıklar) hem kronik hem de bulaşıcı olmayan hastalıklar arasında yer alıyor.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre kalp ve damar hastalıkları, dünyada ve Türkiye’de en yaygın ölüm sebebi olarak görülüyor.
DSÖ’nün bulaşıcı olmayan hastalıklar izlem raporuna göre Türkiye’de kalp ve damar hastalıkları kaynaklı ölüm oranı yüzde 89.
70 yaşından önce bulaşıcı olmayan bir hastalıktan ölme oranı ise yüzde 16.
Bulaşıcı olmayan hastalık ölümlerinde ilk 4
Bulaşıcı olmayan hastalık ölümlerinin yüzde 82’sinde dört ana hastalık öne çıkıyor. Bunlar arasında ilk sırada yüzde 37 ile kardiyovasküler hastalıklar yer alıyor. Onu kanser (yüzde 27), diyabet (yüzde 24), kronik solunum yolu hastalıkları (yüzde 8) ve diğer bulaşıcı hastalıklar (yüzde 4) izliyor.
“Özellikle kadınlarda çevre ülkelere kıyasla daha yüksek”
Independent Türkçe’den Lale Elmacıoğlu, Kalp ve Damar Hastalıkları Uzmanı (Kardiyolog) Doç. Dr. Muhammed Keskin’le Türkiye’de kalp ve damar hastalıklarının durumunu konuştu. Önleyici tedbirlerin alınması, risk faktörlerinin yönetilmesi ve sağlıklı yaşam tarzı seçimleri yapılmasının önemine değinen Keskin; özellikle sigara kullanımı, obezite, stres ve yaşlanmanın neden olduğu olumsuzluklara dikkati çekti.
Erken teşhis ve tedaviyle düzenli kalp sağlığı kontrolünün mümkün olduğunu belirten Doç. Dr. Keskin, “Türk erişkinlerinde hem kardiyovasküler hastalık mortalitesi (bir hastalığa bağlı ölüm sayısı) hem de koroner olay insidansının (belirli bir toplumda, belirli bir sürede yeni olguların sayısı) beklenenden yüksek olduğu tespit edilmiştir. İnsidans ve mortalite her iki cinsiyette yüksek olmakla birlikte, özellikle kadınlarda çevre ülkelere kıyasla daha yüksek olduğu tespit edilmiştir” diye konuştu.
“Genç bireylerde kardiyovasküler hastalıklar giderek artıyor”
Genç bireylerde kardiyovasküler hastalıkların (KVH) giderek arttığına işaret eden Doç. Dr. Keskin, bunun nedenleri arasında yetersiz fiziksel aktivite, obezite, yüksek tansiyon, diyabet, sigara içme, yüksek kolesterol, stres, yetersiz uyku ve sağlıksız beslenme alışkanlıklarını sıraladı. Yapılan araştırmaların özellikle genç erkeklerde KVH riskinin daha yüksek olduğunu gösterdiğini aktaran Keskin, “Etnik kökenin riski artırdığına ilişkin bazı değerlendirmeler de yapılıyor. Bazı etnik grupların diğerlerine göre daha yüksek KVH riski taşıyor” yorumunu yaptı.
“Yaşam tarzı değişiklikleri kalp hastalığı riskinizi büyük ölçüde azaltabilir”
Kalp hastalıklarının ne ölçüde önlenebileceğine ilişkin sorumuza ise Doç. Dr. Muhammed Keskin, bireylerin seçimlerinin bu duruma etki edebileceği yanıtını verdi. Özellikle yaşam tarzı değişikliklerinin kalp hastalığı riskini büyük ölçüde azaltabileceğini vurgulayan Keskin, olumlu değişiklikler arasında ilk sırada sigarayı bırakmayı saydı.
“Sigara içmek, kan damarlarının sertleşmesine ve daralmasına neden oluyor”
Sigara kullanımının kan damarlarının sertleşmesine ve daralmasına neden olduğu uyarısı yapan Doç. Dr. Keskin, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
“Sigara kalp krizi veya felç riskini artırır. Sigara içiyorsanız, bırakmanın etkileri oldukça ani şekilde görülecek. Kan basıncınız düşecek, dolaşımınız düzelecek ve oksijen kaynağınız artacaktır. Bu değişiklikler enerji seviyenizi yükseltecek ve egzersizi kolaylaştıracaktır. Zamanla vücudunuz iyileşmeye başlayacaktır. Bıraktıktan sonra kalp hastalığı riskiniz azalır. Zamanla bu risk önemli ölçüde azalabilir. Sigara içen diğerlerinden kaçınmalısınız çünkü pasif içicilik de sağlığınızı olumsuz etkileyebilir.”
“Sağlıklı beslenme kalp hastalığı riskini azaltabilir”
Doç. Dr. Muhammed Keskin’e göre kalp hastalıkları riskini azaltmadaki bir diğer kritik faktör ise sağlıklı beslenme. Genellikle balıklarda bulunan omega-3 yağ asitleri açısından yüksek çiğ meyve ve sebzeler ile kompleks karbonhidratlardan oluşan bir diyetin kalp hastalığını önlemeye yardımcı olduğunu kaydeden Keskin, Akdeniz ve DASH diyetinin kalp hastalığı oluşumunu azalttığını aktardı.
Kalp hastalığını ilerleten bazı yiyeceklerden kaçınmak ya da bunları sınırlamanın gerektiğini de belirten Keskin; yüksek miktarda şeker ve tuz içeren yiyecekler, alkollü içecekler ve kısmen hidrojene bitkisel yağ içeren yiyecekleri bu kategoride sıraladı.
Lifli gıda tüketiminin şart olduğunu da vurgulayan Keskin, “Obezite, kalp hastalığı riskini artırır. Aşırı kilolu olmak, kan basıncınızı ve kolesterol seviyenizi yükseltir ve diyabet riskinizi artırır” uyarısı yaptı.
“Kalp hastalığınızı önlemek için diyabetinizi yönetin”
Diyabetin de kalp hastalığı riskini artırdığına değinen Muhammed Keskin, bu hastalığın yüksek kan şekeri seviyelerine neden olarak kan damarlarında hasar ve daralmaya yol açması nedeniyle, diyabet olan kişilerin bunu yönetmesinin şart olduğunu söyledi. Diyabet tedavi edilmediğinde vücuttaki birçok organ üzerinde zararlı etkilere neden olduğunu dile getiren Keskin; periferik arter hastalığı, felç ve diğer komplikasyonların görülmemesi için de düzenli kontrol, sağlıklı beslenme ve egzersizin şart olduğunu aktardı.
Yüksek kolesterolün de kalp hastalıklarının ana nedenlerinden biri olduğunu belirten Keskin; kolesterolün kan damarlarının iç yüzeyinde birikip damarların sertleşmesine ve daralmasına neden olduğunu da sözlerine ekledi.
“Fiziksel aktivite veya egzersiz stresi azaltmanın bir yoludur, aktif kalın”
Egzersiz yapmak da kalp ve damar hastalıklarını önlemede “olmazsa olmazlar” arasında sayılıyor. Sağlıklı kiloyu korumak ve kan basıncını düşürmek şart.
Günde en az 30 dakika veya haftanın çoğu gününde 30 ila 60 dakika egzersiz yapılmasını öneren Keskin, “Bunun (egzersiz) yoğun olması gerekmiyor, anahtar kelime aktif kalmak” dedi.
“Stres, kan basıncınızı yükseltir ve kalbinizi zorlar”
Kalp ve damar hastalıklarının tetikleyicilerinden biri de stres. Günümüz koşullarında stresten uzak durmak çok zorlaşsa da bireylerin bu durumu en düşük seviyede tutması gerekli.
Stresin kişileri farklı şekillerde etkilediğine değinen Doç. Dr. Muhammed Keskin; uykusuzluk, baş ağrısı ve diğer bölgelerde ağrı gibi durumların görülüp vücudun yorulabileceğine işaret ederek, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:
“Stres, kan basıncınızı yükseltir ve kalbinizi zorlar. Kronik stres, kalbin daha fazla çalışmasına neden olabilir. Bu, sahip olabileceğiniz kalp hastalığı için diğer risk faktörlerini kötüleştirecektir. Fiziksel aktivite veya egzersiz, stresi azaltmanın bir yoludur. Düzenli fiziksel aktivite, kalp sağlığı için önemlidir. Fiziksel aktivite eksikliği, kalp krizi, felç ve diğer kalp hastalıkları riskini artırır. Yavaşlamak ve rahatlama egzersizleri yapmak veya yogada kullanılanlar gibi nefes alma teknikleri de faydalıdır. Endişelerden kurtulmak, aileniz ve arkadaşlarınızla daha fazla zaman geçirmek de daha sağlıklı ve rahat bir yaşam tarzına katkıda bulunabilir.”
KAYNAK: INDEPENDENT TÜRKÇE – LALE ELMACIOĞLU