Dilipak yazısında, “Son bir kamuoyu araştırmasında, en acil çözülmesi gereken sorun nedir diye sormuşlar, cevap ne biliyor musunuz: %60 Ekonomik sorunlar (hayat pahalılığı ve işsizlik), %10 eğitim, öğretim, kültür, %12 göçmenler, %12 adaletsizlik ve ahlaki sorunlar, diğerleri %6. İşte asıl sorun bu tablo! Ülkedeki sorunun/krizin kaynağı olarak toplumun %12’si göçmenleri görüyor.. Adaletsizlik ve ahlaksızlıktan şikayet edenler de %12. Meseleyi eğitim, kültür, sanat meselesi olarak görenler %10. Adalet ve ahlak, akıl-fikir, çok da insanların umurunda değil bu araştırmaya göre. Kimse dinsizlik, agnostizm, satanizm, deizmi, uyuşturucuyu, fuhşiyatı, ailenin dağılmasını, gençlerin halini öncelikli mesele olarak görmüyor sanki, toplumun geneli olarak. İşte asıl sorun bu sonuç. Buradan sağlıklı bir siyaset, sağlıklı bir ekonomi ve sağlıklı bir toplum çıkmaz. Allah da böyle bir topluluğa yardım etmez, aksine o topluluğun işlerini sarp dağlara sardırır. Bize de “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım” demek düşer. “Biz zalimlerden olduk” demek düşer. Bu durumda babanız peygamber olsa gelse, sizi-bizi kurtaramaz! (Ki, Haşa, yeni bir peygamber gelmeyecek) ve zaten peygamberlerinin kurtarıcı gücü yok, onlar kurtuluşa çağırır, göklerin hazinesinin anahtarı ve ordularının komutası peygamberlerin de elinde değildir. Kimi Allah’ın dinine yardım ederse, Allah da onlara yardım eder. Onlar mahzun da olmayacaklar.” ifadesini kullandı.
Dilipak şunları kaydetti:
“Bakın, övünmeyi dövünmeyi bırakalım. Müslümancılık oynamayı da. Biz Müslümanız, Müslümancı değil. Müslümanım diyen herkesin her işini ve her sözünü savunmak zorunda değiliz. Hz. Ömer’in dediği gibi diyelim: Ben hata yaparsam ve bunu gören, duyan bilen biri beni uyarmazsa, benden uzak dursun, çünkü onda hayır yoktur. O uyarır da ben bu uyarıyı dikkate almazsam, yine benden uzak dursun, çünkü bende hayır yoktur”. Ömer hata yaptığında ve hatasını dayatmaya kalktığında “seni kılıcımla düzeltirim” diyen sahabi ya da, Hz. Ömer’in, hutbede, öğüt mahiyetinde, kişilerin muhayyer olduğu bir konuda örfe ilişkin bir sözü üzerine, zenci bir kadın, camide Hz. Ömer’i uyarır: Ayet ve hadiste olmayan bir konu hakkında, bizimle konuşmadan bizim hakkımızda hüküm veremezsin” der. Hz. Ömer de hutbede “Vallahi kadın Ömer’i susturdu” der. “