Mezopotamya Ajansı’na yönelik polis operasyonunda gözaltına alınıp daha sonra tutuklanan gazeteci Emrullah Acar, 16 Mayıs’ta, hakim karşısına çıktığı ilk duruşmada tahliye edilmişti. Tahliyesi sonrası konuşan Acar, “Tek suç unsuru yaptığımız haberler” dedi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim 2022’de gözaltına alınan, 29 Ekim’de “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan Mezopotamya Ajansı Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, muhabirler Selman Güzelyüz, Deniz Nazlım, Berivan Altan, Emrullah Acar, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli ile JINNEWS muhabirleri Habibe Eren ve Öznur Değer, 16 Mayıs’ta Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada serbest bırakıldı. Dosya kapsamında 16 Mart 2023’te gözaltına alındıktan sonra tutuklanan gazeteci Hamdullah Bayram hakkında ise tutukluluğa devam kararı verildi.
Tahliye edilen gazeteci Emrullah Acar, gazetecilere yönelik baskılar ve cezaevinde maruz kaldıkları hak ihlallerini anlattı.
‘AYNI KORİDORDA HEM PKK’Lİ, HEM DAİŞ’Lİ HEM DE 15 TEMMUZ’DAN SONRA TUTUKLANAN ASKERLER VARDI’
Gözaltında başlayan hukuksuzluğun, tutuklama sürecinde de devam ettiğini belirten Acar, maruz kaldıkları hak ihlallerini sıraladı. Acar, “Ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılan tutukluların bulunduğu Sincan 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne gönderildik. Biz tutuklu olmamıza rağmen ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü şartlarında tutulduk. 7 ay boyunca tekli hücrelerde kaldık. Gün doğumundan gün batımında kadar havalandırmaya çıkma hakkımız günde sadece 1 buçuk saatle sınırlandırıldı. Demir parmaklıklar ile kapatılan hücrenin tek penceresinin önüne tel örgüler çekilmiş durumda. Cezaevi içinde ‘farklı suç kategorilerinden’ tutulanlar aynı koridorlarda tutulmakta. Örneğin bir koridorda hem PKK’li, hem DAİŞ’li, hem de 15 Temmuz darbe girişimi gerekçesi ile tutuklanan askerler vardı. 12 Eylül Askeri Darbesi’nden sonra cezaevlerinde uygulanan ‘karıştır, çatıştır ve sonuç al’ uygulamasının benzeri denenmekte. Cezaevinde yaşanan bu hak ihlallerini bir gazeteci olarak yazdığımız için tehdit ile karşı karşıya kaldık” ifadelerini kullandı.
‘TEK SUÇ HABERLERİMİZ’
İktidarın artan baskılarının özgür basını susturmak amaçlı olduğunu dile getiren Acar, “Tutuklamaların gerçekleri yazan bütün gazetecilere bir mesaj” dedi. Acar, Özgür Basına yönelik baskıların 14 Mayıs seçimleri öncesi arttığına dikkat çekerek, “Gerek gözaltında sorulan sorular, gerekse iddianameye yansıyan polis fezlekelerine baktığımızda, soruşturmaya konu olan ‘tek suçumuz’ haberlerimiz oldu. Tutuklanmamızdan 4 ay sonra iddianamemiz çıktı. Dosyada; cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi haberleştirmemiz suç sayıldı. Yargılanan bizler değil, gazeteciliğimiz oldu. Somut bir delil olmamasına rağmen yaklaşık 7 ay tutuklu kaldık” ifadelerini kullandı.
‘GERÇEKLER KARANLIKTA KALMAYACAK’
Gazetecilere yönelik operasyonlarla temel hedefin hakikati karanlıkta bırakmak olduğunu kaydeden Acar, “Ancak hiçbir zaman bu amaca ulaşılamadı. Biz tutuklandıktan sonra imkanlar dahilinde gündemi takip ettik ve arkadaşlarımızın olağanüstü bir performansla halkı habersiz bırakmadığına tanık olduk. Bir muhabirin iki muhabir performansında efor sarf etmesi, biz tutuklandıktan sonra bir çok kişinin Özgür Basın’da çalışmaya başlaması, bize ayrıca moral oldu. Gözaltı ve tutuklamalarla susturulmak istenen Özgür Basın’ın sesinin daha gür çıkması, bize polis fezlekeleriyle dava açanlara da şu mesajı verdi; dışarıda tek bir Özgür Basın çalışanı dahi kalsa, gerçekler karanlıkta kalmayacak” şeklinde konuştu.