‘Pilot’ karar, bireysel başvurunun yapısal bir sorundan kaynaklandığı ve sorunun başka başvurulara da yol açacağını öngörülmesi halinde veriliyor. Bu yöntemde birden fazla başvuru için tek bir ilke kararı alınıyor.
İnternet sitelerinde çıkan haberler hakkında, kurum ve kişiler sulh ceza hakimliklerine başvurarak haberin erişime engellenmesini isteyebiliyor. Talepler çoğunlukla kabul ediliyor.
İfade Özgürlüğü Derneği’ne (İFÖD) göre 2020 sonu itibariyle 467 bin 11 web sitesi, 764 farklı kurum tarafından verilen 408 bin 808 farklı kararla erişime engellendi.
AYM de sulh ceza hakimlikleri tarafından verilen bu erişim engeli kararları hakkında kendisine yapılan başvuruları kabul etti. Bu işlemlerde ‘ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğini’ tespit eden yüksek mahkeme, aldığı ‘pilot’ kararı Meclis’e gönderip yasal düzenleme istedi.
Yüksek mahkemenin kararında şunlar öne çıktı:
Erişim engeli usulünün kapsamı hukuki ve yeterli açıklıkta olmalı.
Erişim engeli için acil toplumsal ihtiyaç zorunluluğu getirilmeli.
Kamu makamların müdahale sınırı ortaya konulmalı.
Keyfi uygulamalara yol açmayacak güvenceler oluşturulmalı.
Erişim engelli kararları istinaf ve temyiz denetimine açılmalı.
Sulh ceza hakimlikleri erişim engeli kararlarına son çare olarak başvurmalı.
AYM’ye erişim engeli kararlarıyla ilgili dokuz başvurudan ikisi Diken’e ait. Bunlardan biri ‘CHP’nin istismar araştırması teklifine Kahraman’dan yanıt: Mümkün değil’ başlıklı haber, diğeriyse ‘İlahiyatçı Nurettin Yıldız, Diken’i sansürlettiğiyle ilgili haberi de sansürletti’ başlıklı haber.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Akdeniz’e göre bu kararda handikaplardan biri bir yıl bekleme süresi. Buna göre Meclis’te gereken düzenlemenin yapılması için benzer başvuruların görüşülmesi bir yıl süreyle ertelenecek. Bu detayın hükümetin elini seçimlerden önce rahatlattığını belirten Akdeniz, “Çünkü hükümetin önünde ‘dezenformasyon’ adı altında internet sansürlerinin genişletme gündemi var” dedi.
‘AYM çok gecikti’
22. AYM ise çok önemli bir yapısal sorunu kendince “ne şiş yansın, ne kebap” yaklaşımı ile çözmüş olacaktır. Bu değerlendirmeye gerekçeli karar yayınlandıktan sonra devam edilecektir.
— Yaman Akdeniz (@cyberrights) November 1, 2021
Prof. Dr. Akdeniz, AYM’nin kararını Twitter’da şu maddelerle eleştirdi:
Öncelikle AYM’nin bu kararı her ne kadar çok olumlu gözükse de AYM bu kararı vermek için çok fazla bekledi. 500’den fazla önünde erişim engelleme uygulamaları ile başvuru olmasına rağmen, bu tespitinde AYM çok gecikti.
Sulh ceza hakimliklerine ilkesel olarak talepleri ne şekilde karara bağlaması gerektiğini AYM tam dört yıl önce, 26.10.2017 tarihinde Ali Kıdık başvurusu ile ilgili kararında belirlemişti.
Dört yıl önce de AYM’nin dört yıl sonra tespit ettiği sorunlar mevcuttu. AYM ise beklemeyi tercih etti ve ancak 500 başvuru sonrasında sorunları görebildi.
AYM, bu 500 başvuru dosyasının hepsinde ihlal kararı verilerek, erişim engellerinin kaldırılmasının sağlanabileceği ancak bu durumun yeni ihlallerin önüne geçmeyeceğini belirtmiş (basına aktarıldığı kadarı ile)
Biz bugüne kadar 100’den fazla başvuruda ‘pilot karar’ uygulamasını talep ettik. Sonuç tabii ki önemli, gerekçeli kararı gördükten sonra içeriğini tekrar değerlendiririz.
Bekleme olmamalıydı
AYM basına bildirildiği kadarı ile ‘Yasada değişiklik yapılması şart’ kararını Meclis’e göndermiş. Bu kapsamda ‘Meclis’te gereken düzenlemenin yapılması için benzer başvuruların görüşülmesi 1 yıl süreyle’ ertelenmiş.
Bir yıl içinde yeni yasal düzenleme yapılmazsa, Anayasa Mahkemesi önünde bekleyen ve bu sürede yapılacak olan tüm benzer başvurular için hak ihlali kararı verilecekmiş.
Pilot kararın amacı/sonucu kesinlikle ‘bekleme’ olmamalıydı. Madem AYM dokuz farklı başvuruda yapısal sorunlar tespit etti ve ifade ve basın özgürlüğü ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine hükmetti, aynısını beklemeden önünde bekleyen tüm başvurular için de yapmalıydı.
İhlaller ağırlaşacak
AYM, yasama organı değil, hükümetin ve Meclis’in değişiklik yapıp, yapmayacağı belli değilken ve süresiz devam eden engellemelerle ilgili yapısal sorunları tespit etmişken, bir yıl beklemeyi tercih etmek, AYM önünde bekleyen başvurulardaki ihlalleri ağırlaştıracaktır.
Kaldı ki AYM ‘bir yıl beklerken’ sulh ceza hakimlikleri erişim engelleme ve içerik kaldırma kararlarını sanki AYM’nin pilot kararı hiç yokmuş gibi vermeye devam edecektir.
Fakat aynı AYM, işbu pilot kararı sonrasında yapılacak olan bireysel başvuruları da karara bağlamaktan imtina edip, kendi kendisine koyduğu ‘bir yıllık’ sürenin sona ermesini bekleyecektir. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım olamaz.
2015 yılında yapılan bazı erişim engelleme uygulamaları ile ilgili başvurular karara bağlanmamışken ve aradan altı sene geçmişken, olsun bir yıl daha beklesinler yaklaşımını da alkışlamayacağız.
Seçimlerden önce rahatlattı
Bir taraftan ‘dezenformasyon’ adı altında internet sansürlerinin genişlemesi söz konusu iken, AYM Meclis’e bir yıl süre vermişken ve bir yıl boyunca başka bu konuda karar vermeyeceğim derken bu pilot karar hükümeti sıkıştırmaktan ziyade 2023 genel seçim öncesi rahatlatacaktır.
AYM ise çok önemli bir yapısal sorunu kendince ‘ne şiş yansın, ne kebap’ yaklaşımı ile çözmüş olacaktır. Bu değerlendirmeye gerekçeli karar yayınlandıktan sonra devam edilecektir.