Artı Gerçek yazarı Aris Nalcı, “Fonlara çökme operasyonu” başlıklı yazısında, “Fon olmadığı zamanlarda da medyanın kapitaline çökülüyordu zaten. Matbaasına çökülen bir Ermeni yayıncının mallarıyla kuruldu şimdinin ana akım gazetelerinden biri.Bütün devlet fonla ayakta duruyor ama alternatif medyanın toplasan ancak bir milyon edecek fonlarında gözleri var” ifadelerini kullandı.
“Aç gözlülük bu ülkede çok eski bir gelenek. Mallara çökmek yetmez malın suyunun suyuna, sigortasına vs çökmek gerek” tepkisini gösteren Nalcı, Sedat Peker’in Demirören Holding’in başka iş insanlarının mallarına çökerek yarattığını iddia ettiği zenginliğe atıfla, “Fon olmadığı zamanlarda da medyanın kapitaline çökülüyordu zaten. Matbaasına çökülen bir Ermeni yayıncının mallarıyla kuruldu şimdinin ana akım gazetelerinden biri.Hâlâ Pambıkörenlerin hikayesinin iç yüzünü tam bilmiyoruz” diye yazdı.
Nalcı yazısını şu satırlarla sürdürdü:
“İMC TV’nin el konulan teknik donanımı devlete oradan da lağım medyasının başka kanallarına peşkeş çekildi. Geri verilmesin diye üçüncü ellerden dördüncü ellere satıldı.
Şimdi de alternatif medyanın fonlarına göz dikmişler.
Aslında medyanın fonlarında değil gözleri.
Yurtdışından gelen para akışının tamamını ele geçirmek istiyorlar.
Yurtdışından fon alan derneklerle ilgili yasa bir süre önce geçmişti. O yüzden de dernekler zorlanıyordu.
Bazı yabancı fonlar çekildi, bazıları da Türkiye’de kalabilmek için Türkiye ofisi açtı ya da TC kanunlarıyla başka bir dernek daha kurdu.
Tüm bunlara rağmen her zaman bir yol bulundu. Emin olun şimdi de bulunacaktır. Ama asıl amaç gözden kaçmamalı.
Devlet, yurtdışındakilerin gözünü korkutup ‘bana komisyon vermeden buraya para sokamazsın’ diye mesaj veriyor dışarıdakilere.
‘Demokratikleşme için daha çok para vermeniz gerek. Ve eğer verecekseniz benim kurduğum derneklere verin’ demeye getiriyor. Veya o dernekler üzerinden iş yapılmasına zorluyor partnerlerini. Bir de devletin kendi korsanladığı fonlar var.
Mesela Türkiye’de çevreci girişimler yapılması, gaz emisyonunun azaltılması ya da mesela doğal hayatın korunması için yurtdışından verilen fonlar var.
Ya da yargı reformu için.
Son dönemde ne kadar çok açılış yapıldı farkında mısınız?
Özellikle de atık su tesisi açılışı…
İşte o açılışlar bu paralarla yapılıyor.
Avrupa kalkınma fonlarından verilmesi gereken bütçe desteklerinin çoğu son dönemde ne şans ise hep AKP’li belediyelere gidiyor.
Yani AKP’li belediyeler yiyor bu parayı.
Onlar bu fonlardan aldıkları paraları yerelde yaptıkları ‘sözde’ ihalelerle 5’li çete veya onların küçük işbirlikçilerine veriliyor.
Cumhurbaşkanının yaptığı atık su tesislerinin bütçelerini kim veriyor dersiniz?
AB fonlarından sağlanıyor bu paralar.”