Ünlü oyuncu Belçim Bilgin, YouTube’da Gökhan Çınar’ın Katarsis adlı programına konuk oldu ve Kürt kimliğine ilişkin açıklamalar yaptı. Belçim Bilgin, “Çok karanlık yıllardan geçtik, çok garip şeyler oluyordu. Herkes bütün Kürtlerin ‘terörist’ olduğuna inanıyordu. Ankara’da bir çocukluk ve herkes senin kötü olduğunu düşünüyor. Ama alakası yok. Eve gideceksin birazdan, Kürt olduğun için maksimum sumaklı dolma yiyeceksin” dedi.
Kürt kimliğini kilim desenleri olarak tanımlayan Bilgin, “Desenlerin hepsi… Ben bunun üzerine bir de Anadoluyum, bir de Türkiye’yim, bir de Türk’üm. Yani aslında olağanüstü bir zenginlik demek” ifadelerini kullandı.
Programın ilgili bölümünde sorulan sorular ve Belçim Bilgin’in yanıtları şöyle:
“Kürt kimliği senin dünyanda ne demek?
Biraz kilim gibi… Kilim desenleri gibi… DesenleriN hepsi… Ben bunun üzerine bir de Anadoluyum, bir de Türkiye’yim, bir de Türk’üm. Yani aslında olağanüstü bir zenginlik demek. Hiçbir zaman ayrıştırarak bakmamamın, en büyük düşmanınım bu dünyada önyargılar olmasının temeli. Beni ben yapan şey aslında.
Seçme şansım olmadan içine doğduğum hikayede kendini tanımak adına kodlarını bilmelisin. Onların içinde kaybolmak değil ama tanımak, görmek, onurlandırmak, bilmek çok önemli. İçine doğduğum bütün kültürlerin sonucuyum. Hepsiyim. Bir tanesini çıkarırsan diğeri düşer.
Çok karanlık yıllardan geçtik, çok garip şeyler oluyordu. Herkes bütün Kürtlerin ‘terörist’ olduğuna inanıyordu. Ankara’da bir çocukluk ve herkes senin kötü olduğunu düşünüyor. Ama alakası yok. Eve gideceksin birazdan, Kürt olduğun için maksimum sumaklı dolma yiyeceksin.
Senin gerçeğindeki tek fark o, nasıl biz böyle ayrışabiliriz diyorsun. Nasıl biz birbirimizden farklı olabiliriz? Hepimizin hikayeleri var işte. Dolayısıyla öyle insanlar oldu ki hayatımda hiçkimse beni Kürtüm diye dışlamadı. Törenlerde yerlerde oturup Çav Bella da söylerdik, Vardar Ovası da söylerdik, başka her şeyi de söylerdik, biz Türkiye’ydik çünkü.
Başka biri Kürt kimliğinden ötürü sana veya başkasına bir şey söylediğinde sen ne yapardın bir çocuk olarak?
Garip hissederdim. Bir yerden sonra savunma mekanizması onu kesip atmayı öğreniyor. İşte o anlarda arkadaşlarımın, benim çekirdek yaşamımda hayatımı paylaşan insanların öyle bakmıyor olması benim hediyem oldu. Tamam o öyle öğrenmiş ve buna inanıyor derdim. Öfkelendiğim ama neyse yazık bu da böyle görüyor diye düşünürdüm. Çünkü yazık. Biz hepimiz biriz. Burası bizim. Kimse kimseyi ayrıştıramaz. Bilinç heralde oraları travmasız şekilde geçmeyi başardım.”