Dizideki Kerem karakterini canlandıran Kubilay Aka ise “Sevgili büyüklerim, bu ülkede her gün kadına ve hayvanlara tecavüz ve şiddet uygulanıyor” dedi. Dizinin yayındaki bölümlerinde ‘Osman’ın eşcinsel olduğuna dair bir vurgu yapılmıyor.
Aka Twitter hesabından şöyle yazdı: “Yıl olmuş 2020, bir yanda cinsiyetçilik yapanlar, diğer yanda senaryolarla ilgili yalan haberler. Sevgili büyüklerim, bu ülkede her gün kadına ve hayvanlara tecavüz ve şiddet uygulanıyor. Hangisi daha çok yakışıyor? Biraz anlayış.”
Tartışma Erdoğan’la başladı
Netflix özelinde sosyal medya tartışmaları Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın geçen ay sosyal medya konusunda güçlü bir hukuki altyapı hazırlandığını belirtmesinden sonra başlamıştı.
Erdoğan, geçen hafta da sosyal medya platformlarının kontrol altına alınması gerektiğini vurgulayarak ‘YouTube, Twitter, Netflix gibi platformların ahlaksız’ olduğunu öne sürmüştü.
Ünal’ın Netflix Türkiye’nin hazırladığı bir diziye ‘eşcinsellik’ eleştirisi getirmesi ise hem dizinin senaryosuna sansür uygulandığına dair şüpheleri güçlendirmiş, hem de sosyal medya tartışmalarına boyut kazandırmıştı.
‘LGBTİ üzerinden’
Ünal, Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalında iki gün önceki canlı yayına katıldı.
Özdemir, AKP sözcüsüne “Türkiye’de eşcinsellik yasaklandı mı acaba? Bu çok gündeme gelmeye başladı” diye sordu.
Ünal, soruyu şöyle yanıtladı: “LGBTİ ile ilgili, yani burada birçok şey söylenebilir. Ama hiçbir şekilde biz, hukuki olarak her bir bireyin vatandaş olmasından kaynaklanan hakları vardır. Burada eşcinsellik üzerinden ya da LGBTİ üzerinden meselenin tartışılmasını doğru bulmuyorum.”
‘Ahlaki ve kültürel tartışma’
Netflix’le ilgili tartışmalarda eşcinselliğin sürekli gündeme geldiğini vurgulayan Özdemir’in “Bir yanlış anlaşılma mı var o zaman” demesi üzerine Ünal soruyu Netflix dizisi Aşk 101 üzerinden yanıtladı: “Netflix bir dizi istedi, dizinin senaryosu hazırlandı. Dizi bir eşcinsel hikayesiydi ve orada Osman isminde bir eşcinsel üzerinden yerli yapım firmasına bir dizi yapım teklifi verdi. ‘Bu normal bir şey’ diyebilirsiniz. Ama Almanya’da, Fransa’da Hollanda’da ya da ABD’de, bir eşcinsel kendi özel hayatını yaşar ama gazete almaya gittiğinde eğer yanında çocuk edindiği ya da kendi çocuğu da olabilir, gazete bayisine gittiğinde bir porno dergisinin poşet içinde satılmamasına tepki gösterir. Onun eşcinsel kimliği başka bir şeydir, kamu ahlakına uyması başka bir şeydir. Şimdi bu ülkede pankart açılıp bu ülkenin bütün değerlerine, inançlarına karşı bir mücadele biçimine eğer eşcinsel veya başka eğilimlere dönüştürürseniz, LGBTİ’yi bir siyasi parti gibi, siyasal bir retorik ve dil üzerinden konuşan bir yapıya dönüştürürseniz kaçınılmaz olarak bir ahlak ve kültürel tartışmayı gündeme getirirsiniz.”
‘Siyasal meydan okuma’
Özdemir, Ünal’ın bu değerlendirmelerinin ardından “Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 10-15 yıl önce ‘Onlar da Türkiye vatandaşı’ demişti. Ayrıca cinsel kimliğini saklamayan çok ünlü isimlerin Külliye’de ağırlandığını gördük. Orada bir şey olmuyor da, Netflix’te olunca mı sorun yaratıyor bu durum” diye sordu.
Ünal ise şu değerlendirmede bulundu: “Burada homofobik bir yaklaşımla sorunu görmezden gelerek, sorunu çözmek yerine sorunun üstünü örten bir yaklaşımı konuşmuyoruz. Tam tersine bunun bir siyasal meydan okumaya dönüşmesi temel sorun. Burada konuştuğumuz şey LGBTİ değil, eşcinsellik değil, trans bireylerin sorunları değil. Burada konuştuğumuz şey LGBTİ üzerinden, eşcinsellik tartışmaları üzerinden bir siyasal meydan okumaya dönüştürülmesi ve kişiselleştirilmesi.”
‘Bu dili kabul edemeyiz’
Özdemir, Ünal’ın cevabına karşılık “Netflix böyle bir meydan okuma için mi sipariş veriyor mesela, Türkiye’ye veya Türk genel ahlak anlayışına karşı” sorusunu yöneltti.
Ünal, soruyu şöyle yanıtladı: “Bunu Netflix üzerinden konuşmadım. Yani burada meselenin siyasallaştırılması, mitinglerde açılan pankartlarda kullanılan dil. Bu dil kamusal alanda kabul edebileceğimiz bir dil değil. Ben şunu söylüyorum; Netflix ya da bir başka platform, bir topluma dönük bir sorun alanını bir operasyon alanına dönüştürme çabasına girerse bunu iyi niyetli bulmayız.”