Yöneylem Araştırma koordinatörü Derya Kömürcü, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in altılı masadan ayrılmasıyla ilgili ”Cumhurbaşkanlığı seçiminin muhalefet tarafından kazanılmasını ciddi biçimde riske atmıştır” dedi.
Araştırmacı İbrahim Uslu’ysa ”Masadan kalkmanın siyasal maliyetinin çok büyük olacağını, milletin büyük fatura çıkaracağını Akşener dillendirmişti” diye hatırlattı.
Yaklaşık bir yıldır 2023 seçimlerine hazırlanmak için toplanan ve farklı seçmen gruplarını temsil eden millet ittifakının ortak adayında öne çıkan isim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu.
Başından beri Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı ‘kazanacak aday’ vurgusu yapan İYİ Parti’yse beş partinin kararına rağmen masadan çekildi. Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kabul etmezken Ankara ve İstanbul büyükşehir belediye başkanlarına çağrı yaptı.
‘Riske girdi’
Siyaset bilimci Doç. Derya Kömürcü, Akşener’in açıklaması sonrası muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının riske girdiğini söyledi: ”Meral Akşener’in açıklaması ve İYİ Parti’nin aldığı yeni pozisyon cumhurbaşkanlığı seçiminin muhalefet tarafından kazanılmasını ciddi biçimde riske atmıştır. An itibariyle Türkiye’deki en mutlu siyasetçinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğuna şüphe yok. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusu dün gündeme gelmedi. En az bir yıldır ciddi biçimde her düzeyde tartışılan bir konuydu. Aylar boyunca bu konuyu ‘Masada hiç konuşmadık’ yanıtıyla geçiştirip son düzlükte böyle bir kriz yaratmak iyi niyetle, millet iradesiyle açıklanamaz.”
‘Yavaş ve İmamoğlu’na siyasi suikast’
Kömürcü, Akşener’in Yavaş ve İmamoğlu’na çağrısının Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmenin ötesinde bir anlamı olduğunu da söyledi:
*Dün ‘Millet, beşten büyüktür’ diyenler şimdi kendilerini milletin yegane temsilcisi ilan edip ‘Bir, beşten büyüktür’ diyor. Türk sağının tipik argümanı. Her türlü çoğul görüşe karşı gerçek milli iradenin tekil temsilcisi olma iddiası.
*Akşener, Kılıçdaroğlu’na aday olmaması yönünde bir çağrı yapsa, bu bile bir şeydi. Ama o CHP içinden üç ismi birbiriyle yarıştırmayı uygun gördü.
*Kılıçdaroğlu’na karşı Yavaş ve İmamoğlu’na ‘Aday ol’ çağrısı yapmak, Erdoğan’ın ekmeğine yağ sürmenin ötesinde iki belediye başkanının da siyasi kariyerine suikast düzenlemektir. Onlara da iyi niyetle yaklaşılmadığını düşündürüyor.
‘İYİ Parti merkez iddiasından vazgeçmiştir’
*Yavaş ve İmamoğlu’nun açıklama yapmakta gecikecekleri her dakika (daha önce Kılıçdaroğlu’yla ilgili söyledikleri ortadayken) sadece gelecekteki siyasi kariyerlerini etkilemez, seçimin kaybedilmesine de katkı sağlar.
*An itibariyle İYİ Parti, merkez parti olma iddiasından vazgeçmiştir. MHP’den ayrılan özüne dönüş yapmış, cumhur ittifakı kurulmadan öncesi MHP’nin kopyası olmaya aday bir partidir. Siyasi yelpazedeki en yakın akrabası da Zafer Partisi’dir.
İbrahim Uslu: Faturanın ağır olacak
Halk TV yayınına katılan araştırmacı İbrahim Uslu’ysa Akşener’in ‘masadan kalkmanın siyasi faturası ağır olur’ sözlerini hatırlattı:
*Yavaş hafta sonu, İmamoğlu da bugün açıklama yapmışlardı. Hepsi de ‘ihanet’ anlamına gelecek tutum içerisinde olmayacaklarını söylemişti.
*Bir partinin sadık seçmen kitlesinin olabilmesi için en az iki seçimde ona oy vermesi gerekir. İYİ Parti’nin böyle bir kitlesi yok. Oy verme eğilimi olan insanlar vardı ancak bunları oturmuş bir taban olarak niteleyemeyiz. Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz.
*Masadan kalkmanın siyasal maliyetinin çok büyük olacağını, milletin büyük fatura çıkaracağını Akşener dillendirmişti. Çok sayıda İYİ Parti sözcü de bunu dillendirmişti. Bu maliyetin ne olduğunu bilerek karar aldılar.
*Siyasetçiler, aklına eseni yapan kişiler olmamalı. Partilerin gerçek patronu seçmenler ve örgütlerdir. Onların ne dediğine bakmak lazım. Bir süre sonra örgütlerden istifalar görebilir.
*Esas olarak seçmenden kopmalar yaşandığında onu ikame edemiyorsunuz. Yeni yönetici bulursunuz ama seçmenin yerini dolduramazsınız.
‘Mantıkla açıklanamaz’
Uslu, ‘birinci parti’ olacağız açıklamalarına rağmen Akşener’in CHP’li İmamoğlu ve Yavaş’ı işaret etmesindeki çelişkiye işaret etti:
Bu davranış son bir yıl sürekli beyan edilenlerden sonra açıklanabilir bir şey değil. Bu hamleyi ‘ulvi bir gaye’ arkasına gizlemeye çalışıyorlar ama bu ‘U dönüşü’nü açıklamak zor.
Şu olsaydı anlamı olurdu: ”Biz Kılıçdaroğlu’nun adaylığının doğru olmadığını düşünüyoruz, bizim adayımız şu kişisi, altılı masayı bizim adayımızı desteklemeye davet ediyoruz…’‘ Fakat öyle de değil. “Ben aday olmuyorum, partimizden aday olacak da yok.” Biz milletin arasındaydık diyorlar.
Söylediklerine göre milletin iradesi İmamoğlu ya da Yavaş’mış. Biz birinci parti olacağız diyorsunuz, ben başbakan olacağım diyorsunuz ama sonra da İmamoğlu ya da Yavaş’tan birisi aday olsun diyorsunuz. Demek ki siz milletin teveccühünü almamış bir partisiniz. Bu mantıkla açıklanamaz.
Bu hamle kurumsal amaçla ya da İYİ Parti’nin kongreden beri gelen iç sorunları nedeniyledir. Benim gördüğüm İYİ Parti bu sorunları çözemedi.