Millet ittifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ arasında imzalanan protokolün öne çıkan en dikkat çeken başlığı kayyım uygulamaları oldu. Diken, uygulamaların devam edileceği belirtilen metin ile millet ittifakının ortak politikalar mutabakat metni arasında farklılıkları ve mevcut uygulamaları karşılaştırdı.
Özdağ ve Kılıçdaroğlu arasında imzalanan mutabakat metninde “Terörle mücadele çerçevesinde, terörle bağlantısı hukuki kanıtlarla sabit olan mahalli idare yöneticileri yerine devlet görevlileri ataması uygulamasına yargı kararı çerçevesinde devam edilecektir” ifadelerine yer verildi. Metinde yer alan bu ifadeleri mevcut uygulamaların devam edeceği ve özellikle HDP’li belediyelere yönelik uygulamaların bugünkü gibi devam edeceği biçiminde yorumlayanlar oldu. Ancak mevcut uygulamayla millet ittifakının vaatleri ve Özdağ-Kılıçdaroğlu protokolü arasında farklılıklar var.
Mevcut uygulama nasıl?
İlk kayyım uygulamaları OHAL’de yayınlanan 674 sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) kapsamında gerçekleştirildi. 11 Eylül 2016’da içişleri bakanlığından yapılan açıklamada ikisi il, 28 belediyeye kayyım atandığı duyuruldu.
Görevden alınan belediye başkanları hakkında yürütülen soruşturmalar atamalara gerekçe gösterilirken, kesinleşmiş bir mahkeme kararına atıfta bulunulmadı.
Soylu’nun gerekçesi ‘Erdoğan’ın rahatsız olması’
Bu uygulama sonraki yıllarda da devam etti ve atamalarda kesinleşmiş yargı kararları aranmadı. Öyle ki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sürecin nasıl işlediğini şu cümleler ile anlatmıştı:
“Cumhurbaşkanımız beni çağırdı. Süleyman, ben bu Güneydoğu’daki HDP’nin, PKK’nın belediyelerinden rahatsızım. Çünkü bunlar çocukları alıp dağa götürüyorlar. Devletin vergilerini PKK’ya gönderiyorlar. Onlar da kurşun olarak bizim Mehmetçiğimize dönüyor. Bunları derhal görevden alacaksın dedi. İki gün geçti, hepsini görevden aldık.”
674 sayılı KHK da Soylu’nun dile getirdiklerini haklı çıkaracak nitelikte ifadelere yer veriyor:
“393 sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 9- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık suçları kapsamında haklarında yürütülen soruşturma veya kovuşturma nedeniyle görevden uzaklaştırılan belediye başkanı, başkan vekili ve meclis üyelerinin yerine 45’inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre işlem yapılmış olsa bile on beş gün içerisinde 46’ncı maddedeki yetkili makamlarca 45 inci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen usule göre görevlendirme yapılır.”
Millet İttifakı ne diyor?
İttifakın açıkladığı ortak politikalar mutabakat metninde, “Seçimle gelenin seçimle gitmesini güvence altına alacak, yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını yok sayan kayyım uygulamalarına son vereceğiz” deniyor.
İttifak, görevden almaların yaşanması halindeyse yapılacakları “Seçilme yeterliliğini kaybeden ya da görevden uzaklaştırılan belediye başkanının yerine gelecek kişinin belediye meclisi tarafından seçilmesini sağlayacağız” ifadeleri ile anlatıyor.
Mevcut uygulamadaysa görevden alınan belediye başkanlarının yerine kamu görevlileri seçimlere kadar görev yapıyor. Belediye meclisleri toplantı yapamazken, tüm kararlar belediye başkanlığını getirilen kayyım tarafından alınıyor.
Mutabakat metninde ‘görevden alma’
İttifakın mutabakat metninde görevden almanın nasıl yapılacağıysa şu cümleler ile tanımlanıyor:
“Seçilmiş yöneticilerin görevlerine bir yargı kararı olmadıkça son verilememesini güvence altına alacağız.
Görev suçları sebebiyle hakkında soruşturma başlatılan yerel yöneticilerin geçici olarak görevden uzaklaştırılmalarını da ancak yargı kararı ile mümkün kılacağız.”
Özdağ’la protokolde ‘kayyım’
Özdağ ve Kılıçdaroğlu arasında imzalanan protokol de benzer biçimde görevden almaların yargı kararı ile olacağına vurgu yapıyor: “Terörle mücadele çerçevesinde, terörle bağlantısı hukuki kanıtlarla sabit olan mahalli idare yöneticileri yerine devlet görevlileri ataması uygulamasına yargı kararı çerçevesinde devam edilecektir. Terörle müzakere değil, mücadele edilecektir.”
KAYNAK: DİKEN