1.200 avukat savunmayı üstlenmek amacıyla yetki belgesi sundu. 10’u aşkın hukuk kurumu ve 10 baro başkanı da davayı takip katılım sağlamak için Ankara’da.
Avrupa Parlamentosu başta olmak üzere çok sayıda Avrupalı heyet de davayı izlemek üzere geldi.
30’dan fazla ülkede, HDP ile dayanışma ve Kobani’yi sahiplenmeye yönelik eylem ve etkinlikler organize edilecek.
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, duruşma öncesinde bir basın açıklaması yaptı.
Sancar, Kobani Davası’nın iktidarın “intikam” davası olduğunu savundu:
“Kobani davası, bir siyasi kumpas davasıdır. Türkiye’deki barış arayışını, özgürlük özlemini ve demokrasi umudunu bitirme arayışıdır. Biz de özgürlük için, demokrasi için, hakikat için direnmeye devam edeceğiz.
“Bu bir siyasi intikam davasıdır aynı zamanda. 2014 yılında IŞİD’in Kobani’de yenilmesinin sonuçlarını hazmedememiş bir iktidarın öfkesinin ürünü olan bir davadır. HDP’nin bu iktidara yaşattığı yenilgilerin yarattığı öfkenin ürünü olan bir intikam davasıdır. Bunu hep birlikte boşa çıkaracağız.”
Avukatlar salona alınmadı
Davaya katılım sağlamak için gelen avukatların çoğu salona alınmadı. Avukatlar adına duruşma salonu kapısında açıklama yapan Diyarbakır eski baro başkanı Mehmet Emin Aktar, mahkemenin iddianamenin kabul kararının okunduğunu belirterek yoklama yapmaksızın kimlik tespiti yaptığını söyledi:
“Kimin müdavisi var, kimin yok bilmeksizin, bunu yapmaya çalıştılar. Biz bu hukuksuzluğa ortak olmamak adına içerideki meslektaşlarımızla dışarı çıktık. Bu giderilmediği sürece bu davada savunma görevi üstlenen avukatların tümü, salona alınmadığı sürece biz savunma yapmayacağız. Avukatların bağımsızca ve özgürce savunma yaratacağı koşullar yapılmadığı sürece, biz de savunma vermeyeceğiz.”
Avukatların salona alınmaması üzerine SEBGİS’le bağlanan Alp Altınörs, Ayla Akat, Ayşe Yağcı, Berfin Özge Köse, Gülfer Akkaya, Emine Ayna, Beyza üstün, savunma hakkının gasp edildiğini söyleyerek mahkeme başkanının kimlik tespitine ilişkin sorularını yanıtsız bıraktı ve avukatları olmadan konuşmak istemediklerini söylediler.
“Hukuk hepimizi bağlar”
Figen Yüksekdağ ise, “Savunma hakkına riayet edilmemesi yoluyla bu davanın nasıl bir rol oynadığı ve oynayacağının işaretleri gösterildi” dedi.
Mahkeme salonunda davaya katılan Sebahat Tuncel ise, “İyi niyetle gitmez bu iş, hukukla gider. Hukuk hepimizi bağlar. Siz kendi hukukunuza uymuyorsunuz. Benim avukatlarımın burada olması gerekiyor” dedi.
Hem Yüksekdağ hem de Tuncel’in mikrofonlarının kapatılması üzerine sanıklar mahkemeye sırtını dönerek bu durumu alkışlarla protesto etti.
Selahattin Demirtaş ise “Susmaya değil, konuşmaya, yargılanmaya değil, yargılamaya geldik” dedi:
“Avukatların sayısı belliydi. Her bir sanık için 3 avukat olsa 100’den fazla avukat olacaktı. Mahkeme salonunun kalabalık olacağı önceden belliydi. Bu sorunu çözebilirdiniz. Gerçekten yargılamanın devam etmesini istiyorsanız ara verip bu sorunu çözebilirsiniz. Bilgilerimizi tabii ki mahkemeye vereceğiz. Sormak istediğiniz her türlü soruyu sorabilirsiniz, biz de savunmamızı yapacağız. Yıllardır yargılama yapıyorsunuz. Bizi onlarla karıştırmayın. Sesinizi yükseltmeyin. Karşınızda çocuk yok. Türkiye’nin üçüncü büyük partisinin meclis grubunun eş başkanları karşınızda. Her ne kadar sanık sandalyesinde otursak da halkın iradesini temsil ediyoruz.”
HDP eski milletvekili Gülser Yıldırım da duruşmada Kürtçe konuştu ve hukuk namına bir şey göremediğini söyledi. Mahkemenin talimatla kurulduğunu savundu ve sorulara cevap vermedi.
Günay Kubilay, Mesut Bağcık, İbrahim Binici, İsmail Şengül, Nazmi Gür, Sırrı Süreyya Önder avukatları olmadan konuşmayacaklarını tekrarladılar.
Bunun üzerine sabah salona alınmayan avukatlar dahil tüm avukatlar salona alındı.
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – HATİCE KAMER