İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında verilen hapis ve siyasi yasak kararını hatırlatarak iktidara seslendi; “Ben bu kötü uygulamaları yapanları bir kez daha uyarıyorum, sonucu belli bir yolda yaptığınız bu yanlışlarla bir çıkmaz sokağa girmek üzeresiniz. Mertlikten yiğitlikten nasibini almamış bu yöntemleri derhal bırakmalısınız. Elinizi yargıdan derhal çekin. Yargıyı bağımsız bırakın. Derdinizi sandıkta halledecek kadar cesaretiniz varsa çıkın sandıkta mücadelenizi verin, hukuksuz davranışlarla değil” dedi. İmamoğlu, “İstanbul’a göz koyma meselesi tarihi bir meseledir. İstanbul’ya oynama meselesi türkiye demokrasisi adına tarihi bir meseledir” diye konuştu.
İmamoğlu, Kabataş-Mecidiyeköy – Mahmutbey Metrosu Fulya ve Yıldız istasyonları açılış töreninde konuştu. “Anladık ki bu arkadaşların seçimden önce de halkın önünde bir şamar yemesi lazım. O da hizmet şamarı olacak” diyen İmamoğlu sözlerini devamında şunları kaydetti:
“Başından beri metro yatırımlarına özel bir önem veriyoruz. Bu alanda da gerçekten tarihi bir başarı dönemine imza atıyoruz. Bununla ne kadar gurur duysak az. Emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum. Metro konusunda sağlıklı bir planlama ve yöntemle yatırım yapmayan ve İstanbullular için dürüst bir şekilde, tabiri caizse parasını bu yönde sağlıklı bir şekilde harcamayan İstanbulluların gönlünü kazanamaz. Bizden önceki süreçte 25 yıllık zaman diliminde yılda 15 km üretme kapasitesine sahip olsalardı bugün İstanbul bambaşka bir konumda olurdu. Ama neyi öncelediğinize bakılıyor işte. O açıdan sağlıklı adımlar atılmadı ne yazık ki. Tabii bir anda değişik bir metotla geç kaldıklarını hissettiler. Bir anda birçok ihale yapıldı. Ama ne yazık ki bu ihalelerin birçoğu kâğıt üzerinde kaldı, projesi tamamlanmamıştı, finansmanı hiç düşünülmemişti. Bunun için biz duran, yapılmayan, unutulmuş 10 tane metro hakkını devraldık diye anlatıyoruz. İsraf düzeni nedeniyle açıkçası icraatı unutup sadece siyasi kavgaları, sadece partizanlık duygularını besledikleri bir dönem var ettikleri için işlerini ihmal ettiler. İstanbul’u yüzüstü bıraktılar. İBB içerisinde o tükenmişlik sendromuna göreve geldiğimiz an itibariyle son verdik. İsraftan arınmış bütçemizle, kesinlikle partizanlıktan uzak bir yönetim anlayışıyla İstanbullunun parasını yönettiğimizin farkın olan bir ahlaklı erdemli tutumla İstanbul’da metro üretimimize hem hız hem kalite kattık. Bizden önceki 25 yıl boyunca yıllık metro imalatının bugün itibariyle yıllık imalat açısından 2,5 katının da üstüne çıktık. Bugün biz yıllık üretim ortalaması olarak bu seviyeye ulaşmamızın dahi İstanbul’un kaybettiği yılları telafi etmeyeceğini de biliyoruz. Ama bunun özellikle önünde duran engelin ne yazık ki bizim burada iş yapma becerimizi destekleyeceğine, İstanbul’un bu önemli sorunun çözümünü birlikte nasıl yapabiliriz diye sürece bakacağına, bizim işimizi engellemeye, var olan kredimizi bir buçuk yılda bir tek imzayı bile esirgeyerek geciktirmesine dönük bir süreç işleten hükümetle karşı karşıyayız. O bakımdan bizim başarımızın bir önemi de bütün bu olumsuzluklara rağmen üst seviyede bir performansla nasıl bir yol yürüdüğümüzü ve başarılı olduğumuzu belirtmek isterim.
Kesinlikle şunu bilmenizi isterim; bugün eğer bu başarımız bu performansımız bütün engellemelere rağmen iş üretme becerimiz olmasaydı kesinlikle bu acayip soruşturmalar ve bu acayip kavramlarla karşı karşıya kalmazdık. Onların aslında tek derdi bu işleri bu kadar kısa zamanda nasıl başardılar, onları tetikleyen ve bize saldırmalarını sağlayan tek ana duygu bu. Biz eğer metro başta olmak üzere İstanbul’u yönetmekte başarısız olsaydık bu kadar aceleci, bu kadar agresyonu yüksek bir süreci önümüze koymazlardı. Benim görevimin bitimine 14 ay gibi bir zaman dilimi kaldı. Biraz daha bekleyip yerel seçimlerde çok çalışarak bizi belki yenilgiye uğratma konusunda erdemli bir süreci otaya koyup yönetime gelmeyi düşünebilirlerdi. Böylece kendi seçmenlerinden açıkçası bu kadar da olmaz bu kadar seviyesi düşük bir biçimde uğraşıya imza atmamış, ben daha net ifade edeyim kendilerini rezil etmemiş olurlardı. Ama aceleleri var mecburiyetleri var. Açıkçası şunu görüyorlar yerel seçimlerden önce İBB’nin yönetimini ele geçiremezlerse İstanbullunun bir daha o görevi onlara vermeyeceğini bugünden görüyorlar. Onun için sandıkta yenemeyecekleri bu anlayışı bu süreci başka türlü nasıl alt ederiz, nasıl ortadan kaldırırız bakış açısıyla hareket ediyorlar. Ne yapıp ne edip yerel seçimlerden önceibb’yi ele geçirme çabası içerisindeler. İBB’ni beni yasaklı hale getirip meydanı boşaltmak, kendileri çalış bir nevi kendileri oynama çabası içerisindeler. Tabii bu operasyonu 2023 seçimlerinin öncesine de çekerek kaybedecekleri genel seçimin de sonucunu kendi lehlerine evirme çevirme çabası içerisindeler. İBB’yi kendi şahsi mülkleri gibi gördükleri bu şehre ne yazık ki aynı o şekilde davrandıkları için kaybetmeyi kabullenmediler, kabullenemiyorlar. Karşılarında engel olarak bu sürecin başarısını görüyorlar. Bir şeyi unutuyorlar işin odağına beni oturtsalar da aslında karşılarına aldıkları bu İstanbul’un 16 milyon insanıdır. Hatta ülkemizin demokrasiye inanmış 85 milyon insanıdır. Milli iradenin gasp edilmesini asla kabullenmeyen vatandaşlardır karşılarındaki.
Ben bu kötü uygulamaları yapanları bir kez daha uyarıyorum, sonucu belli bir yolda yaptığınız bu yanlışlarla bir çıkmaz sokağa girmek üzeresiniz. Mertlikten yiğitlikten nasibini almamış bu yöntemleri derhal bırakmalısınız. Elinizi yargıdan derhal çekin. Yargıyı bağımsız bırakın. Derdinizi sandıkta halledecek kadar cesaretiniz varsa çıkın sandıkta mücadelenizi verin, hukuksuz davranışlarla değil.
İstanbul’a göz koyma meselesi tarihi bir meseledir. İstanbul’ya oynama meselesi türkiye demokrasisi adına tarihi bir meseledir. Bugün yaptıkları müdahaleler, çabalar, biz biliyoruz ki önümüzdeki seçimde, Türkiye’deki değişim sürecinde, on milyonlarca fark yemelerine sebep olacak. O bakımdan bizi sakın yıldırmaya kalkmasınlar.”