Afrîn’in 20 Ocak 2018’de Türkiye’nin kontrolü altına girmesinin üzerinden üç sene geçmesiyle ilgili olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) bir açıklama yayımladı. Açıklamada AKP’nin Afrin’i suç örgütleri için ‘en güvenli bölge’ haline getirdiğini ifade edildi.
Açıklamada şunlar denildi;
“Suriye halkları için en güvenli bölge olan Afrîn, 20 Ocak 2018 tarihi itibarıyla AKP iktidarı eliyle suç örgütleri için en güvenli bölge haline gelmiştir. Uluslararası hukuka da aykırı olan ve Afrîn’i yerleşik halkından ve tarihinden koparmaya çalışan bu işgal ve ilhak, halklar için acı ve yıkımdan başka bir şey getirmemiştir. Kürt düşmanlığıyla şekillenen bu işgal planı sadece Afrîn’de değil, aynı zamanda Serêkanî (Resulayn) ile Grê Spî’de de (Tel Abyad) uygulanmaktadır. Etnik temizlik ve nüfus mühendisliği ile sınır boyundaki yüz binlerce Kürdü yurdundan edip, selefi ideolojiye biat edenleri yerleştiren iktidar, bu suç örgütlerinin yağma, tecavüz, katliamlarına göz yumarak ortak olmaya devam etmektedir. Afrîn ile başlayan işgal ve ilhak saldırısı sonucu insanlığın ortak mirası olan tarihsel ve kültürel değerler de tahrip edilerek talan edilmiştir. Zeytinlikler başta olmak üzere Afrîn’in ekonomik değerleri yağmalanmıştır.
Afrîn başta olmak üzere Suriye’deki Kürt kentlerini işgal ettikten sonra Türkiye’den kaymakamların atanması, kentlerin idari olarak Türkiye’ye bağlanması, PTT ve üniversite gibi devlete bağlı kurumların bu bölgelerde açılarak ilhak planını kalıcılaştırmayı amaçlamaktadır. Kürtçe tabelaların sökülüp yerine Türkçe tabelaların asılması, Kürt değerlerine dair sembol ve izlerin silinmeye çalışılması, eğitim müfredatının ve dilinin Türkçeleştirilmesi gibi uygulamalar da asimilasyoncu zihniyeti açıkça göstermektedir.
AKP-MHP iktidarı, başta Afrîn olmak üzere Suriye ve tüm Ortadoğu’da savaşı körükleyen yayılmacı politikalardan bir an önce vazgeçmelidir. Kürt düşmanlığının hiç kimseye faydası yoktur. Kürtler ile savaşmak yerine; eşitlik, adalet, özgürlük ve barışa dayalı bir coğrafyanın inşa edilmesi için sorumluluk alınmalıdır. 3’üncü yıldönümü vesilesi ile Türkiye ve uluslararası demokratik kamuoyunu, Afrîn ve diğer bölgelerde devam eden işgale, işlenen cinayetlere ve bütün savaş suçlarına karşı bir kez daha ses yükseltmeye, tavır almaya çağırıyoruz.”