Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Çılgın Projem” dediği Kanal İstanbul projesi tartışmaları sürüyor.
Muhalefetin tepki gösterdiği projeyle ilgili yeni bir gelişme yaşandı.
Erdoğan, 20 Mart gecesi Resmi Gazete’de yayınladığı kararnamelerle Türkiye’nin gündemini değiştirdi.
Erdoğan’ın hamleleri İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ve Naci Ağbal’ın Merkez Bankası başkanlığından azliyle sınırlı değildi.
‘Yap-İşlet-Devret’ diye bilenen kanuna geçici bir madde eklendi. Söz konusu ekleme Erdoğan’ın ‘çılgın projesi’ Kanal İstanbul’a devlet garantisi olarak yorumlandı.
Ancak söz konusu ek maddeyle sağlanan devlet garantisi, Kanal İstanbul değil, Kanal İstanbul’a çıkan 8 milyar 239 milyonluk bir yol için.
Bugün yayınlanan Resmi Gazete ile Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanuna geçici madde eklenerek Kanal İstanbul’a devlet garantisi verilmiş oldu. https://t.co/UViH3MvzCg pic.twitter.com/W5xL4XNve3
— Cevahir Efe Akçelik (@cevahirakcelik) March 20, 2021
Resmi Gazete’deki düzenlemeye ilk olarak Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik dikkat çekmişti.
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen, Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Akif Burak Atlar ve CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, düzenlemeyi Diken’e yorumladı.
“Bu madde aslında Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 15 Mart’tan sonra yapılmış ve sözleşmesi imzalanmamış ihalelerini kapsıyor. Burada iki tane ihale var” diyen Karabat, şöyle devam etti:
“Biri Denizli-Aydın otoyolu, diğeri ise Kuzey Marmara otoyolu bağlantı yollarını da içeren Başakşehir-Nakkaş otoyolu. Ancak Denizli-Aydın otoyolunun sözleşmesi imzalanmış.
Başakşehir-Nakkaş otoyolu kalıyor. Burası Kanal İstanbul üzerinden geçen bir yol. 8 milyar 239 milyonluk bir ihale ve aslında Kanal İstanbul’un tamamlanması için önemli yollardan biri. Döviz bazlı devlet garantili yapılan yoldan vatandaş geçiş yaparken para ödeyecek.
Kanal İstanbul’a devlet garantisini bu kanun maddesiyle sağlamadılar. Fakat bu yöntemi bir çıkış olarak gördüklerinin bir işaret fişeğidir bu. Yarın ihale alacak diğer firmalara da aynı yöntemin uygulanması kaçınılmaz olacaktır. Bu yol açılmıştır.”
Köymen ise şunları söyledi:
“Kanal İstanbul’u biz sadece bir emlak projesi olarak görüyoruz ancak öyle değil. Eğer kanal açılırsa, yapılması gereken köprüler, deplase edilmesi gereken altyapı hizmetleri var. Çünkü ortadan yarıp geçtiği için iki ayrı yaka oluşturulacak. Dolayısıyla her iki yaka arasında devam etmesi gereken bütün altyapı hizmetlerinin de yeniden yapılması gerekiyor.
Devlet garantisi aslında bir koruma zırhı anlamına da geliyor. Doğrudan doğruya ‘devletin projesi’ haline gelmeye başlıyor. Bu yüzden karşı çıkmak ‘devlet projelerine karşı çıkmak’ gibi de algılatılabilir bu kadar antidemokratik bir ortamda. Muhalefetin de bu konuda önünü kesebilmek için bunu kullanabilirler.
Ancak en önemlisi bu projeye kaynak aktarılacağı anlamına gelir. Ancak kaynak yok zaten. Bizi en çok ilgilendiren kısmı burası.
Bir yönetim krizi yaşanıyor. Bunun her ayyuka çıktığı dönemde mega projelerle, topluma yapılan baskılarla ya da toplumun sinir uçlarıyla oynayarak doğrudan doğruya bir tahakküm kurma gibi bir süreç de var. Bu iktidar siyaseten her güç kaybettiğinde kaotik durumlardan beklendi. 15 Mart’tan sonra yapılacak bütün mega projelere devlet garantisi verebilir. Çünkü yatırımcı ve güven ortamı yok. “