Edirne F Tipi Cezaevi’nde 6 yıldır tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel başkanı Selahattin Demirtaş, 2023 seçimlerine ilişkin olarak kaleme aldığı yazısında, “oy için dinin kullanıldığı” eleştirisini yaparak, “Ben, Müslüman halkımızın, adaletten yana olacağına, bu zulüm düzenini değiştireceğine, kapısına gelen din tüccarlarına, ‘burada satılık oy yok!’ diyeceğine yürekten inanıyorum” yorumunu yaptı.
Demirtaş, Serbestiyet için kaleme aldığı yazısında, “Yıllardır sizi açlığa, yoksulluğa mahkûm edenler, seçim yaklaştığında EYT ile, 3600 ek göstergeyle, ucuz kredi ve teşviklerle, imar affıyla oyunuzu satın almaya çalışıyorlar. Olur da seçimi bu yöntemle kazanırlarsa kaşıkla verdiklerini kepçeyle geri alacaklar” ifadesini kullandı.
Demirtaş’ın “Satılık oy var mı?” başlıklı yazısı şöyle:
“Soru rahatsız edici, değil mi? Biri gelip size açıktan, ‘Oyunuz satılık mı? Alıcıyım’ diye sorsa dehşete düşersiniz değil mi? Bunu iradenize yapılmış ağır bir saldırı, hakaret olarak algılarsınız haklı olarak. Çünkü oyunuzu isteyenler bunun karşılığında ancak meşru, ahlaki, hukuki vaatlerde bulunabilirler. Tersini düşünmek bile onuru, haysiyeti, şerefi olan herkesi rahatsız eder.
Fakat gelin görün ki, bazı kurnaz siyasetçiler, oy satın alma teklifini açıkça yapmak yerine bunu dolaylı şekilde teklif ederler ve ne yazık ki bazıları da bunu bile bile kabul ederler. Alışveriş açıkça yapılmadığı sürece taraflar bunu ahlaki bir problem olarak görmezler.
İşte bu seçim sürecinde bir kısım siyasetçiler koltuklarını korumak uğruna bu alışverişi çok daha pervasızca yapıyorlar, yapacaklar.
Yolsuzluk, rüşvet, kayırmacılık, adaletsizlik gün yüzüne çıkmış, zulüm olağanlaşmış, mafya devlete, devlet mafyaya dönüşmüş fakat dindaşlık adı altında bir kesim tüm bu rezilliklere gözünü, kulağını, vicdanını kapatarak, kendi kişisel çıkarı dışında hiçbir şeyi önemsemeyerek iradesini teslim etmeyi kabullenebiliyor.
“Ahlak pazarlayan sülükler, sahte göz yaşı döken keneler”
Lafı iç dolandırmayalım. Tarikat, cemaat, vakıf, dernek, gazeteci, işveren, akademisyen, ihaleci gibi adlar altında bu soygun düzeninden payını alanlardan söz ediyorum. Soygundan kendi paylarına düşenle aldıkları lüks ciplerle cuma namazına gidip akşamları da televizyonda, sosyal medyada millete ahlak pazarlayan sülüklerden söz ediyorum.
Üç beş maaşla, bol bol kaptıkları ballı ihalelerle, iş görme karşılığında aldıkları rüşvetlerle haram servetin içinde zevk u sefayı yaşayıp yoksulları dinle kandıranlardan söz ediyorum.
Havuzlu lüks villalarında gizli alemler yapıp cemaat sohbetlerindeki vaazlarda sahte göz yaşı döken kenelerden söz ediyorum.
Fakir fukaranın çocuğunu işsiz bırakıp ekmeğe muhtaç ederken kendi tarikatının müritlerini devlet kademelerine dolduran din tüccarlarından söz ediyorum.
Hadi bunlar haram kazanç karşılığında oylarını satacak kadar alçalıyorlar, tüm halkın da kendileri gibi olduğuna nasıl inanabiliyorlar?
Benim bildiğim İslam ehli, benim bildiğim Peygamber sevdalıları, aç kalır ama onurunu satmaz, pazarda limon satarak geçinir ama oyunu satmaz.
Hak ile batılın bu kadar iç içe geçtiği bir dönemde en büyük sorumluluk yine dürüst Müslümanlara düşüyor. Ben, Müslüman halkımızın, adaletten yana olacağına, bu zulüm düzenini değiştireceğine, kapısına gelen din tüccarlarına, ‘burada satılık oy yok!’ diyeceğine yürekten inanıyorum.
“Yaptıkları hak teslimi değil, oy satın alma girişimi”
Tabii bir de doğrudan cebinize para doldurarak oyunuzu satın alma yöntemi var. Yıllardır sizi açlığa, yoksulluğa mahkûm edenler, seçim yaklaştığında EYT ile, 3600 ek göstergeyle, ucuz kredi ve teşviklerle, imar affıyla oyunuzu satın almaya çalışıyorlar. Olur da seçimi bu yöntemle kazanırlarsa kaşıkla verdiklerini kepçeyle geri alacaklar.
Aslında yaptıkları hak teslimi değil, oy satın alma girişimidir. Elbette hakkınız olanı alın, cebinize de koyun, helali hoş olsun. Bunlar iktidarın lütfu, sadakası değildir, ananızın sütü gibi helal hakkınızdır. Ama bu ‘rüşvet’ girişimine karşı hepiniz mutlaka, ‘bende satılık oy yok!’ deyin.”