Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak” sözlerinin ardından başlayan tartışmaya ilişkin olarak, “Geçmişte çarpık da olsa uygulanan parlamenter sistemde dahi Bakanlar Kurulu kararlarına bütün bakanlar imza atarlardı ve imzalar tamamlanmamışsa Bakanlar Kurulu kararı yürürlüğe giremezdi” açıklamasını yaptı.
HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca’nın “Cumhurbaşkanı içeriden veya dışarıdan olsun, genel başkanlar her stratejik kararda imza yetkisine sahip olacak.” şeklinde bir ifadeniz oldu. Altılı masadaki parti genel başkanlarının anketlerin öngördüğü şekilde oy almaları ihtimalinde %51’in oyunu alarak cumhurbaşkanı olmuş kişiyle eşit söz hakkına sahip olmaları, vesayet olarak değerlendiriliyor. Bu eleştiriye cevabınız nedir?” sorusuna Davutoğlu, “Bu konuda söylediklerim çok açık aslında. Geçiş sürecinde genel başkanlar yürütme mekanizmasının içinde etkin bir şekilde yer alacaklar ve karar alma ve imza süreçlerinde yetki sahibi olacaklardır. Buradan bir vesayet çıkaranlar zihnen tek kişinin tek akılla tüm yetkiye sahip olduğu Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi mantığına zihnen teslim olanlardır.” yanıtını verdi.
Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçmişte çarpık da olsa uygulanan parlamenter sistemde dahi Bakanlar Kurulu kararlarına bütün bakanlar imza atarlardı ve imzalar tamamlanmamışsa Bakanlar Kurulu kararı yürürlüğe giremezdi. Ayrıca üçlü kararnameler de vardı. Koalisyon hükümetlerinde de durum buydu. Bu durumda bakanlar başbakana vesayet mi kurmuş oluyordu?”
“Ayrıca tek başına tüm yetkiyi kullanmak isteyen bir aday kimseye ihtiyaç hissetmeden tek başına seçime girer ve yetkileri kullanır. Ama altı genel başkanın onayı ve desteği ile seçime giren bir aday, genel başkanların yürütme erkinin kullanımında etkin konuma sahip olmalarını da kabul etmiş demektir.”
“Genel başkanların yürütmede etkin rol almaları seçim sonrasında Cumhurbaşkanı-TBMM ilişkileri açısından da önemlidir.. Burada bir vesayet ilişkisi değil ortak akıl-ortak sorumluluk anlayışı vardır.”