Pazar günü yapılan seçimlerde resmi olmayan sonuçlara göre Cumhur İttifakı 322 milletvekiliyle Meclis’te çoğunluğu sağladı. AKP 267, MHP 50, YRP 5 milletvekili çıkardı.
TBMM, Parlamenter Sistem’de kanun yapma yetkisini elinde bulunduruyordu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde ise Cumhurbaşkanı da doğrudan Anayasa’dan aldığı yetkiye dayanarak kanun hükmünde kararname yayımlayabiliyor.
Peki cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci turda Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa, siyasi sistem kilitlenir mi? Bu ihtimal seçmen davranışını etkiler mi? Millet İttifakı’nın Kılıçdaroğlu için oy istemesi zorlaşır mı?
‘Sistem cumhurbaşkanına aşırı yetki veriyor’
BBC Türkçe’ye konuşan Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Emre Erdoğan, meclis çoğunluğunun ve cumhurbaşkanının farklı ittifaklardan olması durumunda büyük bir siyasi çıkmaz yaşanmayacağını söylüyor:
“Normal bir Parlamenter Sistem değil bu. Öyle olsa çok zor olurdu. Bunu gördük daha önce. Parlamenter Sistem’de cumhurbaşkanıyla başbakan ayrı partilerden olunca kavga çıkıyor, hep öyle oldu. Ama şimdi Parlamento’nun gücü sınırlı” diyor.
Prof. Dr. Emre Erdoğan şu anki sistemin cumhurbaşkanına aşırı yetki veren bir sistem olduğunu belirterek ekliyor:
“Bakanları cumhurbaşkanı doğrudan seçiyor, güvensizlik oyu yok. Bazı yasaları engelleyebiliyor, kanun hükmünde kararnameyle önüne geçmek mümkün. Bütçeyi reddedebilir ama uzatılır. Yani ABD’deki gibi bir kitlenme olmuyor. Dolayısıyla parlamentonun ne kadar engelleyebileceğinden emin değilim. Yani parlamento olmadan da bu ülke yönetilebiliyor, zaten amaç bu”.
Emre Erdoğan, bu durumda çok sembolik krizler çıkabileceğini, kritik bazı konularda ters yöne kararlar alınabileceğini belirtiyor. “Meclis içindeki partilerin de ayrılacağını var sayıyorum. Bu kez 360’a yaklaşabilir Cumhur İttifakı. Bazı değişiklikleri zorlayabilir. Ama Anayasal tasarı ‘Bu iş cumhurbaşkanında biter’ diyor” ifadelerini kullanıyor.
Seçmenler nasıl tepki verecek?
BBC Türkçe’ye konuşan siyaset bilimci Prof. Ali Çarkoğlu ise Sinan Oğan’ın ya da Recep Tayyip Erdoğan’ın seçmenlerinden ciddi bir grubun Kılıçdaroğlu’na yönelmesini beklemiyor.
“Sinan Oğan’ın seçmenleri, isteseler kaybedeceği dünden belli olan bir adaya oy vermek yerine Kılıçdaroğlu’na oy verirdi zaten. İkinci turda hem o oyları alıp hem de kendi seçmenlerini tutması lazım Kılıçdaroğlu’nun” diyen Çarkoğlu, Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimalinin düşük olduğu görüşünde:
Çarkoğlu, “Abartı bir beklenti temelinde oluşan büyük bir hayal kırıklığı var. Pek çok kişi ilk turda Kılıçdaroğlu’nun alacağına inanmıştı. Ancak memleket gerçeğini yeniden düşünmek gerekiyor” diyor.
Emre Erdoğan ise Sinan Oğan’ın seçmenlerinin kim olduğunun çok iyi bilinmediğini, bu konuda yapılmış çok büyük bir çalışma olmadığını belirtiyor.
“İdeolojik olarak, yaş olarak, siyasetin sağında mı solunda mı, kentte mi yaşıyor köyde mi bunların hiçbiri bilinmiyor. Burası bir boşluk. Muharrem İnce hakkında biraz daha fikrimiz vardı en azından” diyen Erdoğan, yine de bir takım varsayımların yapılabileceğini söylüyor.
Kendisi milliyetçi olduğu için milliyetçi seçmenin, ATA İttifakı’nın parçası olduğu için göçmen karşıtı kesimin ve Kürt meselesinde onunla benzer düşünenlerin Oğan’a oy vermiş olabileceğini belirten Erdoğan, bu nedenle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ikinci turda bir adım önde olabileceği kanısında.
Ancak Oğan’ın koalisyonlardan biriyle görüşüp anlaşsa bile bunun, seçmenlerini de oraya getireceği anlamına gelmediğini, bu seçmenlerle bir ilişki kurmuş olmadığını ekliyor:
“Bir kısmı geleneksel milliyetçi seçmen olabilir. Bir kısmının da reaksiyoner seçmen olma olasılığı çok yüksek. Çünkü onlar Muharrem İnce’deydi ve o çekilince, Oğan bu kesimi çekmiş olabilir. Kirli siyasetten bıkmış, yorulmuş daha çok İnce’de gördüğümüz seçmenler kaymış olabilir. MDP, HDP, AKP ya da CHP kendi seçmenlerini bir yere yönlendirebilir. Ama Sinan Oğan’ın gittiği yere 5 puan götürme garantisi yok”.
Emre Erdoğan, milliyetçi, Suriyeli ve Kürt karşıtı tabanın karşılığının aslında biraz Cumhur İttifakı olduğu ifade ediyor ancak bu tabanda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşıt olup Oğan’a oy verenler olduğunu belirtiyor. Millet İttifakı’nın ise HDP’den ötürü Oğan seçmenlerini çekmesinin biraz daha zor olabileceğini ekliyor.
“Açıkça HDP’yle ilişkileri sonlandırmasını istiyor. İlişki yok denilebilir, ama buna kimseyi ikna edemezler. İlişkiyi kestim diyebilirler ki bu da anti-HDP söylemine tahammül etmeyi gerektirir. Bir de cumhurbaşkanlığı yardımcılığı gibi bir talep var. Bu Kürt karşıtı bir unsuru kabineye sokmak demek. Bu Kürt oylarını kaçırabilir. Kürtler sandığa gitmezse zaten seçim biter”.
İttifaklar ikinci tura nasıl hazırlanacak?
Çarkoğlu, muhalefetin seçim sürecinde “inandırıcılığı olmayan bir kampanya yürüttüğünü ve ikinci turda bunun değişmesinin beklenebileceğini ancak seçim sonucunun doğru okunması gerektiğini” söylüyor:
“Masanın dağılması ve tekrar birleşmesi insanların kolay kolay sindirebilecekleri ufak sorunlar değil. Bunlar samimiyet olmadığı fikrini veriyor. İnanmış olsa insanlar hem İYİ Parti’nin oyu yüksek olurdu hem de Kılıçdaroğlu’nun aldığı oy yukarı çıkardı”.
“Millet İttifakı’nın esas gündemi demokrasi ve Kuvvetlendirilmiş Parlamenter Sistem’di. Masa bozulduktan sonra bu unutuldu. Ekonomi politikası ekiplerini, adalet bakanını ortaya koymadılar. Karşı tarafta Erdoğan ve bakanları var. Onları görüyor halk. Bunlar yapılmış olsa daha farklı olurmuş gibi geliyor.
“Kendi tabanı olmayan seçmene karşı hiç başarılı olamadılar. Bu kadar sürede yapılmayanların önümüzdeki 15 gün içerisinde yapılması daha zor görünüyor. Millet İttifakı’nın kampanya yürüteceği kesin ancak aynı heyecan olacak mı emin değilim.
“İttifak’ın birlik içerisinde devamını sağlamak da güç olabilir. Bunu bir başarı olarak paketlemek çok zor olacaktır. Bunu başarı olarak niteleseniz seçim akşamı balkon konuşmasını sizin yapmış olmanız lazımdı. Ama gerçekler var, 3-4 puan arkadayken de yapılamazdı.”
Emre Erdoğan ise “Millet İttifakı’nda gözle görülür bir bezginlik ve yorgunluk var. Bu seçmeni yine oraya götürebilecek bir enerji ve umudun geri gelmesi gerekli” diyor ve ekliyor:
“Herkes yüzde 49,5’u konuşuyor, 50’ye çok yakın. Bu Millet İttifakı seçmeninde bir kaçışa yol açabilir. Katılma oranı zaten yüzde 87, yani 90’ların üzerine çıkmadı. Dolayısıyla burada seçmeni harekete geçirmek gerekecek.
“Umut olduğunu, oy vermenin anlamlı olduğunu göstermek gerekecek. Umutsuzluk salgın gibidir. Umutsuzluk yayılır. ‘Oyumun bir etkisi olmayacak’ denilebilir. ‘Oyumun etkisi olabilir’i göstermek gerekiyor.
“Başkanlık Sistemi’nde kazanılacak şey çok büyük. Bunun gösterilmesi gerek. Parlamento’nun kaybedilmesi çok önemli değil. Ama son anda hangi enstrümanları üretebilecekler, hangi yollara başvuracaklar kolay değil. Hazır planların olması gerekiyor.”
KAYNAK: BBC TÜRKÇE – GÜNCE AKPAMUK