Avrupa genelinde cezaevi ve tutukluluk koşullarını incelemekle yükümlü Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT) 20-29 Eylül 2022 tarihlerinde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. CPT heyeti bu ziyaret sırasında İmralı F-tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde de incelemelerde bulundu. Bu ziyaret AİHM gündemindeki son Abdullah Öcalan davasının kaderini belirleyecek.
Heyet, İmralı ziyaretinde cezaevinde bulunan Abdullah Öcalan dahil dört mahpusa sunulan ortak faaliyetler ve mahpusların dış dünyayla temaslarına odaklandı. Bu konuda kendilerini dinledi, cezaevi yetkililerinden ve Ankara’dan bilgi aldı. Heyet Ankara’da İçişleri, Adalet ve Dışişleri bakanlıklarından yetkililerle görüştü.
“Öcalan görüşmeye çıkmadı” iddiası
Öcalan’ın avukatları, haber portalı Gazete Duvar‘a yaptığı açıklamada CPT’yi son İmralı’daki görüşmelerine ilişkin olarak bilgi vermemekle eleştirdi. Haberde, Öcalan’ın avukatlarından İbrahim Bilmez, “Sıradan bir hapishane ziyareti olsa anlaşılır bir prosedür. Ancak İmralı olağanüstü bir rejimle yönetiliyor. İmralı’da hukuk uygulanmıyor. İmralı’daki müvekkilimizden 20 aydır haber alamıyoruz” ifadelerini kullandı. Öcalan’ın avukatları ayrıca aldıkları duyuma göre Öcalan’ın görüşmeye de çıkmadığını dile getiriyor.
Ancak Strasbourg merkezli CPT, aslında çalışma koşulları gereği ziyaretlerinin içeriği hakkında bilgi vermiyor, verme yetkisine de sahip değil. Fakat DW Türkçe’nin edindiği bilgilere göre CPT yetkilileri, İmralı’ya son ziyaret sırasında “adadaki tüm mahpusların tutukluluk koşulları hakkında yerinde istişarelerde bulunulduğunu” belirtiyor. Görüşmelerinin ayrıntılarına ilişkin bilgi vermeyen yetkililer, Abdullah Öcalan’ın durumunun yakından takip edildiğini hatırlatmakla yetiniyor.
CPT bu ziyaretiyle ilgili raporunu önümüzdeki haftalarda hazırlayıp genel kurulunda kabul ettikten sonra tavsiyelerle birlikte Türk hükümetine iletecek. Türk hükümetinin görüşlerini iletmesiyle birlikte rapor nihai halini alacak. CPT’nin çalışma kuralları gereği raporun ne zaman yayımlanacağına ise Ankara karar verecek. Örnek vermek gerekirse, CPT’nin 28-29 Nisan 2016 tarihlerinde İmralı’ya düzenlediği rapor 20 Mart 2018’de yayımlanmıştı.
CTP’nin önceki Öcalan ziyaretlerinde neler yaşandı?
CPT, İmralı’yı Mart 1999’dan bu yana ziyaret ediyor, etme yetkisine sahip yegane uluslararası organ. CPT ziyaretleri sayesinde Öcalan’ın İmralı’daki tutukluluk koşulları iyileşmiş, bu durum raporlara da yansımıştı.
Öcalan’ı İmralı’da dört kez ziyaret eden CPT üyesi İsviçreli adli tıp uzmanı Jean-Pierre Restellini, 6 Kasım 2013 tarihinde Strasbourg’da bir grup gazeteciye yaptığı açıklamada, Öcalan’ın durumunu “dinamik” olarak tanımlayıp kendisinin “Kürt sorununa global çözüm için” düzenli olarak devletin üst düzey yetkilileriyle görüştüğünü söylemişti. “Bu durum bizleri de olup bitenler karşısında geri planda kalmaya mecbur kılıyor” ifadelerini kullanan Restellini, “Abdullah Öcalan, kendisi bana ‘Lütfen siz CPT olarak benim durumumla ilgilenmeyin, ben kendi durumumu Adalet Bakanlığı ile kendim konuşmayı tercih ederim’ dedi” şeklinde konuşmuştu.
İmralı hakkında hazırladığı raporlar, adaya 2013 yılından itibaren gerçekleştirilen ziyaretlerden bu yana büyük ölçüde mahpusların tutukluluk rejimi (özellikle sosyal aktiviteler) ve dış dünya ile temaslarına odaklanmaya başladı. CPT, bu konuda 2013 yılındaki ziyaretiyle ilgili olarak 2015 yılında yayımlanan raporunda “Abdullah Öcalan’ın tutukluluğunun maddi koşullarının önemli ölçüde iyileştiğini” belirtmiş, ancak tüm mahpuslara “hücre dışı aktivitelerin yanı sıra günlük açık hava egzersizi sırasında bir araya gelme izni verilmesini” istemişti. Raporda, Türk makamlarına “İmralı cezaevindeki tüm mahpusların akraba ve avukatlarından ziyaretçi alabilmesinin sağlanması” çağrısında da bulunuldu.
CPT 28-29 Nisan 2016 tarihlerinde İmralı’yı bir kez daha ziyaret etti. Bu ziyaretle ilgili raporda, bir kez daha adadaki mahpusların tutukluluğunun maddi koşullarının iyileştiği belirtilmekle birlikte “dış dünya ile temas durumunun daha da kötüleştiği” not edildi. Mahpusların avukatları ve yakınları ile görüştürülmediği, telefon görüşmesi yapmalarının tamamen yasaklandığı kaydedildi. Bu sorunların çözümlenmesi için Ankara’ya çağrıda bulunuldu. Mayıs 2019’da İmralı’yı yeniden ziyaret eden CPT’nin bulguları değişmedi. CPT’nin bu ziyaretle ilgili 5 Ağustos 2020 tarihinde yayımlanan raporunda, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından İmralı’daki mahpusların dış dünyayla temaslarının “tamamen kesildiği” not edildi. Bu durumun insan hakları alanında uluslarası standart ve enstrümanlara aykırı olduğu vurgulandı.
CPT raporları neden önemli?
CPT, üyeleri arasında Türkiye’nin de bulunduğu Avrupa Konseyi’nin bir organı. Avrupa genelinde tutukluluk ve cezaevi koşullarının denetimi ve iyileştirilmesi konusunda devletler için referans olma özelliğine sahip. Avrupa Konseyi üyesi devletlerin taraf olduğu bir Avrupa sözleşmesi temelinde çalışan CPT’nin hazırladığı raporlar ve tavsiyeler Avrupa Konseyi’nin diğer organları için de referans oluşturuyor.
Bu organlardan biri de AİHM. Abdullah Öcalan avukatları ve yakınlarıyla görüştürülmemesi ve dış dünyayla temasının tamamen kesilmiş olması konularını geçtiğimiz yıllarda AİHM gündemine taşıyarak Ankara’ya karşı yeni bir dava başvurusunda bulundu. AİHM tarafından 2019 yılında işleme koyularak görüş belirtmesi için Türk hükümetine iletildi. AİHM bu başvuruyla ilgili kararını büyük ölçüde CPT raporlarına ve tavsiyelerine dayanarak verecek. Strasbourg Mahkemesi, Abdullah Öcalan hakkında geçmişte verdiği kararlarda da CPT raporlarını referans almıştı.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – KAYHAN KARACA