Ankara’da iktidar ve muhalefetle görüşmeler yapan Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye Raportörü Nacho Sanchez-Amor, Türkiye’de yargının içinde bulunduğu durumu “korkunç” olarak niteledi. HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ve iş insanı Osman Kavala’nın tutukluluklarını eleştiren Amor, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen cezaya da tepki gösterdi.
Sanchez-Amor, “İmamoğlu da bir nevi siyasi rehine gibi düşünülebilir” dedi.
Amor, düzenlediği basın toplantısında, “Hiçbir zaman davanızda ne olacağını, mahkemede ne olacağını bilemiyorsunuz. Mesela İmamoğlu davasında hakimin değiştirilmesi gibi. Avukatlar da zor durumda. Bütün bunlar gerçekten çok endişe verici. Sadece hukuki çerçeve değil, kararların uygulanması da endişe verici. Bir davanın tam ortasında hakimin değiştirilmesi, hiçbir şekilde demokratik standarda uygun değildir” ifadelerini kullandı.
Sağlık durumu kötü olan çok sayıda kişinin cezaevinde olduğunu belirten Amor, “Aynı zamanda siyasi rehine olarak tanımlayabileceğimiz başka insanlar da cezaevinde. Kavala ve Demirtaş gibi. AİHM kararlarından sonra içinde bulundukları durum, açıklanamaz bir şey. Kaftancıoğlu ve aynı şekilde de İmamoğlu davası da. İmamoğlu da bir nevi siyasi rehine gibi düşünülebilir” diye konuştu.
The visit has taken place in a highly interesting moment ahead of a crucial year for #Turkish society. The raising profile of #Türkiye as a regional actor comes in total contrast with the continuous backsliding in #RuleofLaw and #HumanRights (2/2) pic.twitter.com/fFMfdMyxDX
— Nacho Sánchez Amor (@NachoSAmor) December 21, 2022
‘KAVALA VE DEMİRTAŞ KARARLARIYLA İLGİLİ DİRENÇ VAR’
Amor, AİHM kararlarını uygulama konusunda isteksizlik gösteren bazı ülkelerin bulunduğunu ve bununla ilgili bir ihlal prosedürü olduğunu da hatırlatarak, şunları söyledi:
“Biliyoruz ki Kavala ve Demirtaş davasından önce, bir davadan dolayı bu ihlal prosedürüne tabi olan tek ülke var, o da Azerbaycan. Azerbaycan daha sonrasında AİHM kararını uyguladı. Kavala ve Demirtaş kararlarıyla ilgili direnç görüyoruz. AİHM kararlarını tamamen göz ardı etmek söz konusu olmamalı. Bizim beklentimiz de bu şekilde.”
Amor, Ankara’daki temasları esnasında İmamoğlu hakkındaki kararın gündeminde olup olmadığına ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
“Oldukça endişe verici bir gelişme olarak nitelendiriyoruz. Genellikle muhataplarım bir üst mahkemenin bu durumu düzelteceğini umduklarını söylediler ama yine de endişe verici. Çünkü Yüksek Seçim Kurulu üyelerine ahmak demiş olması… Böyle bir şey Avrupa’da her gün oluyor ve çok normal bizim için, Avrupa’da politikacılar açısından ve çok basit bir şey bu. Suç teşkil edebilecek bir şey değil. Tabii ki başka bir ifade de kullanmayı tercih edebilirdi ama aslında basit bir şey söylüyor. Mesela Almanya’da yaşayan Türkler, bu şekilde istedikleri gibi konuşabilirler ve hiçbir hukuki sonucu da olmaz bunun. Demokrasilerde ifade özgürlüğünün olması ve sadece çok ağır ve ciddi durumlarda bunun sınırlanması gerekiyor. Bu tür davalar, bu tür kararlar Türkiye’nin uluslararası imajına da zarar veriyor. En büyük zararı Türkiye’nin imajına veriyor.”