Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden yaklaşık bir yıl geçti. En az 53 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği depremlerde bölge valilerinin afet öncesi ve sonrasında gerekli önlemleri almadığına ilişkin yapılan suç duyurusu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedildi. Yargıtay Başsavcısı Bekir Şahin, iddiaların “somut bilgi ve belgeye dayanmadığını” söyledi.
Avukat Tacettin Çolak, deprem bölgesindeki valilerin deprem öncesinde ve sonrasında gerekli önlemleri almadığı gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
Çolak’ın suç duyurusunu işleme alan savcılık, valiler hakkındaki dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucunda valiler hakkındaki şikayetin “işleme konulmamasına karar” verdi.
Cumhuriyet’in haberine göre, kararda depremden hemen sonra arama ve kurtarma çalışmalarının başladığı savunuldu.
Başsavcı Şahin imzalı kararda şu ifadeler yer aldı:
“… Deprem sonrasında yerel Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yürütülen soruşturmalar sırasında hasar gören/yıkılan ilgili bina ve/veya bölge, depremden etkilenen vatandaşlarımız arama ve kurtarma çalışmaları bakımından bir valinin sorumluluğunun tespit edilmesi halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na durumun bildirilmesi durumunda gereğine tevessül edilebileceği, aynı şekilde somut olarak bir fiil isnadında bulunulması halinde de yine gerekli inceleme ve işlemlerin yapılmasının mümkün olduğu hususları dikkate alındığında; deprem bölgesindeki valiler hakkında iddiaların soyut ve genel nitelikte bulunduğu, somut bilgi ve belgeye dayanmadığı anlaşılmıştır.”
Avukat Tacettin Çolak, karara tepki gösterdi:
“Suçluları kurtarmak için bu kanunsuz kararların altına imza atanlar da suç işliyor. Merkezi ve yerel yöneticilerin denetim görevlerini yerine getirmemeleri, deprem fay hattındaki çürük zeminleri yapılaşmaya açarak denetimsiz binaların yapılmasını teşvik etmeleri sonucunda yaşanan deprem felaketinde yaşamını yitiren on binlerce yurttaşımızın ve binlerce yıkılan binanın varlığı dahi başta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin olmak üzere diğer savcıların hukuku uygulamasına yetmiyorsa, bu taşlaşmış vicdanlara ve kanunsuzlara ne anlatılabilir ki? Bu kadar ölüm ve yıkımdan başka nasıl bir ‘somut bilgi ve belge’ istiyorlar?”