Danıştay 5. Dairesi’nin ihraç edilen 414 hâkim ve savcı hakkında göreve iade kararı vermesinin ardından iktidar tarafından gösterilen tepkileri değerlendiren bir Danıştay üyesi, baskı ve tehdit altında olduklarını söyledi.
Danıştay 5. Dairesi ihraç edilen 414 hakim ve savcı hakkında göreve iade kararları verdi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Danıştay’ın aldığı karara sessiz kalmamız mümkün değil. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bazı garip kararlarda Cumhur İttifakı olarak tepkisiz kalmıyorsak, bunda da sessiz kalamayız” diyerek tepki gösterdi.
Kardeşi ByLock kullandığı için yargılanan ve etkin pişmanlıktan yararlanan Bakan Yılmaz Tunç da konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “FETÖ bizim kırmızı çizgimiz. Tüm terör örgütleriyle mücadelemizi sürdürdüğümüz gibi FETÖ’nün devlet kurumlarında, özellikle yargı ve emniyet gibi noktalarda bu hassasiyetin korunmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Hakimler Savcılar Kurulu, söz konusu kararın ardından gelen tepkilerden sonra 414 hakim ve savcı hakkında derhal inceleme başlattı.
“Yargıyı itibarsızlaştırma girişimi”
Sözcü yazarı İsmail Saymaz’a konuşan üst düzey bir Danıştay üyesi haksızlığa uğradıklarını ve basında hedef gösterildiklerini ifade etti. Danıştay üyesi, 5.Daire’ye yönelik “Habercilik sınırlarını aşan ve yargıyı baskı altına almaya çalışan haberlere yer verildiğini” vurguladı; bu haberlerin “Yargıyı itibarsızlaştırma girişimi olduğunu” belirtti. 414 hakim ve savcı hakkındaki iptal kararları ile Fetullah Gülen’in dolaşıma sokulan videosunun bağdaştırılmak istendiğini belirten Danıştay üyesi “FETÖ irtibatı ve iltisakı olan hakimlerin bir gecede mesleğe döndürüldüğü şeklinde algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Dosyalarla ilgili hukuk bilgisinden uzak ve herhangi bir bilgi sahibi olmaksızın yapılan yorumların iyiniyetli olduğunu söylemek mümkün değildir” dedi.
Beraat ve takipsizlikle sonuçlanan davalar geri çevrilmiş
Danıştay üyesi, HSK tarafından 4600 hakim ve savcının KHK ile ihraç edildiğini kaydetti. Bu işlemlere karşı 23 Ocak 2017’den sonra yargı yolunun açıldığını ve 5. Daire’nin davalara bakmakla yetkili kılındığını ifade eden üye, 4186’sı tarafından açılan davaların, iltisak ve irtibatına ilişkin somut bilgi ve belgeler bulunması nedeniyle reddedildiğini ifade etti. Bu dosyalardan bir kısmının beraat ve takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen davalarının geri çevrildiğini belirten üye, şöyle konuştu:
“Bir kısmında yargılaması beraat veya takipsizlikle sonuçlanmasına rağmen meslekten çıkarılmalarına gerekçe gösterilen bilgi ve belgeler iltisak ve irtibatlarına yeter nitelikte görülüp reddine karar verilmiştir.”
“Somut verilere dayanılmadan meslekten çıkarma işlemlerinin tesis edildiği görüldü”
Buna karşın 414 hakim ve savcının somut veriye dayanmadan ihraç edildiğini kaydeden Danıştay üyesi, şunları söyledi:
“İptal kararı verilen kararlar incelendiğinde, dosyalarda somut verilere dayanılmadan meslekten çıkarma işlemlerinin tesis edildiği görülmüştür. Yargılama aşamasında, başta HSK olmak üzere belli kurum ve kuruluşlara irtibat ve iltisakına yönelik somut verilerin bulunup bulunmadığı sorulmuştur. Davacılarla ilgili bir bilgi veya belge sunulmaması sonucunda -bu kişilerin beraat etmiş olmaları veya haklarında takipsizlik kararları verildiği görülerek- iptal kararları verilmiştir. Bu kararların bir defada değil, yıllara sari şekilde verilmiş olduğunu belirtmek gerekmektedir.”
“Hâkim ve savcıları karalama boyutuna varacak haberlerden kaçınılmalı”
Danıştay üyesi ayrıca şöyle dedi:
“Unutmamak gerekir ki 17 Mayıs 2006’da gerçekleştirilen hain Danıştay saldırısı öncesinde 2. Daire Başkan ve üyeleri hakkında haberler yapılmış, fotoğrafları gazete sayfalarının başköşelerinde servis edilerek hedef haline getirilmişlerdi. Devamında hain saldırı gerçekleşmiş ve Özbilgin hayatını kaybetmişti. Bu kadar ağır iş yükü altında görevlerini layığı ile yapmaya çalışan dairenin başkan ve üyelerinin, verdikleri kararlar gerekçe olarak gösterilerek baskı altına alınmaya çalışılması, haklarında tehdit boyutuna varacak şekilde haberler yapılması yargı bağımsızlığı için büyük bir tehdittir ve suç oluşturmaktadır. Yargılama faaliyetlerine dair haberler servis edilirken yaşanılan acı hadiseler unutulmamalı, hakim ve savcıları karalama boyutuna varacak haberlerden kaçınılması ülkemizin sadece bugünü değil yarınları açısından da büyük önem arz etmektedir.”