Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, ekonomik sorunlar nedeniyle Türkiye’de böbreğini satmak isteyenlerin sayısında önemli artış olduğunu, yasadışı yollardan böbreğini satmak isteyenlerden bazılarının Türk Böbrek Vakfı’na başvurduğunu söyledi.
Konuya ilgili ANKA Haber Ajansı’na Timur Erk, telefonla arayan kişilerin vakfın yöneticileri tarafından bilgilendirilerek bu kararlarından vazgeçirilmeye çalışıldığını vurguladı.
Pandemi sürecinde organ bağışı sayısının azaldığını ifade eden Erk, “Daha pandemi tam bitmiş değil. Dolayısıyla böbrek nakli başta olmak üzere bütün nakillerle ilgili olarak gerekli tetkikleri yaptırmak için gelmeleri lazım hastanelere. Tedirginlik var, onun için pek gelmediler. Rakamlar düştü. Şimdi yavaş yavaş, 2019 yılındaki pandemi öncesi koşullara gelmek üzereyiz. Gerekçenin bir tanesi bu. Bağış yapmak isteyenlerin haricinde, satmak isteyenlerle ilgili bir durum var. Sadece ülkemizde değil, yurt dışında da resesyon, durgunluk, ekonomik nedenlerle organlarını satmak isteyen on binlerce, yüz binlerce kişi var” dedi.
“Ülkemizde organlarını satman isteyenlerin sayısı, bağışlayanların oldukça üstüne çıkmış durumda”
“Ülkemizde ne yazık ki organlarını satmak isteyenlerin sayısı, organlarını bağışlayanların oldukça üstüne çıkmış durumda” diyen Erk şöyle devam etti:
“Gerek yurt içinden gerekse yurt dışından devamlı talepler geliyor. Aracılık isteniyor. Bunlar, günde 15 ile 20 arasında değişiyor. Eskiden bu rakamlar günde 5 civarındaydı. Bunu yıla göre hesapladığımızda 7 bin 200 civarında bir rakam çıkıyor ki bu oldukça büyük bir rakam.
Hem yurtdışından hem yurtiçinden. Tabii yurt içinden özellikle günde 10-15 civarında ortalama talep geliyor. Bunların yüzde 50’si sosyal medya üzerinden, diğer yarısı ise telefonla geliyor. Tabii bir de haber ajansımız üzerinden geliyor. Şu anda hakikaten bir yoğunluk yaşıyoruz. Hepsi soruyor, ‘Biz biliyoruz bu işin ticaretinin yasak olduğunu ama yine de ihtiyacımız var. Bir arkadaşımın böyle bir ihtiyacı var. Acaba ben verebilir miyim’ diyerek devreye giriyorlar. Sonra, hatta şu anda daha yeni öğrendim, diyorlarmış ki telefonu açan bizim arkadaşlarımıza, ‘Niçin satışı yasak?’ O zaman da arkadaşlarımızın bazen sabırları kalmıyor, ‘Meclis’e, parlamentoya sorun’ demeye getiriyorlarmış. Yani böyle bir durum var.”
“Bu işin suistimali yapılıyor”
“Şimdi, organ nakli ticareti ve mafyası var. Bu işin suistimali yapılıyor” diyen Erk şunları söyledi:
“Dolayısıyla bunu çözebilen bazı ülkeler var. Mesela İran Modeli diyoruz. İran, tamamen bu işi devlet olarak kendisi üstlenmiş. Alıcı-verici arasındaki tek aracı devlet. Dolayısıyla onu o şekilde halletmiş. Mesela İspanyol Modeli. İspanyol Modeli’nde organ nakli koordinatörleri var. Yani tek meslekleri, bu organ nakli koordinatörü. Biz de kifayetli miktarda organ nakli koordinatörü var ama ikincil meslek olarak bu işi yapıyorlar. Ne yapmak lazım? Bu işin tam manasıyla birincil meslek olarak açıklanması lazım. Bir İspanyol Modeli’nde olduğu gibi, bir yani temel maaş almaları lazım ve çıkarttıkları, çıkarabildikleri, üretebildikleri her organ için de ayrıca bir liyakat primi almaları lazım. Türkiye henüz bu konumda değil ama bir Belçika Modeli var. Onun üzerine çalışılıyor. Belçika Modeli’nde ise şöyle deniliyor; eğer sağlığında, noter vasıtasıyla iki şahit huzurunda vasiyetini yapmışsa bu vasiyet artık yerine gelmeli.”
“Arayanların çoğu organını satıp yaşamını sürdürmek, ihtiyacını karşılamak için yapıyor”
Organ satışı için sürekli kendilerine ulaşıldığını belirten Erk, “Hakikaten ciddi ihtiyaç var. Mesela çocuğunun ciddi bir hastalığı var. Bunun için para gerekli. Bunun için de paraya ihtiyacı var. Ana, baba yalvarıyor telefonda, ‘Bana bir imkan tanıyın’ diye. Bu işin istisnası yok ama çoğunluk, ne yazık ki tamamen bu işi ticaret için, yani organını satıp karşıdan para almak istiyor. O parayla az önce bahsettiğim gibi çocuğunun tedavisi, bir ihtiyacı için değil, yaşamını sürdürebilmek, ihtiyaçlarını karşılamak için yapıyor. Birçoğu ne yazık ki böyle. Halbuki ne olması lazım? Hakiki ihtiyaç sahibi olanlar, bir mekanizma tarafından denetlenmeli. Bir etütten, kuruldan geçmeli. O zaman belki bir imkan yaratabilir ama bunların hepsi suistimale açık konular. Onun için şimdilik karşı duruyoruz. Biz de Türk Böbrek Vakfı olarak, bu işin ticaretinin yasak olduğunu ve kesinlikle kabul edilemez olduğunu vurgulamak istiyoruz” diye konuştu.