Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin haftalık basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Sözlerine İstanbul ve Kırıkkale’de yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlere başsağlığı diliyerek başlayan Karamollaoğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
“Bugün 6 Eylül Çarşamba. Yılın ilk 8 ayını artık geride bıraktık. Son 10 yıldır sürekli olarak işaret edilen, iktidarın en sevdiği sloganı haline gelen 2023’ün bitimine ise sadece 4 ay kaldı. Günler, aylar ve yıllar geçti; geldi 2023 ve işte çoktan gidiyor bile. Tutulmayan sözlerle, suya düşen umutlarla, 180 derece sapma gösteren hedeflerle birlikte; işte geldi ve gidiyor 2023. İnsanımıza vaat edilen neydi, gerçekte ne oldu? Hedefler nelerdi, sonuçlar ne oldu?
Hedef yıllık tek haneli enflasyondu, sonuç aylık çift hanelere yaklaşan enflasyon oldu. Kişi başı Milli Gelirde hedef 25 bin Dolardı, sonuç 10 bin Doların dahi altına düşüş oldu.
İstihdamda, ihracatta, yatırımlarda ve geri kalan onlarca başlığın hiçbirinde hedefler tutturulamadı; aksine her geçen yıl bu hedeflerden çok daha uzaklaşıldı. Bir insanın sözleri iddia, yaptıkları ise ispattır! Bir siyasi partinin de seçim öncesi verdiği sözler iddia, iktidar olduktan sonra bunları yerine getirmesi ise ispattır! Bir siyasi partinin seçim başarısı başka, bir iktidarın ülkeyi yönetme başarısı bambaşkadır.
Evet, AKP ve Sayın Erdoğan, 20 küsur yıldır girdiği her seçimi kazandı; peki 20 yılın ardından gelinen noktaya baktığımızda sonuç nedir? Maalesef hüsran! Seçim kazanma hususunda ne kadar başarılılarsa, ülke yönetme konusunda ise bir o kadar başarısızlar! Bolca seçim vaadi üretme konusunda ne kadar başarılı oldularsa; bunları gerçekleştirme konusunda bir o kadar başarısız oldular.
Enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’in resmi verilerine göre; Ağustos ayında enflasyon aylık bazda yüzde 9,09 artarken, yıllık bazda bu artış yüzde 58,94 olarak gerçekleşti. Ve AK Parti iktidarı, böylece Cumhuriyetin yeni yüzyılında yeni bir rekora daha imza atmış oldu. Cumhuriyet tarihinin en yüksek enflasyon artışlarından biri yaşandı. Ama seçim öncesi ne diyorlardı? “Enflasyonun belini kıracağız, enflasyonu tek haneye indireceğiz.” Peki seçimden sonra ne oldu? Enflasyon milletin belini kırdı ve kırmaya da devam ediyor. Seçimden önce ne diyorlardı? “Faizler düşecek. Bu can bu tende olduğu sürece faizler artamaz.”
Seçimlerden sonra faiz artışında rekor kırıldığını söyleyen Karamollaoğlu, “750 baz puan birden artışla faiz rekoru kırıldı. Seçim öncesi bal-şerbet vadedip, seçim sonrası neden millete zehir içiriyorsunuz? Hangisi gerçek sizsiniz? Seçim öncesi güzel vaatlerde bulunanlar mı, seçim sonrası acı faturayı millete kesenler mi? Yıllardır ‘seçime kadar idare et, seçimden sonra millete kemer sıktır’ politikasını güdüyorsunuz. Hiçbir iktidara tanımadıkları zamanı size tanıyan insanlarımızdan hâlâ zaman istiyorsunuz. Referandum olur, ‘burada bize evet oyu verin, sonra ülkemiz uçacak’ dersiniz. Genel seçim olur; ‘burada iktidarı bize verin, o zaman görün nasıl sorunları çözeceğiz’ dersiniz. Yerel seçim olur; “belediyeleri bize verin, uyum olsun” dersiniz. 5 yıl istersiniz, yetmez! 5 yıl geçince, bu kez döner bir 5 yıl daha istersiniz. 300 yetmez, 400 vekil istersiniz. Aldığınız vergiler yetmez, üstüne yeni ek vergiler istersiniz. Pandemi olur, IBAN verip para istersiniz; deprem olur, dönüp milletten yardım istersiniz Soruyorum; Allah aşkına, siz bu milletten daha ne istersiniz? Bugüne kadar ne istediniz de millet vermedi, ne istediniz de alamadınız? Millet, millet olmanın gereğini her seferinde ve fazlasıyla yerine getirdi; peki siz, iktidar olmanın gereğini ne zaman yerine getireceksiniz?” ifadelerini kullandı.
“İktidar başı ne zaman sıkışsa; yeni bir anayasa tartışması başlatıyor”
İktidarın yeni anayasa çağrısına değinen Karamollaoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“İktidar, şimdilerde yeniden “Yeni Anayasa Türküsü”nü diline doladı. Keşke samimi olsalar, keşke hakikaten ülkemizin ve insanımızın ihtiyaçlarına uygun yeni bir anayasa yapmak gibi bir dertleri olsa. Keşke önce var olan yasalara uysalar da sonra bunların eksikliklerini tartışmaya geçsek. Keşke ülkemizin gerçek gündemleri konuşulmasın diye değil de, gerçekten ülkemizin problemlerini gidermek adına bu konuyu gündeme getirmiş olsalar.
Evet Sayın Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi; “Türkiye’yi darbe anayasası ayıbından kurtarmalıyız.” Evet, “Ülkemizi sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan, yeni bir anayasaya kavuşturmalıyız.“
Evet, “85 milyonun tamamının sahipleneceği ve ‘işte benim anayasam’ diyerek baş tacı edeceği bir metni, artık milletimizin takdirine sunmalıyız.”
Ancak bu konuda da maalesef iktidarın niyeti ile ilgili ciddi şüphelerimiz var. Nitekim bu iktidar ne zaman başı sıkışsa; ya yeni bir anayasa tartışması başlatıyor, ya da yeni bir ekonomi modeli açıklıyor. Ne var ki Sayın Erdoğan’ın yeni dediği her şey ülkeyi eskisinden daha beter hale getirdi. Yeni ekonomi modeli dediler; ekonomiyi tarihin en derin krizlerinden birine sürüklediler.
Yeni sisteme geçiyoruz dediler; ortada sistem diye bir şey bırakmadılar. Ve maalesef iktidar, yeni anayasa önerisinde samimi değildir. Sayın Erdoğan, anayasa tartışmalarını bir yerel seçim stratejisi olarak gündeme getirmektedir.
Enflasyon, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı konuşulmasın diye suni bir gündem oluşturma peşindedir. Aldığı vergiler, ödediği faizler konuşulmasın diye gündemi değiştirme peşindedir. En vahimi de anayasa tartışmaları üzerinden; toplumu başı açık-başı kapalı, laik-dindar, sağcısolcu diye kutuplaştırarak oy devşirme hesabı yapmaktadır. Biz bu oyuna asla düşmeyeceğiz!
Biz Saadet Partisi olarak, ülkemizin yeni bir anayasadan önce yeni bir anlayışa ihtiyacı olduğunu biliyoruz. Zira Türkiye’nin gerçek gündemi çöken ekonomi, sürdürülemez hale gelen iç ve dış borçtur. Türkiye’nin gerçek gündemi işsizliktir, yolsuzluktur, yoksulluktur. Halk zamlarla, vergilerle ezilirken; bankaların rekor karlar elde etmesidir…”
“Türkiye’nin gerçek gündemi ‘nas var’ diye bağırıp, gerçekte Türkiye’yi faiz lobilerine teslim eden sakat anlayıştır”
“Türkiye’nin gerçek gündemi ekranda “nas var” diye bağırıp, gerçekte Türkiye’yi faiz lobilerine teslim eden sakat anlayıştır. Türkiye’nin gerçek gündemi bitirilen tarım, yok edilen hayvancılıktır. Yapılan yanlış yatırımlar, yürütülen yanlış politikalardır. Biz Türkiye’nin gerçek gündemini, insanımızın gerçek problemlerini her fırsatta konuşmaya devam edeceğiz. Hem TBMM’deki grubumuzla, hem Anadolu’daki teşkilatlarımızla en güçlü şekilde milletimizin sorunlarının takipçisi olacağız.
Bakınız; bu ülkede çalışanların yüzde 40’ından fazlası asgari ücretle çalışmaktadır. Asgari ücret veya biraz üzerinde maaş alanlarla birlikte bu oran yüzde 80’lere ulaşmaktadır. Türk-İş’in verilere göre; açlık sınırı 12 bin lirayı aşmış, yoksulluk sınırı ise 40 bin liraya dayanmıştır. Yani ülkemizde memur maaşları dahi yoksulluk sınırının epey altındadır. Özetle, vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu açlık, geri kalanı ise yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkum edilmektedir.
Biz hâlâ neleri konuşuyoruz? Siz hâlâ hangi yüzle, rakamlara takla attırarak pembe tablolar çizmeye çalışıyorsunuz? Ekonomi büyüyormuş. o zaman 85 milyonun sofrasındaki ekmek her geçen gün neden küçülüyor?”
“Mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz”
“Biz önce ahlak ve maneviyat demeye devam edeceğiz… İsraf ve faiz ekonomisi değil, üretim ve istihdam ekonomisi demeye devam edeceğiz. Özgürlüklerin teminat altına alındığı, tam bağımsız, müreffeh güçlü ve öncü bir Türkiye için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. “Yaşanabilir bir Türkiye”yi inşa edecek, “Yeniden büyük Türkiye”yi tesis edecek, adil ve yeni bir dünyayı kurana dek canla başla gayret göstermeye devam edeceğiz. Varsın birileri yersiz ve gereksiz tartışmalarla vakit kaybetsin, biz ülkemizin problemlerinin çözümüne odaklanmaya devam edeceğiz. Varsın birileri yalan, iftira ve hakaretlerle algı oluşturmaya devam etsin, biz sözün güzelini söylemeye, işin de doğrusunu yapmaya devam edeceğiz.”