Seçmenleri sandığa çağıran siyasetçiler, seçim kampanyalarını göçmen karşıtı söylemler üzerinden kuruyor.
Yıllardır Türkiye’de yaşayıp hayat kuran Suriyeli göçmenler seçim kampanyalarını göçmen karşıtlığı üzerine kuran siyasetçilerin söylemleri karşısında ne hissediyor?
Türkiye’de 28 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı Seçimi öncesi milliyetçi ve göçmen karşıtlığı söylemleri siyasetin diline hakim oldu. Sokak ve caddelerde “Sınır Namustur”, “Suriyeliler gi-de-cek” afişleriyle doldu.
Seçmenleri sandığa çağıran siyasetçiler, seçim kampanyalarını göçmen karşıtı söylemler üzerinden kuruyor.
Peki yıllardır Türkiye’de yaşayan, vatandaşlık alan ve Türkçe öğrenen Suriyeli göçmenler bu söylemler karşısında ne hissediyor, ne düşünüyor?
M. Basra, Suriye’deki iç savaşın ilk dönemlerinde Türkiye’ye göç etmek zorunda kalanlardan. İki çocuğu ve eşi ile yıllardır İstanbul’da yaşıyor, Türkçe biliyor ve çocukları okula gidiyor.
“Şimdilerde tek korkum çocukların okula gitmesi” diyor Basra.
Ekonomideki sorunlara Suriyelilerin sebep olduğu yönünde bir algı olduğuna dikkat çeken Basra, “Sanki CHP bizim yüzümüzden seçim kaybetti de şimdi ‘Suriyelileri gönderirsem kazanacağım’ gibi yaklaşıyor.” diyor.
Siyasilerin kullandığı dile sitem eden Basra, tepkisini şu şekilde ifade ediyor:
“Bizim varlığımız CHP’ye neden seçim kaybettirsin. Kemal Kılıçdaroğlu ‘göndereceğim’ diyor ama nasıl? Ben on yıldır buradayım, ülkem yok ki. Avrupa’ya zaten gidemiyoruz, orası da aynı. Hiç değilse burda yaşıyoruz.”
Mevcut ortamda can güvenliklerinin olmadığını söyleyen Basra, “Avrupa duysun bizi. İnsanca yaşamak istedik, savaştan çıktık geldik buraya. Yıllardır diyoruz, keyfimizden bırakmadık ülkemizi. Her seçim döneminde aynı şey oluyor, biz gidince ülke Amerika mı olacak, Almanya mı olacak? Dolar düşecek mi? Suriyelilere bakıyoruz diyorlar, yıllardır her işi biz yapıyoruz, en kötü işleri.’’
Euronews’e konuşan ve ismini saklı tutmak isteyen D.S ise Türkiye’de insan hakları alanında çalışan bir aktivist.
Seçim nedeniyle göçmen karşıtı söylemlerin dozunun giderek artmasının sadece Suriyelilere değil, Türklere de zarar verdiği görüşünde.
Kullanılan söylemlerin ‘birlikte yaşama fikrine zarar verdiğini’ belirten D.S, uluslararası hukuka dikkat çekiyor:
“Göndereceğiz diyorlar uluslararası hukuk ortada. Nasıl olacak? Benim en anlamadığım şey ise, ‘göndereceğiz’ diyen siyasi lider sol düşüncede. Yani sağ fikrin bunu yapmasını anlıyorum ama diğerini gerçekten anlamıyorum.”
Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyon Başkanı avukat Ahmed Mullamuhammed de tepki gösterenlerden.
Siyasilerin mülteci karşıtı söylemlerinin tehlikeli olduğunu belirten Mullamhammed, savaşın hala devam ettiği, bu yüzden Suriye’ye dönmenin riskli olduğunu belirtiyor.
Avukat Ahmed Mullamuhammed, ‘Suriyelileri göndereceğim’ vaatlerini uygulamanın zor olduğuna dikkat çekiyor:
”Her seçimin vaatleri var ama seçimden sonra bu vaatlerin gerçekleşmediğini biliyoruz. İmkanlar koşulunda gerçekleşebilen ve gerçekleşmeyen sözler olur. Türkiye’de muhalefet sorunların temeline baksa ekonomi ve daha başka şeyler görecek. O nedenle ‘Suriyelileri göndereceğim’ vaatlerini uygulamak çok kolay değil. Bu meselenin bu kadar siyasileşmesi de çok tehlikeli. Lübnan iki iç savaş yaşadı ve bunun sebebi Filistin yanlısı olan ve olmayan kesimler arasında yaşandı bu savaş. En son Suriye askerlerini Lübnan’a gönderdi ikisini de dövdü ve başlarına oturdu. Bu bir çözüm mü? Değil. Kimse gerçekleri konuşmuyor, sorumluluktan kaçıyor her iki aday da. Bir kılıf uydurmuşlar, herkes çok iyi biliyor Suriyelileri gönderemezler. Ülkelerinde savaş var.”
”İlk seçimde oyumu Kemal Kılıçdaroğlu’na verdim…”
14 Mayıs’ta oyunu Kemal Kılıçdaroğlu’ndan yana kullandığından bahseden avukat Ahmed Mullamuhammed, Suriyeli göçmenlerle ilgili söylemlerine rağmen yine oyunu Kılıçdaroğlu’na vereceğini ifade ediyor.
Avukat Muhammed’in oyunu Kılıçdaroğlu’na vermesinin sebebi ekonomik koşullar:
”Ben oyumu Kemal Kılıçdaroğlu’na verdim ama her söylemini desteklediğim anlamına gelmiyor. Bu seçim başka. Bir çok arkadaşım muhalefet Suriyelileri göndereceğiz diyor ne yapacağımı soruyor, kime oy kullanacağımı… Ne muhalefet ne iktidar benim istediklerimi karşılamıyor. Ama boykot etmek doğru değil, oy bir haktır. İnsanlar evlerine ekmek götüremiyor ben bunu görüp de oy kullanmamazlık yapamam. Bu ekonomik zorluk herkese dokunuyor sebebi de mülteciler değil. Eğer ben İstanbul’da ev kiralayamıyorsam sebebi mülteciler mi? ”
Diyarbakır Barosu Mülteci Hakları Komisyon Başkanı avukat Ahmed Mullamuhammed, bu söylemlerin CHP’ye ait olmasına da tepkili:
”Mesele sadece göndermek de değil. Bu insanlar Türkçe konuşuyor, okullara gidiyor, bebekler büyüdü… Bu insanların gelecekleri ne olacak? Bugün sol ibaresi altında olan bir parti bu söylemleri üretiyor. Şimdi CHP sol diyebilir miyiz? ‘Yeter ki oy benim olsun ne olursa olsun gel yanıma’ deniliyor, siyaset hastalık kapmış Türkiye’de. Bugün on iki yıldır Türkiye’de yaşayan insanlar bir hayat oluşturdu, sermayesini Türkiye’ye taşıyanlar var, toplumun gelişmesine ve de kalkınmasına katkı sundu bu insanlar. Mülteci sadece tüketici değil. ‘Mültecileri gönderelim’ diyorlar ama sebebi yok, ev vermiyor, barınma hakkı sağlamıyor, iş konusunda yardımcı olmuyor, sigortalı çalışmasına yardım etmiyor. Suriyeli muhtaç olduğu için düşük ücreti kabul ediyor bu sorun kimin sorunu devletin, denetlemeyenlerin.”
KAYNAK: EURONEWS TÜRKÇE