CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Hatay’da mevcut aday Lütfü Savaş‘la devam edilmesine yönelik eleştirilere yanıt vererek, “Lütfü Bey, bu seçimi kazanırsa çok ciddi bir siyasi başarı elde etmiş olacak. Kaybederse anlaşılır bir sonuçtu. Ama şu anda kazanmaya yakın bir noktadayız. 1 Nisan’dan sonrasına bir sürpriz olmaz. Bir de ben 1 Nisan günü Hatay’ı AK Parti’ye emanet edeceğime Lütfü Savaş’a emanet etmeyi tercih ederim.” dedi.
“Hatay’da bir Hatay ittifakına ihtiyaç var.” görüşünü savunan Özel, “Aramızda Adalet ve Kalkınma Partisi ile 3-4 puan bir fark var. Bazen önde, bazen geride ölçülüyor. Bunun sebebi de Hatay’da duygular çok yüksek seviyede.” ifadelerini kullandı.
Parti içinde tartışmaları da değerlendiren CHP lideri, “1 Nisan’ı bekleyenler, ama Erdoğan ama parti içinde üç beş hazımsız avuçlarını yalarlar. Çok güçlü ve dinamik bir kadromuz var. Ekibin de örgütte inanılmaz bir karşılığı var.” açıklamasını yaptı.
Özgür Özel, gündemdeki konulara ilişkin Ankara’da gazetecilerin sorularını yanıtladı. VOA Türkçe’den Yıldız Yazıcıoğlu’nun aktardığına göre, Özel’in açıklamaları şöyle:
“1994 yaşanırsa bu benim için kötü olmaz”
– CHP yine 1994 hezimeti mi yaşayacak?
Birincisi, şimdi 1994 benzetmesi benim endişe etmem gereken değil, Türkiye’deki bütün seçmenlerin endişe etmesi gereken bir benzetme. Çünkü Melih Gökçek belediyeciliği o zaman başladı. Bunlar belediyeleri aldıktan sonra Türkiye’ye nasıl bir süreç yaşatıyorlar? Kentlere hangi süreçleri yaşatıyorlar? Görmek lazım. 1994’te Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) aldığı İstanbul’un yeşil alanına, yabancılara konut arsa satışına, kent suçlarına bakılmalı. Mesela (Erdoğan) ‘Biz İstanbul’a dikey mimariyle ihanet ettik’ dedi. İstanbul’da Tayyip Erdoğan geldiğinde 4 gökdelen vardı. Tayyip Erdoğan bıraktığında 256.
Ve dedi ki, ‘Biz İstanbul’un böğrüne hançer çapladık’ dedi. O yüzden böyle 1989 iyi, 1994 kötü. 1994 yaşanırsa bu benim için kötü olmaz. Bu kentler için kötü olur çünkü kolay kurtuluş olmadı. İkincisi, bizim bir önceki seçim ile bu seçim arasında şöyle bir fark var; HDP bir talebi olmaksızın AK Parti’ye kaybettirmek için her şeyi yapıyordu. Bu seçimde ise gücünü AK Parti’ye değil biraz da muhalefete göstermek talebinde ve baktığımızda DEM Parti’nin izlediği stratejide kendi sözcüleri, milletvekillerinden okuduğumuz yalanlanmayan bir şekilde AK Parti ile 1 Nisan sonrasına yönelik yani kayyım atama meselesi başta olmak üzere çeşitli görüşmeler
yapılıyor.
Ayrıca bize kazandırmak değil, gerekirse kaybettirmek üzerine bir başka strateji var. İYİ Parti ve diğer ittifak ortaklarımızla biz ittifak yapmak, ittifak değilse de ikili iş birlikleri yapmak için gayret gösterdik. Ama bunlar çok sınırlı kalabildi. O yüzden şartlar çok lehimize değil gibi gözüküyor. Ancak diğer yandan seçmende ve reflekslerinde bir değişiklik yok. 2019 başarısını bize yaşatan seçmenlerde Saray’a, Bahçeli’ye, kent suçlarına, israfa itirazı devam ediyor. Ve 2019’dan farklı olarak bir takım olumsuz iddialar ise ortadan kalktı. Birincisi, 2019’da CHP’ye geçerse İstanbul’da İSPARK PKK’nın olacak. Ankara’da su faturalarını teröristler toplayacak diyorlardı. Vatandaş gördü artık böyle bir korkunun karşılıksız olduğunu, bunun bir kara propaganda olduğu ortaya çıktı.
İkincisi ve en büyüğü CHP gelirse sosyal yardımlar kesilir kaygısı vardı. Oysa pandemide beş kata çıkan sosyal yardımlar oldu ve devam ediyor. Şimdi bizim oy aldığımız İYİ Partili, milliyetçi demokrat seçmenler ya da eski merkez sağ seçmen ya da Devlet Bahçeli’ye itiraz eden seçmen ya da diğer partilerin seçmenleri için ne İstanbul’da ne Ankara’da ne büyükşehirlerde bir hayal kırıklığı yaratmadığımız ortada. Bütün memnuniyet anketlerinde seçildikleri noktanın gerisinde olan belediyemiz neredeyse yok.
“İttifak yapılmasına itiraz edemedim”
Mesela 1999’da, 1994’te ittifak yoktu. Ama CHP, 1989’da bu kadar çok belediye kazanmaya hazır değildi. Bazı yönetimsel hatalar oldu, bazı problemler yaşandı. Ama (2019 sonrası ise) şimdi bence çok önemli bir başarı elde ettik ve seçmen değişmedi. İlave seçmen var. O seçmende de bütün partiler, üçte iki seçmenin muhalif olduğu bizden yana olduğu seçmenin bu iktidarla birlikte hareket etmediğini gösteriyor.
Açık söyleyeyim (Kasım 2023) parti yönetimine geldiğimizde ortadan kalkmış bir ittifak kapasitesi vardı. Çok sert şekilde bizi eleştiriyorlardı. Ben beyaz çiçeği aldım gittim ama eski ortakları ittifak yapmayı razı edemedim. Elimden geleni yaptım. Ama özenli bir dil kullanmaya ve muhalefete muhalefet etmeye, çatışmamaya devam edeceğiz. Yerel seçim olduğu için seçmenin burada kendini ve kentini düşüneceğini düşünüyorum.
“1 Nisan’ı bekleyenler, avuçlarını yalarlar”
– CHP içinde 1 Nisan’da neler olacak?
İlk aday olduğumda da söyledim, defalarca söyledim; Cumhuriyet Halk Partisi’nde Genel Başkanı, delegeler ya da parti içi dengeler değil kamuoyu belirlemektedir. Eğer siyaseti okuyorsam kurultay havasına girildiği günlerde kamuoyu baskısı, sokaktaki duygu delegelerimizde hakim olur. Eğer biz kamuoyu desteğini kaybedersek her şey olur.
Ama biz kamuoyu desteğini kaybetmeyiz. Parti içinde geçtiğimiz kurultayı hazmedememiş birkaç arkadaş ve etkilerindeki bir grup medyanın yaratmaya çalıştığı algıyı görüyoruz. İktidar tarafından bunun sahiplenen ve köpürtülen tavrını görüyoruz.
“Parti içinde değişimi gerçekleştirdik”
Buradaki korku şu: Biz parti içinde değişimi gerçekleştirdik. Mesela geçmiş döneme göre 25 kat fazla anket yaptırdık. Erdoğan’ın ölçme-değerlendirme en güçlü yanı. Birilerince hata diye yaptığımızı düşündüğü şeyin doğru olduğunu görüyor, Erdoğan. Recep Tayyip Erdoğan günün birinde metal yorgunluğu diye belediye başkanlarını pat pat pat istifa ettirdiği süreçte sahada ne ölçtüğünü görüyor? Benim İzmir’de ne yaptığımı da görüyor.
Ben İzmir’de 14 tane genç, 9 tane kadın Belediye Başkanı adayı görevlendiriyor olmamda ve bunun sahada yarattığı etkiyi görüyorlar. 1 Nisan’dan sonra korku bu değişimci, dinamik ölçme-değerlendirmeye dayanan, yurt dışıyla ilişkisi olan, Türkiye’nin çıkarlarını yurt dışında farklı dilde anlatacak genç sosyal demokrat liderin başına açabileceklerini görüyor. Şimdi Sosyalist Enternasyonel’e gidiyorum. Sonra 1 Nisan’a kadar yurt dışı yok. Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nı tebrik etmeye gitmek için randevu alan, 15 Nisan’da Ramallah’a gidecek olan, dünyadaki bütün sol sosyal demokrat akrabalarıyla sıkı ilişkiler kuracak olan genç bir sosyal demokrat lideri görüyor.
O yüzden parti içindeki birkaç hazımsız, saçma sapan tavır içinde olan azınlık sesini duyurabilmek için iktidar medyası tarafından gösterilen mücadeleyi görüyorsunuz. Üç saat boyunca CHP konuşuyorlar. İliç varken CHP konuşacak kadar şuurunu kaybetmiş ve bizden korkan bir süreç var. O yüzden 1 Nisan’ı bekleyenler, ama Recep Tayyip Erdoğan ama parti içindeki 3-5 hazımsız avuçlarını yalarlar. Çok güçlü, çok dinamik kadromuz var. Ekibimizin örgütte inanılmaz bir karşılığı var ve sahada da yaptığımız işlerin çok olumlu yansımalarını görüyoruz. Tertemiz pırıl pırıl, gencecik ve kadınlara hakkını veren siyasete milletimiz de hakkını verir.
“Mahmut Abbas ile görüşeceğiz”
– Filistin ziyaretiniz detayları nedir?
Filistin’de Mahmut Abbas ile görüşeceğiz. İsrail’deki, Filistin’deki yakınlarını kaybetmiş olan birkaç aileyle görüşeceğiz. Ramallah’ta tedavi gören yaralılarla, aileleriyle görüşeceğiz. Oradan bütün dünyaya ve Türkiye’ye önemli bir çağrı yapacağız. Aslında bu ay içinde planlanıyordu. Bir erteleme olmuştu. Sonra da yerel seçim gündemi geldiği için 15 Nisan’a ertelendi. Son yazışmamız 15 Nisan tarihi üzerinden.
– Mesela rehin aileleriyle görüşmeniz gibi talep oldu mu?
Talep ettiler. O konuda (Emekli Büyükelçi) Namık Tan çok başarılı bir diplomasi yürüttü. Bizim Filistin’e olan desteğimiz açısından dünya ve Türkiye kamuoyunda çarpıtılmaya müsait bir angajmana girmedik.
“Seçmen şantaj kabul etmez”
– Erdoğan’ın ‘oy yoksa hizmet yok’ stratejisi…
Birincisi Bence seçmen, tehdit, şantaj kabul etmez. Bu daha önce defalarca sınanmış bir şey. Mesela 2019’da (İBB) seçimi iptal ettikleri gün (YSK kararıyla 6 Mayıs’da ) şaşkınlığı içindeydim. Sonuçta rakibimizdir ama Recep Tayyip Erdoğan gibi önemli bir siyasi deneyim ve akıl bu hatayı nasıl yaptı dedim. O gün dedim ki 1 milyon fark yerler, bu büyük hataydı. Şimdi de tehdit bizim seçmende böyle etki yapmaz. (1993’deki seçimler öncesindeki açıklamaları kast ediyor) Kenan Evren tehdit ile sonuç alamamış, yapamamış. Recep Tayyip Erdoğan 2019’da yapamamış. Şimdi 2024’te nasıl böyle bir şeyin işleyeceğini düşünüyorlar, anlamıyorum.
Yalan tarafı da var, onu da deşifre ediyoruz şimdi. Acaba Çankaya’ya, Karşıyaka’ya, Beşiktaş’a Recep Tayyip Erdoğan doğal gazı ne zaman getirmiş ya? Doğalgaz şirketiyle yerel yönetim anlaşır getirir. Ben yoksam, doğalgaz yok ne demek? Gerçek dışı bir şey söylüyor. Hem işin tehdit boyutu sökmez. Hem bu koca bir yalana kimse inanmaz.
“En güçlü seçenek Lütfü Savaş”
– Hatay’da yeniden Lütfü Savaş’ın adaylığı…
Anketler şunu gösteriyor; Hatay’da bir Hatay ittifakına ihtiyaç var. Aramızda Adalet ve Kalkınma Partisi ile 3-4 puan bir fark var. Bazen önde, bazen geride ölçülüyor. Bunun sebebi de Hatay’da duygular çok yüksek seviyede.
Hatta ölçme- değerlendirme ekibi bize bu şartlarda aslında bu şehirde anket yapılamaz görüşünü de aktardı. Saygın anket kuruluşları çalışmalarında kiminde 3 puan öndeyiz, kiminde 4 puan gerideyiz. Hatay’da şu gerçek var; AK Parti ile CHP arasındaki yarışta, muhalif partiler işte TİP, DEM Parti, diğer sol partiler taraf seçerlerse biz seçimi kazanıyoruz.
Lütfü Savaş’a şunu dedim, ‘Sizi dışarıda bırakmayacak bir formüle ihtiyacımız var.’ Çünkü Lütfü Savaş’ın anket kırılımlarında AKP ve MHP seçmeninden çok ciddi oy alıyor. Bu bütün anketlerde böyle. Zaten yüzde 25’e, yüzde 75’lik bir sosyoloji var orada. Sadece kendi oyumuzu almaya çalıştığımızda yüzde 25 alırız. Dolayısıyla ‘Lütfü Savaş’sız da olmayacak. Bu şartlarda risk var, Savaş ile de olmayabilir mi?’ Lütfi bey ile görüştük ve devam ediyoruz. AK Parti’nin karşısındaki en güçlü seçenek olarak bir başka alternatif yok orada.
“Savaş, “Borcumu ödeyeceğim” dedi”
– Lütfü Savaş seçimi kazanır ancak CHP’den ayrılırsa?
Görüşmemizden ayrılırken en son Lütfü bey, ‘Ben çok zor bir süreci birlikte geçirdik ama siz bana hiç haksızlık yapmadınız’ dedi. Çünkü şuna dikkat ettim; İşin esas sorumluluğunun hükümet olduğunu görerek, Lütfü Bey’in günah keçisi ilan edilmemesine, Lütfü Bey’e vurun abalıya dememeye, bütün sorumluluğu ona yıkmamaya dikkat ettim.
Kendisiyle de kurduğumuz yapıcı bir diyalog var. Benim iktidarla kurduğum kamuoyu önündeki ilişkilerde böyle işte sert polemikler falan oluyor. Ama ben parti içinde birlikte çalıştığım arkadaşlara karşı nezaket dilini hiç terk etmeyen ve yöneticiliği pozitif motivasyonla düşünen birisiyim. Lütfü bey, hiç ihtiyaç yokken döndü; ‘Bu süreçte beni herkes çok üzdü ama benim kadar üzülen ikinci bir kişi sizi gördüm. Teşekkür ederim. Ben 1 Nisan’da size buraya bizzat gelip teşekkür edeceğim. Borcumu ödeyeceğim’ dedi.
Ben kazandığımız takdirde herhangi bir risk görmüyorum. Lütfü Bey, bu seçimi kazanırsa çok ciddi bir siyasi başarı elde etmiş olacak. Kaybederse anlaşılır bir sonuçtu. Ama şu anda kazanmaya yakın bir noktadayız. 1 Nisan’dan sonrasına bir sürpriz olmaz. Bir de ben 1 Nisan günü Hatay’ı AK Parti’ye emanet edeceğime Lütfü Savaş’a emanet etmeyi tercih ederim.
“Şükrü Genc’i ikna edemedim”
– Sarıyer’de Genç’in bağımsız adaylığı…
İstanbul’da Sarıyer ilçesindeki kriz: Şükrü Genç ile dün (19 Şubat) konuştuk, kararını bugüne bıraktı. Bugün (20 Şubat) de grup toplantısından 10 dakika önce konuştum. Ama ikna edemedik.