CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın çok başarılı olduklarını ve yeniden İstanbul ve Ankara için aday olmaları gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, yaklaşan yerel seçimlerle ilgili süren “ittifak” tartışmalarına ilişkin ise, “Türkiye’yi düşünen muhalefet partileri bir araya gelir.” dedi.
Halk TV’den Fikret Bila’nın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, yerel seçimler için muhalefet partilerinin tekrar işbirliği yapabileceğini vurgularken hem adı CHP genel başkanlığı için geçen Ekrem İmamoğlu’nun hem de Mansur Yavaş’ın kendi görevlerine devam etmeleri gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, Mart 2024’te yapılması beklenen yerel seçimlerde muhalefetin muhtemel bir işbirliği hakkında şu açıklamayı yaptı:
“Demirel’in deyimiyle siyasette 24 saat uzun bir süredir. Benim değerlendirmeme göre Türkiye’nin geleceğini, çıkarlarını, huzurunu önceleyen muhalefet partileri bir araya gelirler. Burada önemli olan ölçü Türkiye’nin geleceği ve çıkarlarıdır. Bu ölçüyü esas alan muhalefet partileri işbirliğine yönelirler.”
“Ekrem Bey ve Mansur Bey yeniden aday olmalı”
CHP’li belediye başkanlarının çok başarılı olduğunu, ulusal ve yerel sorunlarda iktidardan çok daha fazla çözüm ürettiklerini de belirten Kılıçdaroğlu, “Belediye başkanı arkadaşlarıma ‘şikayet etmeyeceksiniz, halka hizmete devam edeceksiniz’ dedim. Öyle yapıyorlar. Belediye başkanlarımız çok başarılı. CHP’nin halka hizmet anlayışını çok iyi bir şekilde hayata geçirdiler. Hükümet üç tane maskeyi dağıtamadı ama CHP’li belediyeler bir günde sorunu çözdüler ve korona salgınında maskeleri bedava dağıttılar. Her soruna kısa sürede çözüm ürettiler. Halk bu gerçeği yaşayarak gördü. Bu nedenle belediye başkanlarımızın yeniden aday olmalarını ve hizmetlerini sürdürmelerini istiyorum. Bu büyükşehir belediye başkanlarımız için de geçerli. Çok başarılılar. Bunu kendilerine de söyledim. Ben Ekrem Bey’in (İmamoğlu,) Mansur Bey’in (Yavaş) yeniden İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarına aday olmaları gerektiğini düşünüyorum. Ekrem Bey’in İstanbul’u, Mansur Bey’in Ankara’yı kazanacaklarına inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
“Asıl zamlar yerel seçimlerden sonra gelecek”
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ekonominin başına getirdiği Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan’ın başarılı olup olamayacaklarıyla ilgili soruya da şu yanıtı verdi:
“Bir sorunu çözmek istiyorsanız önce sorunu doğru kavrayacaksınız ve bir programınız olacak. Çözüm için ortaya bir program koyacaksınız ve kamuoyuyla paylaşacaksınız. Saygın devletler ve kurumlar böyle yapar. Kalkınma planı hazırlar. Yıllık programlar hazırlar.100 günde neler yapacağını belirler ve açıklar. Bu iktidar Türkiye’yi bir ekonomik buhrana sürükledi. Ancak bu buhrandan çıkmak için bir programı yok. Tek programı zam yapmak. Günün 24 saati zam yapıyor. Akşam yatıp sabah kalkıyorsunuz her şeye zam gelmiş. Bunlar daha bir şey değil.
Asıl zamlar yerel seçimlerden sonra gelecek. Şu anda yine baskılama yapıyorlar. Doları baskılamak için 128 milyar dolar sattılar. Bu rakam bugün daha yukarı çıkmış durumda. Yerel seçimlere kadar bu baskıyı sürdürecekler. Milyarlarca doları bu amaçla arka kapıdan sattılar. Sayın Şimşek göreve geldiğinde bu uygulamayı sonlandıracaklarını söyledi. Ancak bir süre sonra yine arka kapıdan dolar satarak kuru baskılama politikasına döndüler. Yine arka kapıdan dolar satıyorlar. Yerel seçimlere kadar bu satışa devam edecekler. Kuru baskılama politikasını da milletin sırtından yapıyorlar. Fatura millete çıkıyor. 85 milyonun sırtından toplanan bir avuç zengine aktarılıyor.
Zamlarla ve vergi artışlarıyla milleti soyuyorlar. Motorlu Kara Taşıtları Vergisi’ni iki kez almaya karar verdiler. Konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdık. Yerel seçimlerden sonra vergi artışları ve zamlar yağmur gibi yağacak.”
“RTÜK, iktidarın infaz kurumu olarak çalışıyor”
CHP Lideri, iktidarın özgür medyaya tahammülü olmadığını, özgür gazetecilik yapmaya çalışan yayın organları ve gazetecileri yok etmeye çalıştığını belirterek, “Tek kişilik hükümetin tahammül edemediği konuların başında medya özgürlüğü geliyor. Özgür medyayı yok etmeye çalışıyor. Özgür medyayı baskılamak, yok etmeye çalışmak demokrasi ayıbıdır. Demokratik bir ülkede özgür medyayı yok etmeye çalışmak için iktidarın ar damarının çatlamış olması gerekir. RTÜK diye bir kurum var. RTÜK bir kamu kurumudur. Ama bir kamu kurumu gibi çalışmıyor. İktidarın infaz kurumu olarak çalışıyor. Özgür gazetecilik yapmaya çalışan kurumları hukuksuz bir şekilde cezalandırıyor. HALK TV’ye haksızlık yapıyor. Tele-1’e haksızlık yapıyor. KRT’ye haksızlık yapıyor. Hukuk dışı kararlarla HALK TV’ye ağır para cezaları veriyor. KRT’ye haksız cezalar veriyor. Tele-1 ekranlarını karatıyor. Bu kararların hiçbiri hukuka dayanmıyor. Tamamen iktidardan aldığı talimatları yerine getiriyor. İktidarın infaz aparatı olarak çalışıyor. Çünkü gerçeklerden korkuyor. Gerçekleri söyleyen özgür medya kurumlarını susturmaya çalışıyor. Özgür gazetecilik yapanları susturmak istiyor. Oysa demokrasinin vazgeçilmez kurumlarından biri de özgür medyadır.” dedi.