Kahramanmaraş’ın afet risk azaltma planında 7,5 büyüklüğünde deprem olacağı bilinirken, ilde kaçak yapılar affedildi, kentsel dönüşüm ise risk planına uygun yapılmadı.
Kahramanmaraş merkezli depremler devlet kurumlarının işleyişi ile ilgili çelişkiyi de gözler önüne serdi.
Uzmanlara göre üç yıl önce uygulamaya konan İl Afet Risk Azaltma Planı’nda yer alan risk tahminleri yaşanan felakette tamamen gerçekleşirken, kentsel dönüşümdeki uygulama hataları ve kaçak yapıları yasallaştıran imar affı deprem sonrasındaki hasarı daha da büyüttü. Risk azaltma planının kâğıt üstünde kalması binlerce kişinin canına mal oldu.
Kahramanmaraş pilot il seçilmişti
Kahramanmaraş, Türkiye Afet Risk Azaltma Planı-TARAP çerçevesinde İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) hazırlanan ilk il.
İçişleri Bakanlığı’na bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) 2019’da Kahramanmaraş’ı pilot il seçmiş, plan 2020’de tamamlanmıştı. O dönem basında çıkan haberlerde Kahramanmaraş’ın bu alanda örnek olacağı ifade ediliyordu.
TARAP’ın hazırlandığı dönem olan 2013’te AFAD’ın başkanı şu anda Cumhurbaşkanı Yardımcısı olan Fuat Oktay’dı. Kahramanmaraş Afet Risk Azaltma Planı ise 2020’de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun katıldığı toplantıyla duyurulmuştu.
Hazırlıklar çerçevesinde 2019’da ilde 7,5 büyüklüğünde deprem senaryosu üzerinden Soylu’nun talimatlarıyla bir tatbikat da yapılmıştı.
DW Türkçe’ye konuşan ODTÜ Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuvarı Yöneticisi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, hazırlanan risk azaltma planında zaten 7,5 civarında bir deprem öngörüldüğünü vurguluyor.
Sucuoğlu, Doğu Anadolu Fay Hattı’nın Kahramanmaraş’ın yakınından geçen kısmının 500 yıldır kırılmadığını ve bu sismik boşluğun planda çok iyi dokümante edildiğini belirterek, “Fay blokunun yılda ortalama bir santimlik bir birikimi var. Demek ki 5 metreye yakın bir atım yapabilir bir anda. Oradan da yapılan hesaplarla zaten 7,5 civarında bir deprem öngörülüyor planda. Olan da öyle. Üç metre, şu 3,5 metre civarında bir atım var” diyor.
“Risk azaltmada ciddi eksiklikler var”
Kahramanmaraş özelinde tahmin edilen deprem risklerinin tamamen gerçekleştiğini vurgulayan Sucuoğlu, tedbir alma ve risk azaltma konusunda ise ciddi eksikler olduğuna işaret ediyor.
Afet risk azaltma planı ile devletin çeşitli kurumların görevler verilmesi amaçlanıyor. Başta belediye, daha sonra Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın il müdürlükleri olmak üzere kurumların risk belirleme ve önlem alma konusunda görevlendirilmesi söz konusu. Sağlık Bakanlığı’na hastaneler ve sağlık kurumlarında, Millî Eğitim Bakanlığı’na da okullarda güçlendirme yapması, risk belirlemesi öneriliyor.
Peki bunca hazırlığa rağmen bu plan uygulamada neden hayata geçirilemedi?
Önerilen risk azaltma önlemlerinin çok daha uzun zamana yayılması gereken şeyler olduğunu ifade eden Sucuoğlu, “Ve orada da aslında zaman da verilmişti bazılarına. Öncelikli olanlara 2020-2023 demiş. Bazılarına 2020-2030 demiş. Fakat geçen üç yılda pek başlanan bir şey de yok” ifadelerini kullanıyor.
Planda yer alan “Yapı stoku envanterine göre belediye başkanlıkları tarafından binaların risk skoruna göre sınıflandırılması ve tehlike sınıfına göre deprem bina kimlik kartlarının oluşturulması” hedefi için son tarih 2021’di.
Depremin etkilediği ilçelerden Pazarcık, Türkoğlu, Dulkadiroğlu ve Afşin ilçelerinde yapıların deprem dayanımları dikkate alınarak, envanter ve risk analiz çalışmaları ışığında önceliklendirilmesi, güçlendirme ve dönüşüm çalışmalarının gerçekleştirilmesi hedefi ile ilgili ilçe belediyeleri sorumlu tutulurken, hedefin gerçekleşme dönemi 2020-2030 aralığı olarak belirlenmişti.
Sucuoğlu: Plan var, kaynak yok
Özel binalardan belediyelerin sorumlu olduğunu söyleyen Sucuoğlu, ancak belediyelerin planda verilen görevler açısından hem kaynak hem de insan gücü anlamında böyle bir kapasiteleri olmadığını belirtiyor ve ekliyor: “Dolayısıyla İRAP raporlarının böyle bütün Türkiye genelinde kullanabilmesini ben çok gerçekçi bulmuyorum. Bir yerlerden kaynak bulmanız gerekiyor. Hani yok mu Türkiye’nin parası? Hani baktığınızda böyle? Yani gereksiz harcanan bir sürü paralar var. Ama deprem için yaptığınız yatırımlar bir katma değer sağlamıyor. Bilimin ışığında doğru kararlar alınması lazım. Yoksa kayıplar böyle büyük oluyor.”
Afet risk planında atılması gereken adımlar kâğıt üstünde kalırken, bölgede afetlerde hasar boyutunu artıracak adımlar da atıldı.
Erdoğan imzasıyla kaçak yapılara izin
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yayımlanan kararla 8 Haziran 2018’de başlatılan İmar Barışı düzenlemesi bunlardan biri.
Devlete belli bir bedel ödenmesi karşılığında iskân ruhsatı, tapu alamayan binalara yapı kayıt belgesi verilmesine yönelik düzenleme çıkarıldığı dönem de çok tartışılmıştı. Düzenlemeye göre imar mevzuatına aykırı durumlar “ev sahiplerinin beyanı doğrultusunda” kayıt altına alındı. Kaçak yapılara Yapı Kayıt Belgesi verildi.
DW Türkçe’ye konuşan TMMOB Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhçu, “İmar affı başvurusu yapılan bina ne demek? Kaçak ya da kaçak katlar eklenmiş. Ruhsat ve eklerine aykırı kural dışı yapı demek. Diğer bir ifadeyle sağlam olmayan, güvenli olmayan yapı demek. Bunlar hep imar affından yasalaştırıldı, iskân verildi bunlara” diyor.
İmar affında binanın güvenliğinden bina sahibi vatandaşın sorumlu tutulmasının yarattığı tehlikeye dikkat çeken Muhçu, bunun hukuk devletine, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü olan devlete yakışmayan bir davranış biçimi olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu Anayasaya aykırı yani devletin temel sorumluluklarına aykırı bir düzenleme olarak yok hükmündedir bugün.”
Mimarlar Odası: Seçim öncesi göz yumuldu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2019’da Kahramanmaraş’ta yaptığı mitingde “İmar barışıyla 144 bin 556 Maraşlı vatandaşımızın sorununu çözdük” demişti.
Kaçak yapılara özellikle seçim öncelerinde göz yumulduğunu söyleyen Muhçu, “Kaçak yapıların bizatihi nedeni bu imar affını çıkaranlar yani hükümet. Bu kaçak binalardan birileri para kazanıyor, birtakım kaynaklar bir yerlere aktarıyor. Aslında devletin bizzat gözetiminde bu cinayetler işleniyor” diyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin paylaştığı güncel veriler ise deprem bölgesinde imar affının boyutlarını gözler önüne seriyor. Buna göre Kahramanmaraş’ta 39 bin, depremin yıktığı 10 ilde 295 bin yapı imar affından yararlandı.
Uzmanlara göre deprem sonrası ortaya çıkan acı tablo kentsel dönüşümün de deprem riskini azaltma üzerine kurgulanmadığını ortaya koyuyor.
2012’de çıkarılan 6306 sayılı yasaya göre riskli yapıların tespiti maliklerin talebine istinaden yapılıyor. Bu da afet risk azaltma planı yıllar önce hazırlanan ilde yapıların tek tek risk tespitlerinin yapılmadığını gösteriyor.
“Afet programı olarak ele alınmadı”
“Kentsel dönüşüm anlamında yıkıp yeniden yapma şeklinde bir şeyler yapılacaksa bunların bu önceliğe göre yapılması gerekir. Çünkü kaynaklarınız sınırlı, akıllıca kullanmak zorundasınız. Biz bunu yapmadık” diye konuşan Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, kentsel dönüşümde müteahhitlerle vatandaşın baş başa bırakılmasının yanlışlığına dikkat çekiyor.
DW Türkçe’ye konuşan TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Füsun Sümer de kentsel dönüşümün öncelikle kentlerin ihtiyacı olan bölgelerde değil, gayrimenkul sektörünün talebi olan, rant değeri yüksek olan bölgelerde yoğun olarak gerçekleştirildiğini vurguluyor.
Mevcut kentsel dönüşüm mevzuatının yeterince kapsayıcı ve teşvik edici olmadığına işaret eden Sümer’e göre bu konu şimdiye dek risklerin azaltılmasına yönelik afete hazırlık problemi olarak ele alınmadı.
“Kentsel dönüşüm mevzuatı kapsamında bugüne kadar yenilenen bölgeler genellikle şehirlerin öncelikle yenilenmesi gereken riskli bölgeleri arasında değil” diye konuşan Sümer, “Müteahhitler ve mülk sahipleri açısından cazip olan alanlardaki yapılar yenilendi. Bu yapıların hiç risk içermediklerini söyleyemeyiz fakat öncelik verilen alanlar ihmal edilmemeli ve kamu daha fazla sorumluluk üstlenmeliydi” ifadelerini kullanıyor.
Binaların yüzde 40’ı yıkıldı
Temmuz 2021’de çıkan ve deprem zararlarının en aza indirilmesi için gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’na göre Kahramanmaraş’ta tespit edilen riskli bina ve bağımsız birim sayısı 6001 olurken, bunların yüzde 93’ü kentsel dönüşüm kapsamında yıkılmıştı.
Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı’nın deprem sonrasında hazırladığı ‘Bina Hasar Kestirimi Ön Raporu’na göre ise Kahramanmaraş’ın tamamında yaklaşık 45 bin 800 bina var. Bu binaların yaklaşık yüzde 40’ı çöktü veya orta/ağır derecede hasar aldı.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – PELİN ÜNKER