Kongre sürecinin tamamlanması ile beraber ismi ve yeni eş genel başkanları belli olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (HEDEP) yeni dönem siyasetine dair yaklaşımlarını Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, iktidarla şu an bir görüşme içinde olmadıklarını belirterek, “Ancak kim olursa olsun ne istediğini ve beklediğini kamuoyu ile net bir şekilde paylaşmak kaydıyla ve çözümü mümkün kılacaksa her kesimle yeri gelince görüşebiliriz” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin geçen hafta yapılan kurultayında hem ismi hem eş genel başkanları değişti. HEDEP ismini alan yeni partinin genel başkanlık koltuğuna Tülay Hatimoğulları Oruç ile Tuncer Bakırhan oturdu. BirGün’e konuşan Tuncer Bakırhan, iktidarla şu anda hiçbir görüşmelerinin olmadığını bildirerek, “Her kim olursa olsun ne istediğini ve beklediğini net bir şekilde paylaşması kaydıyla ve çözümü mümkün kılacaksa her kesimle yeri gelince görüşebiliriz” diye konuştu.
Bakırhan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:
“Partimizin çizgisinde bir değişiklik yok. Onu sahiplenmede, savunmada, toplumsal ayağını oluşturmada bir değişiklik olacak. Çizginin kendisi, Türkiye halklarının bir arada ortak, eşit halklara sahip olmasıdır. Bu coğrafyada Kürt’e, Alevi’ye, emekçiye, kadına demokrasinin eşit işlemesidir. Ezilenin olmadığı, insanların umutsuzluğa kapılmadığı, aş-iş derdinin yaşanmadığı bir Türkiye mücadelesi yürütüyoruz.
Değişecek olanlar, izlediğimiz pratik, yaptığımız ittifaklar, toplumla kurduğumuz bağ, cevap olamama durumunu aşmaktır…
Sadece biz değil, sol ve bu zeminde bulunan bütün güçler, özne olarak gördüğümüz çevrelerden kopuş içerisindedir. Yeni dönemde bunu gidermeye dönük bir değişim olacak. Daha dinamik, daha çok sahada, toplumun sorunlarını daha sahiplenen, savunan ve sistem karşıtı ortak bir demokratik mücadele zemininde buluşma konusunda yeniliklerimiz olacak.
Kürt siyasetinin ittifakları
İttifakların sığ, daha çok seçim endeksli olması, bu seçimde bizlere çok büyük dersler verdi. Geçmişteki pratiği tekrar etmek bu halka yapılacak en büyük kötülüklerdendir. En sağlıklı en doğru ittifak, en geniş toplumsal zemini, siyasal partilerle sınırlı kalmayan bir mücadele zemini oluşturmaktır. Bugüne kadar başaramadığımız, geçmişteki bagajlardan kurtularak bu halka umut olacak bir seçenek yaratmamaktan kaynaklı bir şeydir. Ya bütün iddialarımızdan vazgeçeceğiz, biz dâhil olmak üzere, artık bu toplumu ‘İttifak altında birleşiyoruz, başaracağız’ diyerek tekrar yanıltmak gibi büyük bir yanlış içine girmeyeceğiz. Ya da demokrasi için emekçiler için geleceğimiz için en doğru olan neyse asgari müşterekte de olsa bir araya gelip hem zeminde hem sahada yeri gelirse de seçimde hayata geçirmemiz gerekiyor.
“Kürt sorunu gizlilikle çözülemez”
Kürt hareketi, Türkiye sol, sosyalist, devrimci hareketlerine yoldaşlık hukukuyla hep açık davrandı; onların duyarlılıklarına da özen gösterdi. Geçmişte de bu süreç açık yürüdü. Adaya, masa kuruldu. Görüşmelerin noktası, virgülü ana akım medyaya yansıyordu. Bu çözüm süreciydi. Yanlış da değildi. Kürt meselesi çözülecekse kimin oraya masa kurduğu, önemsiz bir ayrıntıdır. Memleketin bu halde olmasının nedeni de çözümün olmamasıdır. O dönem kapandı. O dönemden sonra Kürtlerin yaşadıklarını anlatmamıza gerek yok. Annelerin, çocukların cenazeleri derin dondurucularda, sokaklarda kaldı, cezaevlerinden her gün hasta tutsakların cenazeleri çıkıyor. Kürtler sistemin her alanından dışlanmış durumdadır. Bu kadar acı ve yaşanandan sonra biz neyi, kimle gizli saklı yürüteceğiz?
Hükümetle şu an bu konuda bir görüşme söz konusu değildir. Seçim dâhil olmak üzere iktidarla hiçbir konuda bir görüşme durumumuz olmamıştır. Ancak kim olursa olsun ne istediğini ve beklediğini kamuoyu ile net bir şekilde paylaşmak kaydıyla ve çözümü mümkün kılacaksa her kesimle yeri gelince görüşebiliriz.”