Gezi davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan TMMOB üyesi yüksek mimar Mücella Yapıcı’nın, 3 yıl önce bir programda deprem ve sonrasındaki yardım, arama kurtarma organizasyonlar hakkında yaptığı değerlendirmeyeniden gündeme geldi. Yapıcı, o programda “AFAD, ‘ben yapacağım diyor’; yerel yöneticilerle, halkla bu organizasyonu yapmazsan merkez sistem hiçbir şey yapamaz” sözleriyle bugüne yaşanılacaklar için uyarmıştı.
Gazeteci Serdar Akinan’ın hazırlayıp sunduğu, 9 Kasım 2020’de KRT’de yayınlanan ”Ne Oldu?” programında Mücella Yapıcı, Türkiye’de deprem gerçeğini ve hükümetin depreme hazırlık çalışmalarını ve yardım organizasyonlarıyla ilgili değerlendirmeler yaptı. Mücella Yapıcı’nın o programda söyledikleri ve uyarıları yeniden gündem oldu.
Yapıcı’nın bu programda merkezi sistem, AFAD ve yerel yönetimler ile ilgili söylediği sözleri Belgesel Yönetmeni İmre Azem, yaptığı paylaşımla tekrar hatırlattı. Türkiye’nin güneyini büyük yıkıma uğratan 6 Şubat depremlerinin ardından yaşanan tartışmaların ardından İmre Azem Twitter’da 17 Ağustos 1999 depremini konu alan Ethem Özgüven’in hazırladığı “Beklemek” belgeselinden ve Mücella Yapıcı’nın KRT’de katıldığı bir programdan kesitler paylaştı.
“Çünkü merkez AFAD, ‘ben yapacağım diyor’; yapamazsın”
KRT’deki programda depreme hazırlık yapılması için zihniyet değişiminin zorunlu olduğuna dikkat çeken Mücella Yapıcı, “Ülke çapında hatta yurtdışı bağlantılarıyla bir yardım organizasyonu olması lazım ama ben bundan da çekiniyorum. Çünkü merkez AFAD ‘ben yapacağım diyor’. Yapamazsın, kimse yapamaz. Bu senin beceriksizliğinden, bu senin yeteneksizliğinden, liyakatsizliğinden filan, tamam da… Bu organizasyonu yerel yöneticilerle, halkla, mahalle görevlileriyle yapmadıktan sonra mümkün değil. Mümkünü yok. Merkez sistem hiçbir şey yapamaz. Merkezi sistemsiz yerel yönetim de hiçbir şey yapamaz. Yerel yönetimin yine şansı var ama yerel yönetimler bu işin içinde olmadan hatta meslek odaları; çünkü demokrasi kurum ve kurallar rejimidir. Bu demokratik kurumların hepsini bu konuda iş birliği içinde olaması lazım. Ama ne yazık ki bütün bunların olabilmesi için önce bu kurumların tepesindekilerde bu zihniyetin olması lazım” demişti.
“Mücella Yapıcı’yı el üstünde tutup can kulağıyla dinleyeceğinize tutup hapse attınız”
İrem Azem de paylaşımlarında 1999 depreminden başlayarak kronolojik olarak sıraladığı paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
“Afetlerden en çok etkilenen kadınlar ve çocuklarla dayanışmak için 99 depreminden hemen sonra Mücella Yapıcı’nın da aralarında olduğu bir grup kadın KADAV’ı kurmuşlar. Bugün hâlâ aktif ve güçlü bir vakıf: http://kadav.org.tr
Sevgili Mücellâ 2003 yılında, 17 Ağustos’tan 4 sene sonra bakın ne diyor: “Hâlâ bu bölgede yeşil alanlar talan ediliyor, hâlâ dolgu alanlara önemli projeler yapılıyor, hâlâ yapı kültüründe çok fazla değişen bir şey yok…” Şimdi yine “ders almak”tan bahsediyoruz… Hayatını topluma adamış, ölüm değil yaşam üreten kentler için rant politikalarınıza karşı mücadele eden bir bilim insanını, bu çürümüş düzeninize çomak soktuğu için hapse atmak ağır bir hak ihlalinin çok ötesinde, bu ülkeye yapılan en büyük ihanettir. Mutlaka hesabını soracağız!
Gezi zaten neydi? Kentin merkezinde kamusal bir yeşil alanı korumak için kolektif bir refleksti. Hem de bölgedeki tek deprem toplanma alanı. Hukuksuz, delilsiz hapse attığınız arkadaşlarımızı hemen derhal serbest bırakın! Deneyimi ve bilgi birikimiyle afetler konusunda dünyadaki sayılı bilim insanlarından olan Mücellâ Yapıcı’yı el üstünde tutup can kulağıyla dinleyeceğinize tutup hapse attınız ya, Allah bin kere belanızı versin!
2 sene önce çatır çatır anlatıyor bugün yaşadıklarımızı. İzmir depreminden sonra çekilmiş 40 dakikalık programın tamamını seyretmenizi tavsiye ederim. Konut politikası, kentsel dönüşüm, depreme hazırlık hepsi bir arada…”