Tutuklama ve cinayetlerde artışı vurgulayan RSF, 65 medya temsilcisinin rehin, 49’unun da kayıp durumda olduğunu açıkladı.
Merkezi Paris’te bulunan RSF kuruluşu, gazetecilik haklarının 2022’de ciddi gerilediğini bildirdi. 1 Aralık itibariyle 533 tutuklu gazetecinin tespit edildiğini, bunun bir önceki yıla oranla yüzde 13,4’lük bir rekor artışa işaret ettiğini duyurdu.
Tutuklu dağılımına göz atıldığında, 432’sinin profesyonel gazeteci, 83’ünün profesyonel olmayan, 18’inin medya çalışanı olduğu anlaşılıyor. Toplam mahpus gazetecilerden sadece yüzde 36,4’ünün mahkum edildiği, kalan yüzde 63,6’sının yargılanmadığı da tespit edildi.
Kadın gazeteci tutukluluğu beş yılda iki kat yükseldi
Açıklamada, sayısı 78 olarak tespit edilen tutuklu kadın gazetecilerle ilgili de, “RSF, 2021’e göre yüzde 30 artan kadın gazeteci tutukluluğunda hiçbir zaman bu kadar yüksek bir rakama ulaşmamıştı” dendi. RSF’ye göre, beş yıl önce, tutuklamada kadın haberci oranı yüzde yediyken, 2022’de bu oran yüzde 15’i aştı.
Türkiye’den Alagas örnek
Açıklamada, Türkiye’ye dair, üç kadın gazeteci ve bir kadın medya çalışanının, medyaları ve prodüksiyon şirketleri PKK’ya yakınlığıyla suçlanması sonucu, haziranda tutuklanmasına da değinildi. Örnek olarak, 2019’da ‘terör örgütü propagandası’ iddiasıyla suçlanan Jin News sitesi haber müdürü Safiye Alağaş da verildi.
Cinayetlerde Meksika, Haiti ve Brezilya başta
24 Şubat’ta başlayan Ukrayna’daki savaşı haberleştirirken sekiz gazeteci altı aylık bir dönemde öldürüldü. Bunlar içerisinde, 13 Mart’ta Rus askerlerince infaz edilen Ukraynalı foto-muhabir Marks Levin ve sivillerin tahliyesini izlerken top atışı sonucu şarapnelin isabet ettiği Fransa merkezli BFM TV kanalı muhabiri Frédéric Leclerc-Imhoff da vardı. Bu yıl öldürülen toplam 57 gazeteciden 11’i Meksika’da, altısı Haiti’de, üçü de Brezilya’da can verdi.
Raporda dikkat çeken diğer bir veri de, 20 aydır Mali’de El Kaide’ye yakın bir grubun elinde bulunan Fransız gazeteci Olivier Dubois dahil 65 haberci ve medya çalışanının dünyada rehin durumda olması.
‘Önce yatıralım, sonra bakarız’ yaklaşımı
RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, konuyla ilgili şunları dedi: “Raporda, Safiye Alağaş’ın durumuna yer verilmesi, aslında Türkiye’nin darbe girişiminden beri yeniden toplu tutuklamalara bel bağlaması, kadın gazetecilere dönük baskılar ve hukukun siyasete alet edilmesi gibi uluslararası planda gözlenen başlıca üç kronik soruna birden işaret ediyor. Siyasi rüzgarla gazeteciler kitlesel olarak tutuklandıklarında, yargı bağımsızlığını sakatlayan otoriter yönetimlere özgü uygulamalar olarak, pek de mahpusluğun medya temsilcisinin aylarını yıllarını yediğine bakılmaz. Altı aydır iddianamenin çıkmaması da olsa olsa ‘önce yatıralım, sonra bakarız’ yaklaşımının bir sonucudur.”