Erzincan İliç’te siyanür sızıntısına yol açan ancak ruhsatı iptal edilmeyen Anagold’un vergi borcunun silindiği şirketin Kanadalı ortağının bilançosunda ortaya çıktı. Rakamın TL karşılığı 209 milyon lira.
Erzincan İliç’te yol açtığı siyanür sızıntısıyla bilinen Anagold’un vergi borcunun silindiği, şirketin yüzde 80 ortağı olan Kanadalı altın madeni şirketi SSR Mining’in bilançosunda ortaya çıktı. Dokuz aylık konsolide verilerine göre SSR’nin bu yıl Türkiye’de silinen vergi borcu 7,2 milyon dolar. Bu rakam, bugünkü kur değeriyle yaklaşık 209 milyon liraya denk geliyor.
Erzincan’ın İliç ilçesinde Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçleriyle ilgili iptal davalarının devam ettiği Çöpler Kompleks Madeni’ni işleten Anagold Madencilik’in yüzde 80’i SSR Mining, yüzde 20’si ise Çalık Grubu’na ait.
Üçüncü çeyrek finansal raporuna göre SSR Mining’in Türkiye’de önceki dönemlerden kalan 8,6 milyon dolarlık vergi borcu bulunuyordu. Şirket, 12 Mart 2023’te yürürlüğe giren yasa uyarınca yaptığı vergi affı anlaşması uyarınca 7,2 milyon ABD Doları tutarında vergi, faiz ve cezayı sıfırladığını, 8,6 milyon yerine 1,4 milyon dolar nakit ödeme yaptığını beyan etti.
Raporda ayrıca Türkiye’de kurumlar vergisinin bu yıl yüzde 20’den 25’e çıkarıldığı ancak Türk Lirası’ndaki değer kaybı nedeniyle buradan gelecek vergi artışının dengelendiği belirtiliyor.
Dokuz aylık geliri 323 milyon dolar
SSR Mining’in finansal tabloları, yarattığı çevresel risklerden dolayı davalık olan Çöpler Madeni işletmesinin şirket için oldukça karlı olduğunu gösteriyor.
Buna göre Çöpler Madeni’nden yılın dokuz ayında 322,8 milyon dolar gelir elde eden şirketin karı da 46,5 milyon dolar oldu. Şirket, bu madenden 2020’den bu yana ise yaklaşık 1,5 milyar dolar gelir ve 334,6 milyon dolar kar elde etti.
Şirket hakkında 2021’den beri ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na açılan ÇED iptal davası sürüyor.
Çöpler Kompleks Madeni kapsamında açık ocak madencilik faaliyetleri ile oksitli ve sülfitli cevher çıkarılıyor ve dore altın ile gümüş ve bakır keki üretimi gerçekleştiriliyor. Madencilik faaliyetinin gerçekleştiği alanda aktif bir fay hattı olan Bingöl-Yedisu Fat Hattı da bulunuyor.
Proje 2008’de Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu raporu aldı. Şirket, 2014 ve 2021’de aldığı ÇED raporlarıyla iki kez kapasite artışı yaptı. Açık ocakları genişletip derinleştiren şirket 687 hektar olan maden sahasını yaklaşık bin 746 hektara çıkardı.
Siyanür ve kimyasalla üretim
Madende üretim 2010 yılında başlarken, ilk kapasite artırımı ile birlikte 2019’da siyanürlü üretimden 39 çeşit kimyasal + sülfürik asit + siyanürle üretime geçildi. Anagold, Ağustos 2023’te “ÇED gerekli değildir” kararıyla da maden sahası içindeki açık ocak alanına 5,83 hektarlık bir bölüm daha eklemek için onay aldı.
Sahada kapasite artırımı yapılmasına yönelik verilen ÇED raporunun iptali için açılan dava kapsamında geçen hafta bilirkişi incelemesi yapıldı.
TMMOB ve İliç’te siyanürlü altın çıkarılmasına karşı çıkan köylüler adına Sedat Cezayirlioğlu tarafından açılan ÇED iptal davası Erzincan İdare Mahkemesi’nce reddedilirken karar geçen Haziran ayında Danıştay’da bozulmuş, Danıştay 6. Dairesi yeniden bir bilirkişi incelemesi yapılmasına karar vermişti.
İliçli köylülerin avukatı İsmail Hakkı Atal, bilirkişi heyetinden bir kişinin AKP ile bağlantısı olduğunu, sismolog olan bilirkişinin ise eksik bilgisi olduğunu belirterek heyetteki iki bilirkişiye itiraz etti.
DW Türkçe’ye konuşan Atal, “Bilirkişi heyetinden biri 10 yıl il sağlık müdürlüğü yapmış bir bürokrat. Heyetteki halk sağlığı uzmanı. Bilirkişi heyetinde sismolog olarak görevlendirilen kişinin de keşif esnasında bölgenin depremselliğine ilişkin eksik bilgisi olduğu ortaya çıktı. Biz iki bilirkişi için de itiraz ettik. Daha önce de hem keşif sırasında hem de dilekçemizde madenle AKP arasında net bir bağlantı olduğunu belirterek halk sağlığı uzmanı için de itiraz ettik” diyor.
“Yıkıcı deprem riski var”
Mahkemeye sundukları bilimsel raporlara göre Bingöl-Yedisu fay hattının bir kolunun, maden atık havuzunun tam altından geçtiğini aktaran Atal, söz konusu kolda en son 1939 yılında 7’den büyük yıkıcı bir deprem olduğunu, bunun tekrarlama periyodunun da maksimum 100 yıl olduğunu söylüyor.
“Biz şu an 84. yıldayız” diyen Atal, ekliyor: “Böyle bir depremin gerçekleşmesi halinde 66 milyon ton zehirli -sülfürik asitli -siyanürlü 39 çeşit kimyasallı zehirli atık sadece Fırat nehrine karışmakla kalmayacaktır. Aynı zamanda ekteki fay haritasında görülen fay hatları boyunca 60 km. kalınlığındaki yer kabuğu kırılarak bir nevi boru şebekesi gibi fay hattı boyunca tüm bölgenin yeraltına 66 milyon ton zehirli atık karışacaktır.”
Atal, kapasite artırımıyla ise 66 milyon ton olan zehirli atığın 200 milyon tona çıkarılmak istendiğini vurguluyor.
ÇED raporu ne diyor?
Anagold’un dava konusu olan 2021 tarihli ÇED raporunda ise Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından Ulusal Deprem Araştırma Programı (UDAP) kapsamında desteklenen “Türkiye Sismik Tehlike Haritasının Güncellenmesi” başlıklı projenin sonuçlarına dikkat çekiliyor.
Proje kapsamında 2019’un başında yürürlüğe giren Türkiye Deprem Tehlikesi Haritası’nda bir önceki haritadan farklı olarak deprem bölgeleri yerine en büyük yer ivmesi değerlerinin gösterildiği ve “deprem bölgesi” kavramının ortadan kaldırıldığı anlatılan raporda, proje alanının en büyük yer ivmesine göre düşük tehlike alanında olduğu savunuluyor. Raporda ayrıca söz konusu haritanın yerel zemin koşullarının neden olabileceği sıvılaşma, büyütme, farklı oturma gibi tehlikeleri içermediği de ekleniyor.
Orman, hazine ve mera arazisi
Çöpler Kompleks Madeni’ne itirazlar sadece deprem riski üzerinden değil. Projenin ÇED raporunda yüzey suları açısından Fırat Nehri’nin en yakın etkilenebilecek alan özelliği taşıdığı belirtiliyor. Raporda, “Taşınım yoluyla veya Sabırlı Deresi’nin bu nehre bağlanması sebebiyle özellikle yağış alan mevsimlerde maden alanında yapılan kimyasal faaliyetlere dikkat edilmemesi durumunda Karasu (Fırat) Nehri’nin etkilenmesi söz konusu olabilir” deniyor.
Proje alanı olarak belirlenen bin 746 hektar alanının kadastro kayıtlarına göre yüzde 45’i orman, yüzde 43’ü hazine ve yüzde 5’i mera arazisi. Geriye kalan araziler satın alınan parseller, şahıs arazileri ve yoldan oluşuyor. Şirket, mera izni ve tarım dışı kullanım iznini Erzincan Valiliği Tarım İl Müdürlüğü ve Erzincan Valiliği İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’nden, orman iznini Orman Genel Müdürlüğü ve Erzurum Orman Bölge Müdürlüğü’nden aldı.
Madende patlatma yapılan alan ise Çöpler köyüne 2, Bahçeler mahallesine 2,2, Sabırlı köyüne 2,8, İliç ilçesine 3,7 kilometre uzaklıkta.
Flora-Fauna raporu
ÇED raporunun ekleri de dikkat çekici. Şirketin aldığı flora-fauna raporunda çalışma alanında sekiz takım ve 22 familyaya ait toplam 53 kuş türü belirlendiği, ancak bu kuşlar için proje sahası dışında uygun ekolojik özelliklere sahip alanlar olduğu değerlendiriliyor.
Raporda, yine saha çalışmasında belirlenen 13 sürüngen türünden altı tanesinin Bern Sözleşmesi’ne göre “Kesinlikle Korunması Gereken Türler”, altı tanesinin de “Korunması Gereken Türler” listesinde yer aldığı belirtilerek “Tespit edilen türlerin tamamı proje sahası dışındaki habitatlarda ve genel olarak da Türkiye’de yaygın olarak bulunan türlerdir. Bu nedenle bu türlerin proje faaliyetlerinden doğrudan etkilenmeyecekleri söylenebilir. Proje faaliyetlerinden dolaylı olarak etkilenmeleri durumunda ise, proje sahasının yakın çevresinde, bu türler için alternatif olacak uygun, beslenme, barınma ve üreme habitatları da bulunmaktadır” deniliyor.
Aynı rapora göre proje alanının florası endemik açıdan da zengin. Raporda yapılan arazi çalışması neticesinde proje alanında 328 tür ve tür altı seviyede takson tespit edildiği ve bu türlerden 54’ünün Türkiye florası için endemik olduğu belirtiliyor. Bu türlerin doğal ortamından toplanıp sera ortamındaki saksılara ekilmesi ve belirli bir büyüklüğe erişince alt yapısı tamamlanan biyorestorasyon alanlarına dikilmesi önerisi yapılıyor.
Siyanürlü solüsyon çevreye yayıldı
Çöpler Madeni, geçen yıl Haziran ayında siyanür taşıyan borulardan birinin patlaması sonucu 20 metreküp siyanürlü solüsyonun çevreye yayılmasıyla kamuoyunun gündeme geldi.
Anagold Madencilik sızıntıyı kabul ederken, şirketten yapılan açıklamada sızan solüsyon döküntüsünün içindeki siyanür miktarının yaklaşık 8 kilogram olduğu ve bunun hızla temizlendiği savunuldu. Şirket, açıklamasında Türkiye ekonomisine sağladığı katkıya da vurgu yaptı. Çevre kirliliğine neden olan altın madenine 16,4 milyon lira idari para cezası verildi. Ancak firmaya men cezası uygulanmadı.
Şirketin aldığı ÇED raporuna göre maden sahasında cevher üretimi 2027 yılına dek devam edecek. ÇED raporunda yapılan hesaplamaya göre Anagold 10 yıllık faaliyeti sonucu 4,8 milyar dolar işletme geliri elde ederken devlete yüzde 12 pay ödeyecek. Buna göre maden ömrü boyunca ödenecek devlet hakkı yaklaşık 198 milyon dolar civarında. Raporda devlet hakkında yüzde 40 teşvik indirimi uygulandığı da belirtiliyor.
KAYNAK: DEUTSCHE WELLE TÜRKÇE – PELİN ÜNKER