Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan Filistin ve İsrail topraklarında yaşanan çatışmalar için itidal çağrısı yaptı.
“Sivillere yönelik hiçbir eylemin, sivil yerleşimleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmuyoruz” diyen Erdoğan, “İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz, aynı şekilde Gazze’deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmesini de asla kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Tüm ibadethanelerini okullarını yıkarak insanların en temel insani ihtiyaçlara erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil katliamdır” diyen Erdoğan, “Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları dünya kamuoyu nezdinde İsrail’i hiç istenmeyen bir konuma itebilir. İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır” diye konuştu.
Erdoğan, “Altını çizerek bir kez daha ifade etmek isterim ki; bölgeye kalıcı huzur ve barış ancak meşruiyeti ancak BM kararlarına dayanan 1967 sınırlarına ve coğrafi bütünlüğe sahip bağımsız bir Filistin devletinin kurulması ve tüm dünya tarafından tanınmasıyla gelebilir. Bunun dışındaki hevesler içinde koşmak daha fazla gözyaşı demektir” mesajı verdi.
İttifak çağrısı: Kapımız herkese açık, İYİ Parti’ye de aynı şekilde
Erdoğan, partisinin grup toplantısından sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yerel seçimlerle ilgili konuşan Erdoğan, ittifaklarla ilgili olarak da “Kapımız herkese açık, İYİ Parti’ye de aynı şekilde” dedi.
Partisinin grup toplantısında konuşan Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Mücadelemize katılmak isteyen herkese, ortaklarımızın da rızası şartıyla, Cumhur İttifakı’nın kapısı açık”
“Milletimizin takdiri ile 14 Mayıs seçiminde AK Parti listelerinden milletvekili olarak seçilen siz kardeşlerimin her birini bir kez daha tebrik ediyorum. Türkiye, 14 Mayıs 1950’den sonra 14 Mayıs 2023’te, tamda Cumhuriyetinin kuruluşunun ilk asrını tamamlarken bir kez daha demokrasimizin gücünü tüm dünyaya göstermiştir. Bu seçimlerde milli iradenin üstünlüğü anlayışından taviz vermeden mücadelemizi yürüttüğümüzde vesayetin de darbelerin de iç ve dış kumpasların da üstesinden geleceğimizi ispatladık. Cumhur İttifakı’nın bu süreçte sergilediği sağlam ve ilkeli duruş, tarihe altın harflerle nakş olunmuştur. Bu vesileyle MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli başta olmak üzere Cumhur İttifakı’ndaki tüm ortaklarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. İnşallah Türkiye Yüzyılı destanını Cumhur İttifakı olarak beraberce yazacak, gelecek nesillere armağan edeceğiz. Ülkesinin ve milletinin bekası, istiklali ve istikbali uğrunda verdiğimiz mücadeleye katılmak isteyen herkese Cumhur İttifakı’nın kapısının, tabii ortaklarımızın da rızası şartıyla açık olduğunu belirtmek isterim.
“Millete saygısı olmayan, kendisi de saygıyı hak etmez”
“Meclis çatısı altında niçin yer bulamadıklarını sorgulamak yerine milli iradenin temsilcisi olan gazi meclisimize hürmetsizlik ediyorlar. Tercihini ülkesinin ve kendinin geleceği için en doğrusundan yana yapma iradesini gösteren milletin asil evlatlarını aşağılayarak tahkir ve tahrik ederek iktidara geleceğini sananlar bir kez daha hüsrana uğramıştır. Kimse hiçbir partiye ve adaya tıpış tıpış oy vermek mecburiyetinde olmadığını göstermiştir. Millete saygısı olmayan, kendisi de saygıyı hak etmez.
Muhalefete: Koltuk kavgalarını hep birlikte görüyoruz, Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin
“Seçimden sonra olup bitenleri, verilen koltuk kavgalarını hep birlikte görüyoruz. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin diyoruz.
Partisine yerel seçimler mesajı
“AK Parti’nin gücü milletimizle olan gönül bağımızın gücü kadardır. Bu bağı ne kadar kuvvetli tutarak sandıkta o kadar yenilmez oluruz. Genel merkezimizle, kadın ve gençlik kollarımızla, belediyelerimizle bu gerçeği bir an bile aklımızdan çıkarmadan çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Kongremizin hemen ardından yaptığımız MKYK toplantısında MYK’mızı da oluşturduk. İnşallah 2024 seçimlerine MKYK ve MYK ile hazırlanacağız. Vakti geldiğinde yapacağımız olağan kongremizde ise genel merkez yönetimimizi performans ve temsil odaklı bir anlayışla elbette tekrar gözden geçireceğiz. Bu süreçteki gerek genel merkez gerekse milletvekilleri düzeyinde en önemli kriterimizin mart ayında yapılacak yerel seçimde elde edilecek sonuçlar olacağını şimdiden belirtmek istiyorum.
“Milletvekillerimizin meclis çalışmalarından arta kalan günlerini seçim bölgelerinde değerlendirmeleri çok önemlidir. Ne kamuoyunda ne şehirlerimizin gündeminde en küçük bir boşluğa meydan vermeyeceğiz. Unutmayınız bizim bıraktığımız her boşluk muhalefetin yalanları ve iftiralarıyla doldurulacaktır. Türkiye’ye 21 yılda asırlık eserler kazandırmış demokrasi ve kalkınma atılımları yaptırmış bir kadro olarak bize yakışan ne ise onu yapacağız.
Muhalefeti hedef aldı: Siyasi ikballerini korumaktan başka bir dertleri yok
“Muhalefet kadrolarının milletten kopuk daha çok iç mücadeleye dönük ülkenin sorunlarına ilgisiz lakayık üretken değil çığırtkan tavrı sizleri şaşırtmasın. Bunlar böyleydi. Sadece iyi birer tiyatro oyuncusu oldukları için dışarıya karşı farklı bir duruş ve söylem sergiliyorlardı. Bunların gündeminde sadece belediyelerin asansörlerine kimin bineceği vardı. Siyasi ikballerini korumaktan başka bir dertleri yok.
“Önce benim çıkarlarım diyenlerin karşımızdakilerden farkı kalmaz”
“Önümüzdeki süreci önce ülkem önce memleketim önce partim anlayışıyla yürütürsek hep birlikte Allah’ın izniyle kazanırız. Önce ben, önce benim çıkarlarım, hesaplarım, önceliklerim diyenlerin ise karşımızdakilerden farkı kalmaz. Bu konuda her birinize güveniyorum. Milletimizden ülkeyi yönetmen vazifesini alırken çok geniş bir alanda sorumluluk üstlendiğimizin bilincindeyiz. Bunun için bizi sadece iç siyasetin tartışmalarına ve hesaplarına sıkıştıracak her türlü tuzak ve polemikten uzak duruyoruz. Ufkumuzu ne kadar geniş tutarsak milletimize karşı görevlerimizi o kadar iyi yerine getirebileceğimizin farkındayız.
Erdoğan’ın “dengesiz fiyatlamaların önüne geçme” planı: Fırsatçıların malını satın almayın, ifşa edin
“Son zamanlarda insanımızın canını en çok sıkan konu hiç şüphesiz hayat pahalılığıdır. Esasen, her ülkenin kendi gerçeklerine göre farklı seviyelerde seyreden enflasyondaki yüksek oranlı artışlar tüm dünyanın sorudur. Biz de birden fazla faktörün üst üste gelmesiyle bu durumdan ciddi bir biçimde mustaribiz. Temel ekonomik stratejimizden asla taviz vermeden yeni yol ve yöntemlerle enflasyonun ve yol açtığı sıkıntıların üstesinden gelecek bir program uyguluyoruz. Bu programın başarısı ancak devlet kurumları yanında üreticisinden toptancısına çalışanından kendi adına alım satım yapana kadar tüm kesimleriyle 85 milyonun fedakarlığı ve kararlılığıyla mümkündür. Ülkemizdeki hayat pahalılığı bilhassa bazı alanlarda ne enflasyonla ne döviz kuruyla ne de başka bir sebeple izah edilemeyecek seviyelere ulaşmıştır. Sadece belirsizlik ortamını fırsat bilip üç kuruş daha fazla kazanmak uğruna ülkesine bu kötülüğü yapanlar aslında kendi geleceklerini sabote ediyorlar. Biz güven ve istikrar iklimini güçlendirdikçe bu fırsatçıların foyaları daha net bir biçimde dökülmektedir. Milletimden bu fırsatçılara hak ettikleri cevabı, gerektiğinde malını satın almayacak ama her seferinde mutlaka yapılan ahlaksızlığı ifşa ederek vermesini istiyorum.
“5 bin liralık emekli ikramiyesi kasım ortasında yatırılacak”
“Bu çerçevede emeklilerimizin yaşadığı sıkıntıları bir nebze de olsa hafifletmek için kasım ayının ortasında ödenecek şekilde bir defaya mahsus 5 bin lira ikramiye ödemesi yapmayı kararlaştırdık.
“Hem çalışanlarımızın hem de emeklilerimizin maaşında enflasyon farkı ve refah payını içeren yeni düzenlemeleri yılbaşında ayrıca yapacağız.
“Bin yıldır bu topraklarda bedel ödeyerek yaşıyoruz”
“Bu ülkeye artık dayatmalarla gizli açık siyasi oyunlarla, sinsi ekonomik tuzaklarla istikamet çizilemeyeceğini herkesin kabul etmesi şarttır. Hala mandacılık hayalleri görenleri eşit ortaklık temelinde yeni bir siyasi diplomatik ekonomik ilişki modelini özümsemeye ve gereğini yerine getirmeye davet ediyoruz. Bin yıldır bu topraklarda bedel ödeyerek yaşıyoruz. Biz hancıyız, burada yolcu konumunda olanların konumlarını bir kez daha gözden geçirmeleri ve ona göre davranmaya başlamaları kendi menfaatlerinedir.
“Sivillere yönelik hiçbir eylemi doğru bulmuyoruz”
“Son günlerde Filistin ve İsrail topraklarında yaşanan, Golan tepelerine de yayılma eğilimi gösteren gelişmeleri bu yaklaşımla takip ediyoruz. Terörle mücadelemizde ve bölgemizdeki savaş ve çatışmalardaki tavrımız açıktır. Sivillere yönelik hiçbir eylemi, sivil yerleşimleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların da buna riayet etmesi gerektiğine inanıyoruz. Maalesef İsrail ve Gazze’deki çatışmalarda bu ilke çok ağır bir şekilde ihlal edilmektedir. İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz, aynı şekilde Gazze’deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz.
“Her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil katliamdır”
Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını çekip, alt yapısını çökerterek, tüm ibadethanelerini okullarını yıkarak insanların en temel insani ihtiyaçlara erişmesini engelleyerek, içinde sivillerin yaşadığı binaları bombalarla yerle yeksan ederek, vehasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil katliamdır.
“İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa, örgüt gibi muamele görmeye başlar!”
Gazze’ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıları dünya kamuoyu nezdinde İsrail’i hiç istenmeyen bir konuma itebilir. Sivil yerleşimleri bombalamaki sivil insanları kasten öldürmek, bölgeye yardım getiren araçları engellemek üstelik bunları maharet gibi sunmaya kalkmak devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır.
“Filistin meselesinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesinin müsebbiplerinden biri uluslararası toplumdur”
Kelimeleri kavramları olguları eğip bükerek insanların temel hak ve özgürlüklerine fütursuzca saldırarak yürütülen bir siyaset hayırlı sonuçlar doğurmaz. Mesele sadece oradaki mazlum ve mağdur insanların sorunu değildir. Mesele dünyanın tamamının küresel yönetim ve güvenlik düzeninin bu konuda sorumluluk ve yetki sahibi tüm kurumların haysiyet sorunudur. Filistin meselesinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesinin müsebbiplerinden biri de verdiği sözleri yerine getirmeyen uluslararası toplumdur. BM ve diğer kuruluşlar Filistin halkını tek başına bırakmış, hak ve hukukunu koruyamamıştır. Biz bunu yeni söylemiyoruz, daha önce BM kürsüsünden bu hakikatleri açıkça söyledim.
“Amerika, Avrupa ve diğer bölgelerdeki devletleri taraflar arasında asil ve insani dengelere dayalı tutumlar almaya çağırıyoruz”
“Bölgede bugüne kadar adaletsizliğe göz yuman insanlık, son hadiselerde de iyi bir sınav vermiyor. Bölgede etki sahibi aktörlerin sükûneti tesis etmek yerine yangına adeta körükle giden kışkırtıcı tavrını esefle karşılıyoruz. Amerika, Avrupa ve diğer bölgelerdeki devletleri taraflar arasında adil ve insani dengelere dayalı tutumlar almaya çağırıyoruz.
Kullandıkları yöntemler ve sonuçları itibariyle eleştirilmeye de desteklenmeye de ihtiyacı olan taraflar arasında körü körüne bir tarafın safında yer almak sadece yaşanan krizi derinleştirmeye yarar. Tarafları itidale davet ediyoruz. Taraflar arasındaki sorunların görüşmeler ile çözülmesini istiyoruz. Pazartesinden itibaren bu doğrultuda pek çok telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Aralarında filistin ve israil devlet başkanlarının da bulunduğu 8 telefon görüşmemiz oldu. Suhuletle hareket etme tavsiyelerinde bulundum.
“Dünya beşten büyüktür ifadesiyle dile getirdiğimiz tespitinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gördük.
“Altını çizerek bir kez daha ifade etmek isterim ki; bölgeye kalıcı huzur ve barış ancak meşruiyeti ancak BM kararlarına dayanan 1967 sınırlarına ve coğrafi bütünlüğe sahip bağımsız bir Filistin devletinin kurulması ve tüm dünya tarafından tanınmasıyla gelebilir. Bunun dışındaki hevesler içinde koşmak daha fazla gözyaşı demektir.”