Türkiye’nin Arjantin ve Etiyopya Büyükelçiliklerinde görevli iki diplomatın geçen ay intihar girişiminde bulunduğu; Etiyopya’daki diplomatın hayatını yitirirdi, Arjantin’dekinin ise kurtarıldığı ortaya çıktı.
Konuyu gündeme taşıyan T24 Yazarı Barçın Yinanç, Etiyopya’daki intiharla ilgili soruşturma yapıldığı ancak Arjantin’de yaşanan intihar girişimiyle ilgili soruşturma dahi yapılmadığını yazdı.
İntihar girişiminin yaşandığı Arjantin’de görev yapan Büyükelçi Ömür Budak’ın eski Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun özel kalemi olduğunu kaydeden Yinanç, ‘Körle yatan şaşı kalkar misali, hakkında mobbing yaptığına ilişkin ciddi iddialar var… Arjantin’de olanlarla ilgili iddialar daha önce ciddiye alınmış olsa, belki de intihar girişimi önlenebilirdi.’ dedi.
Yinanç, ‘Eski kadroları sindirmek amacıyla her türlü yöntemi kullanan iktidarın, işi, bir insan hayatının sona ermesine yol açan gelişmelere duyarsız kalmaya kadar götürebilmiş olmasını kabullenmek çok zor. Evet, haklısınız… Ne düşündüğünüzü duyar gibiyim; Adalet ve Kalkınma Partililer adalet duygularını yitireli çok oldu…’ ifadelerini kullandı.
Barçın Yinanç şunları yazdı:
Dışişleri camiası geçen ay birbiri peşi sıra gelen iki intihar girişimi haberiyle sarsıldı. Etiyopya’da intihar eden görevli maalesef hayatını yitirirdi, Arjantin’de intihara teşebbüs eden görevli ise çok şükür kurtarıldı.
Aynı ay gerçekleşen iki intihar girişimine acı bir tesadüf gibi bakamayız.
Diplomatlık “para” için tercih edilen bir meslek değildir.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan selefinden farklı olarak gerek bakanlığın fiziki şartları, gerekse de diplomatların başta maaşları olmak üzere çalışma koşullarını iyileştirmek için talimat vermiş.
Bu, elbette bakanlık camiası için iyi bir haber. Ancak her şeyi maddiyata bağlamak, diplomatlara bir nevi sus payı verircesine mesleki süreçlerden dışlanmalarını sineye çekmelerini istemek, ilk başta bakanın kendi başarı performansını olumsuz etkileyecektir.
…
Mevlüt Çavuşoğlu döneminde başlayan ve usta-çırak eğitimini dışlayan bu uygulama sanırım hâlâ devam ediyor. Zaten bakanın yanında getirdiği ekip o kadar kalabalık ki, masada genç diplomatlara pek yer kalmıyor.
Cumhurbaşkanlığı dış politika danışmanı Çağatay Kılıç bile daha üst düzey görüşmelerde fotoğraf karesine girememekten şikâyetçi.
Gençliğini bilenler, Arjantin’de görev yapan Büyükelçi Ömür Budak hakkında gayet iyi konuşuyorlar. Fakat Budak’ın Mevlüt Çavuşoğlu’nun özel kalemine geçtikten sonra bir dönüşüm geçirdiği anlaşılıyor.
Körle yatan şaşı kalkar misali, hakkında mobbing yaptığına ilişkin ciddi iddialar var. Hatta elçilikte çalışan üç kişinin geri dönüş dilekçesi verdiği de konuşuluyor.
Tam da burada, görev yapılan yerden erken dönüş yapmak isteyen diplomatların bakanlıkta hiç hoş karşılanmadıklarını hatırlatmak istiyorum. Çünkü erken dönüş yapmak isteyenlerin bir sonraki görev yerleri bir tür sürgün gibi olacaktır. Diplomatlar bu nedenle gittikleri yerlerde kan kusmalarına rağmen “kızılcık şerbeti içtim” derler; görev sürelerini dişlerini sıkarak tamamlamaya çalışırlar.
Arjantin’de olanlarla ilgili iddialar daha önce ciddiye alınmış olsa, belki de intihar girişimi önlenebilirdi.
Ne demeli? Personel bölümünün başına dışarıdan getirilen kişinin tecrübe eksikliği deyip geçebilir miyiz? Hele söz konusu insan hayatıysa.
Daha da acısı, Etiyopya’ya gidilip soruşturma yapılıyor ve sonuçta intihar eden görevlinin, bu kararından başka kimsenin sorumlu olmadığını yazdığı bir nota ulaşılıyor. Soruşturma bir sonuca bağlanıyor.
Arjantin’deki intihar girişimiyle ilgili soruşturma süreci ise anladığım kadarıyla henüz başlamamış durumda. Neden acaba? Çavuşoğlu’na ayıp olmasın diye mi? Umarım bana gelen yanlış bilgidir ve soruşturma başlatılmıştır. Eğer böyleyse hata yapmış olmama inanın çok sevineceğim.
Tabii bu, Ak Partili bir filan feş mekânın telefonuna geç çıktı diye apar topar merkeze çekilen büyükelçiler olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Eski kadroları sindirmek amacıyla her türlü yöntemi kullanan iktidarın, işi, bir insan hayatının sona ermesine yol açan gelişmelere duyarsız kalmaya kadar götürebilmiş olmasını kabullenmek çok zor.
Evet, haklısınız… Ne düşündüğünüzü duyar gibiyim; Adalet ve Kalkınma Partililer adalet duygularını yitireli çok oldu…